uğradıkları hayal kırıklıklarıyla bir yandan öbür yana savrulan, savruldukça daha beter hayal kırıklığına uğrayan, gerçekten zor durumda olan kişilerdir.
insanın kendini yanlız ve çaresiz hissettiği zamanlar. kişilere, olaylara, işyerine ve bağlantılı olduğun heryere karşı savunmasız, kırgın hissedilen zamanlar. hiçbirşeyin tadı olmaz. uğraşlarının boş olduğunu anlarsın ve kendine sığınırsın. anlarsın ki, seni sadece sen tamir edersin ve kendine iyi gelirsin.
dipsiz bir kuyuya atılmış gibi olanlardır.kuyunun dibine bir çarpabilse tekrar tırmanmak için kalkacaktır. ama daha kuyunun dibini bile görmemiştir.
çaresizliğin tarifini aramakla geçirenlerdir.
takvime bakmadan mevsm tahlilinde bulunanlardır..
ama garantici olmaya da kalkanlardır aynı zamanda, çünkü neden?
küresel iklim düzensizliği yüzünden..ondan işte, işte ondan..
aslında ben bu tabloda çizilmeliydim. zaten bilincimden/bilmemden bağımsız beni anlatıyor bu tablo. ellerimin arasına aldığım kafamla kaç defa denedim bu tabloda siluet olmayı bilmiyorum. kafamı ellerimin arasına alıp hayal kırıklığına uğrayanlar'dan olmayı kaç defa istedim sayısını unuttum.
ne yeteneğim/ne de zekam var. esas yerim burası/ydı/olmalıydı. hep bir şeyleri eksik yaptım demek ki. tutunanlardan olmak/tutunmaya çalışmak alıkoydu beni galiba bu tablonun eşik parçalarından biri olmaktan.
bu tablo uhrevi bir oluşumu canlandırıyor göğsümdeki tiyatroda. bir parçası olmak/rol kapmak için feda etmek gerekiyor bazı şeyleri. o tablodaki/tiyatrodaki beş adam. tabloda/tiyatroda hayal kırıklığına uğramış beş adam. o tablodaki/tiyatrodaki beş mahir adam. beni almalıydılar yanlarına. olmadı. perde.
kafam/ayna/ellerim. bir makinanın en önemli parçaları. bir tabloyu betimlemeye yetmiyor ne yazık ki. tüm alegorilerin retoriği ellerimde. ellerim kafamda. ayna hep uzakta.
ayna ayna söyle bana benden daha çok hayal kırıklığına uğrayan var mı dünyada? *