küçükken bir yere oturttuklarında saatlerce kalkmadan oturduğunuzda ne uslu çocuk denir. öylemidir bilinmez ama, hayal gücü onu orda tutmamaktadır. sınırları olmayan dünyalara yolculuk etmiştir ruh...
merak ile birleştiğinde öğrenmeye açılan en büyük kapıdır.
insan sırayla önce hayal etmekten, sonra da hayallerinden vazgeçiyor. hayallerine sınır koyunca çocukluğuna da sınır koymuş oluyor. ve hayallerini unutunca, çocukluğunu da unutuyor. oysaki; o hayal eden, merak eden çocuğun kendisi, bizi içten içe büyüten şey. tam da şairin en güzel dizesi gibi.
sanırım(?) gün geçtikçe kısıtlanıyoruz,teker teker işgal ediliyor hayal dünyamızda kendi içtenliğimizle kurduğumuz dünyamız.bizlerse bunu engellemeye çalışmak yerine bambaşka bi saçmalığı bir numaralı tercihimiz haline getiriyoruz.ne mi o?başkalarının hayal dünyasını yıkmak,hayal gücü gelişimini baltalamak...istisnasız hepimizin yaptığı şeylerden biri bu.küçücük bir çocuğun oyuncak anahtarını alıp,kapı açarmış gibi yapıyoruz ve sonra bir ses çıkarıyoruz 'çıkıııırt'bu ne mi demek?bak yavrum bu anahtar, deliğe sokup çevirdiğinde bu sesi çıkarır,sende böle yap emi.ve daha birçok olayda ne yazık ki;aynı bku yemekten vazgeçmiyoruz.çocukların en azından bir sesi yorumlamasına bile engel oluyoruz.ve böylece gün geçtikçe modernleşen(!) bizlerin hayal gücüdenilince ne anla(yama)dığımızı bir kez daha tanımlamış oluyoruz...
ciddi paralar kazanmış kişilerin sahip olduğu en büyük özellik.
neden mi? sınırların yoktur o zaman. bildiğin anlamda bir gözünü kapattığında istediğin her şeyi yapabilirsin.
ama önemli olan inanmak. çünkü inandığın kadar varsındır. hayal ettiğin şeyin sırf hayalinde de olsa gerçek olduğunu düşünmek insana tarifi zor bir his verir.
kimisi en kolay yönteme başvurur. bir kitap yazar. belki çok zengin olur, belkide kitap uçar gider ama farketmez. o orada bir dünya yaratmıştır. kendi ürünü bir dünya.
belkide gerçekliğin sınırlarını sevmemiştir, belkide orada rahattır. ama önemli olan oranın "onun" olmasıdır.
ama belkide kendini dahada zorlar. cesaret gerektiren bir seçim yapıp. belki geleceği düşünerek, belkide sırf bir ilhamla bir iş kurar.
kim bilir belkide hakkında kitaplar yazılacaktır, kendisiyle röportajlar yapılacaktır. hepsini düşünerek dahada fazlasını yapar. başarıda işte o zaman gelir.
ve hiç bir zaman unutmaz; daha fazlasını hayal ederek ulaşmıştır bunlara. ve her zamanda böyle olacaktır.
çoğunluk ilk başta inanmaz onlara, inanmak istemez. çoğunluğun kendine ait ama herkes için geçerli olduğunu düşündüğü bir takım kuralları vardır.
o kuralların dışına çıkarsan, hayalperest olursun. ya da onların ismini koyacağı herhangi bir şey. ama hepsi unutur. o hayalperest kişiler şuan milyarderdir.
yada şunu unutur; o hayalperest kişiler şuan mutludur.
kendi kurallarının verdiği sınırlarla yaşamaya çalışmak ve bunun getirdiği stresle yaşamak hepsi için ağırdır.
ama unuturlar, tüm günleri aynıdır. yapacakları şeyler aynıdır. yapabilicekleri şeylerde.
ama her şeyin başında şunu unuturlar:
farz edilen gerçeklikte sınırların olmadığı.