turkiye cumhuriyetinde yazinsal alanlarda olsun, görsel alanlarda olsun hatta bilimsel alanlarda sacmalayan zavallilarin sayisi yüksektir. bunlar ne yazik ki toplumsal hayyatta köseyi tutmus, yaratiliciğin temeli olan deneme yanilma yöntemlerinden bihaber olan insanlardir.
misal olarak tiyatroda bildiğiniz epik tiyatroda yabancilastirma kavrami vardir. bu yabancilastirma efekti, oyunlarda izleyicinin dramatik tiyatroda oldugu sahnede olan bitenler ile kendini özdeslesmesine mani olur. misal olarak sahnede vezir azam ise devletlu ve sevketlu padisahlarimizdan biri bogdan seferi hakkında munakasa ediyorlar. tam bu arada sadrasim cep telefonu caliyor ve karisina toplandida oldugunu söylüyor. işte bu tip atraksiyonlar epik tiyatronun özelliklerinden biri olan yabancilastirma efektidir.
şimdi dramatik tiyatro ile devam edilse idi ve bu ufak örnek ile gördüğümüz epik ögeler bugunkü sinema anlayasimiza yeni bir boyut katmistir.
diyelim epik tiyatro için sacmalik falan filan diye cöpe atan zavallilar olsaydi su anda herhalde sinema sanati co boktan kaliplasmis bir sanat olurdu.
cünkü misal olarak vermek gerekirse doktor jivago filminde kullanilan epik ögeler olmasa idi iyi bir senaryo olarak kalacak en iyi ihtimalle eksik bir film olarak hafizamiza naksedicekti.
bir basarinin temelinde hayal kurmak , sacmalak ve en sonunda iyi bir şeyler bulup basariya ulasmak vardir.
bu safhalardan biri eksik oldugu vakit o eser kara kuru peksimet gibi tatsiz tutsuz olur.
yahutta hayal kuramayan ve sacmalamayanlar zavallilarin teşkil ettiği bir kurum yada toplum insanlik mirasina bir icat yahut kesif sunamaz.
simdi vakti zamaninda kolomb dünya yuvarlaktir dediğinde bir çok kişi sacmalama ulan hıyar, ybsg demiştir.
ama komik olan o zavallilarin külü bile kalmamis ama colomb dünyaya fevkalade miraslar birakmistir. ve bir cok kişi onu cagini değistiren bir etken olarak kabul etmiş ve hayir dualari etmiştir.
simdi hayal kurmayan ve sacmalamayan bir zavalli olmak mi daha iyidir yoksa bunun ters mi? artik düsünün tasinin ve bir karar verin.
yanlış örneklendirmelerle ispatlanmaya çalışılan tanımdaki yanlışlığı düzeltmek için hayal kurmak, saçmalamak ve mantık arasındaki farkın anlaşılmasısının gerekli olduğu tanım.
misal olarak colomb dünyanın yuvarlak olduğunu hayal mi etmiştir yoksa mantık ilkeleri çerçevesinde deniz üzerinde kıyıya doğru yaklaşan geminin önce direğini, sonra gövdesini, son olarak da tümünü görürüz bu dünyanın yuvarlak olduğunun bir kanıtıdır gibi "hayalci değil" mantıki bir önermeyle bunu ispatlamaya mı çalışmıştır..
peki şu anda tamamı toprak olan ve artık adları dahi hatırlanmayan onun fikrine karşı çıkanlar bu teze karşı neyi savunmuştur. misal olarak dünyanın bir öküzün boynuzları üzerinde durduğunu ve dünyanın sonuna kadar gidecek olanın dünyanın ucundan aşağıya düşecek olduğunu..
şimdi bu iki düşünce tarzından hangisi hayal kurmak ve saçmalamakla, hangisi bilimsel ve mantiki ilkelere uygun bir şekilde belirli bir tezi savunmakla alakalı bir tavırdır..
kavramlar üzerinde tanım yaparken iyi düşünmek gerek...
bilinçli bir çarpıtma, dekonstrüksiyon aracı olarak da kullanılabilecek olan "saçmalama"yı anlamayan ve beceremeyen insanlardır. örneğin; wittgenstein der ki:
"biri şimdi gelse ve 'yan odada 2 kere 2 5 ediyor' dese bu gayet anlamlı bir şey olmaz mı?"
veya yine wittgenstein amca descartes'ın cogito'sunun sanıldığının aksine temel ilke olamayacağını şöyle anlattığında aynı durum olmuştu :
"descartes'ın cogito'su dilsel bir ifadedir. bu ifadenin anlamlı olması, yani söz konusu ifadede geçen sözcük ve terimlerin anlamlılığı, ancak onlar üzerine daha evvel bir mutakabatla olanaklıdır. bu da cogito'yu mantıksal olarak önceleyen birşeylerin olduğunu gösterir."
her şey ortadaydı ama herkes üstünden atlıyordu...
insan belli bir tabularin üzerinde giderek ve onlari birbirine karistirarak önce sacmalar. sonra ise bunlari toplamindaki deneyimlerindeki ise yarar feyzleri bir yekuna mutabik kıLar.
buna diyalektik materyelizmdeki gibi zitlarin birliğide diyebilirizir nevi. misal olarak sarhos bir imam, susi yemeyi seven bir vejateryan, kan görmeye dayanayan bir kasap, hadi biraz daha da ucayim kendini uzayli zanneden fizik ögretmenin kesistiği bir senaryonun olmasi hatta diyelim ki buna ek olarak bir casusluk hikayesinin temelinde yukselmesi nasil da ilginc geliyor size dimi? bir hayal edin bakayim.
hadi hizimizi almisken bir dörtlü bahamalardaki bir adada sadece 100 sene önce polo maci yüzünden birbirine giren ve kan davasi güden iki kabilede gecsin.
sacmalak serbest değil mi? bu kan görmeye dayanamayan kasap ise tutsun nebileyim kabilenin büyücüsüne asik olsun ve vodoo ayinlerinin birinde kendini sirtlan olarak bulsun.
fazla ucmaya gerek yok alin iki dakika bir sacmalayaim dedim neler cikardim ayakta üstü.
simdi efendim mutlak bir tabu yahut bir önerme yoktur, hepsini analiz etmek gerekir mumkun mertebe. bol bol hayal kurmak gerekir.
eger insanlik tarihinde bu hayal kurma, sacmalama analiz etme atraksiyonlari olmasa idi simdi herhalde magaramizda aval aval birbirimize bakiyor olurduk. ama sunu da unutmamak lazim hayalle yasayan bok içinde ölür...