kırıkları illaki yaralayacaktır.
soluklanmak için kaçtığı bir dünyaysa bu, kendisine faydalı olacaktır ama genel itibariyle hayal dünyasındaysa psikolojik destek alması gerekecektir. zira kırakları ruhunun enfeksiyondan ölüp gitmesine sebep olacaktır o farkında bile olamadan.
klasik türk filmlerinde genellikle zengin sıpalarında gördüğümüz durumdu bu. hayatın tokatını tatmamış, yediği önünde, yemediği arkasında. gerçek hayatta da var bunlardan ama filmdekiler gibi rahat izleyemiyoruz.
gerçekten durumun kötüleşmeye başladığını gösterir. müzik dinlemek ya da televizyon seyretmek yani devamlı ses duymak durumu hafiften düzeltse de ortamda ses olmayınca yine hayal dünyası başınıza çöker. örneğin salı ve perşembe günleri belirli bir karakterle konuşmak zorunda olmaktır. yalnız kalınca bu hayallerin başınıza çökmesidir. insanlarla konuşmaya onlarla görüşmeye vakit kalmaz. devamlı bir senaryo döner, siz oynarsınız ve durup kendinize baktığınızda gerçekte hiçbir şeyden kaçamadığınızı fark edersiniz. bu bir çeşit bağımlılıktır.
gerçekle hayali eyırt edemicek duruma gelmektir. bir süre sonra beyniniz bulanmaya çevrenizdekileri o karakterlere sığdırmaya çabalarsınız. çocukluğumdan beri yaparım bunu.
Bir dünya yaratırsın ve her şeyin efendisi olursun, her şey istediğin gibi olur, derdinden tasandan uzaklaşırsın... Çünkü allahın sana verdiği muhteşem bir güçle istediğini kafanda yaratabiliyorsundur.