öncelikle lise 2 deki bölüm seçimiyle başlayan olaydır. lise 2 de bölümler seçilirken istediğiniz değil de daha popüler meslekleri seçebileceğiniz bölüme geçmeye zorlanmakla başlar bu işler."la mal senin fizik kimya iyi aq. seçsene fen. mühendis olursun" şeklinde inceden baskılara maruz kalınır. evden gelen "doktor olabileceğin bir bölüm seç " serzenişleri de cabasıdır.
sonrasında öss gelir . 3 saatlik bir sınavla hayatınızın kararını vermeniz beklenir.iyi ya da kötü bir bölüme girersiniz. okul süresince lan istediğim meslek değil ama ingilizcedir, bilgisyardır, sertifikalardır bir şekilde kendimi geliştirir iyi bir mezun olursam iyi bir hayat sürebilirim diye avutursunuz kendinizi.
okul biter karşınıza iş problemi çıkar. iş bulmak kolay mıdır sanki? her taraf en az 2 yıl deneyimli eleman aramaktadır. etrafta yeni mezun arayan herhangi birisini göremezsiniz. neyse dersiniz. en azından tecrübe olsun diye sıradan bir işe girersiniz. bir iki sene sonra daha kurumsal bir yere girebilirim hayali oluşur. 2 yıl geçer ama etrafta iş yoktur. ya torpil gerekir ya da bir gruba yakın olmak.
aradan zaman geçer bir bakarsınız yıllar geçmiş elde var sıfır. o hayallerdeki hayat yoktur. neyse skmişim dersiniz. buna da şükür. açarsınız televizyonu dizileri izler hayalinizdeki hayatı en azından izlersiniz.
--spoiler--
Burada, yaşayan en güçlü ve en zeki erkekleri görüyorum.
Bu potansiyeli görüyorum ve hepsi heba oluyor, Lanet olsun.
Bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor yada beyaz yakalı köle olmuş.
Reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşinde.
Nefret ettiğimiz işlerde çalışıp, gereksiz şeyler alıyoruz.
Bizler tarihin ortanca çocuklarıyız, Bir amacımız yada yerimiz yok.
Ne büyük savaşı yaşadık ne de büyük buhranı.
Bizim savaşımız ruhani bir savaş. En büyük buhranımız hayatlarımız.
Televizyonla büyürken milyoner film yıldızı yada rock yıldızı olacağımıza inandık ama olmayacağız.
Bunu yavaş yavaş öğreniyoruz ve o yüzden çok çok kızgınız.
--spoiler--
(bkz: fight club)
(bkz: chuck palahniuk)
20li yaşlarda hissedilmeye başlanan duygudur.hayal kırıklıkları had safhadadır.yavaş yavaş değişir dünyaya bakışın.hayatın rengi artık pembe değil ebrulidir...
-senin hayallerinin ne olduguna bay 'yaptim olacak' karar veriyorsa,
-senin ne hak ettigine cebinde nakit parasi olan karar veriyorsa kacinilmazdir.
cunku
-derisi 5 kurus etmez adamlari garaji dolu arabayla gordugunde,
-buyuk sirket sahibi veya çalışanı olabilmek icin yalakalik sart oldugunu gordugunde,
-para parayi ceker hipotezinin sende zaten bastan paran olmadigi icin cekecegi birsey de olmadigini anladiginda,
hayal ettigin hayati yasama hayalin daha realistik bir duzeye cekilir.
ardından derin derin düşünmek, yutkunmak,* uzun uzun boşlukları seyretmek, iç çekmek, kendini teselli etmeye çalışmak ve bir bardak su içmek ile devam edecek olan durum. ne kötü bir duygudur..