insan hayatı boyunca güzel hayaller kurar ve bunları gerçekleştirmek için büyük çaba sarf eder ,üniversitede on deve yükü kitap okuyup ,sabahlara kadar ders çalışmanın aslında ileride zengin olmak için ya da iyi yerlere gelmek için yeterli olmadığını mezun olduktan sonra derslere bile gelmeyenlerin iyi yerlerde olduğunu görünce anlayan garip bir işsizin düştüğü durum ya da yıllardır sevdiği güzel bir kızla el ele gezme hayalleri taşıyan bir gencin onu aynen hayal ettiği gibi bir erkeğin kollarında görmesi kadar acı veren bir başka şey yoktur ki insan hayallerini bir kez kaptırdı mı bir daha mutlu olamıyor.
ödünç bir hayat sürdüğü duygusu uyandırır.
her an birisi omuzuna dokunup o kahrolası emanetini geri isteyecek gibi gelir ama kimsecikler gelmeyecektir.
insan sadece payına düşeni yaşar, bunu anladığı zamansa bir ayak çukurdadır.
hayal etmenin yeterli olmadığını, hayallerini gerçekleştirebilmesi için çalışması, terlemesi ve mücadele etmesi gerektiğini anlaması gereken insanın iç geçirmekle ve kıskanmakla tükettiği bir hayatın özeti gibidir böyle anlar.
kişinin değil, kişiye bakarak ibret alması gerekenlerin izlemesi gereken bir haleti ruhiye.
sonuna kadar savaş ve onurunla kabullen hayattan alabildiklerini.