çocuklara izletilmesi gerekilen bir çizgi film ve hikayesi. çok güzel anlatıyordu her şeyi, uçmaya çalışması, koç ile inatlaşması ve ölümle tanışması falan çok güzeldi.
12. yüzyılda yaşamış endülüslü düşünür ibn tufeyl'in felsefi romanı. Diğer bir adı ise esrarü'l-hikmeti'l-meşrikiye'dir. Aynı zamanda -konusu bir ıssız adada geçtiği için- ilk robinsonad dır. Dünyanın ilk "ıssız ada romanı" olarak bilinen Robinson crusoe'nin yazarı Daniel Defoe'nun ibn tufeyl'in söz konusu eserinden etkilendiği söylenmiş hatta bu konuda birçok akademik araştırma yapılmıştır. Hay bin yakzan 1500'lü yıllardan itibaren birçok Avrupa diline çevrilmiştir. batılı felsefeciler (özellikle Bacon ve spinoza) esere büyük ilgi gösermişlerdir. doğu dünyası ise nedense bu muhteşem kitaba karşı ilgisiz kalmıştır. Eser 1923 yılında osmanlıcaya çevrilmiş, 1985 yılında ise latin alfabesine aktarılmıştır. (Yani batılıların 500 yıldır okuduğu ve üzerine ciddi bir felsefe inşa ettiği bir eseri biz 1923'te, Cumhuriyet çocukları olarak da 22 yıl önce okuma şansına eriştik.)
benim ilk olarak iki ayda bir yayınlanan doğu-batı dergisinde okuduğum bir yazıyla tanımaya başladığım roman. dergi bu sayısında medeniyetler çatışmasını kapak konusu yapmış ve bu bağlamdaki bu yazı da yaraya çok güzel bir şekilde merhem olmuştu. güncel bir konu olan doğu batı kavramlarına farklı bir açılım imkanı sağlayan bir yazı vesilesi. bu değerli yazıyı okumak için linki aşağı verdim.
tanrının oğlu hay anlamında çevirilebilecek olan roman.
hayy, ekvator'un güneyinde hint adalarından birinde anasız ,babasız olarak doğar. kendisine bir ceylan bakar. bir takım tabii şartların oldukça duyarlı yöntemler ve yollarla bir araya gelişiyle varolmuştur. ceylan bir süre sonra ölür hayy onun hareketsizliğinden düşünerek ederek tanrıya ulaşır. zamanla yan daya gider oradaki absal ile birlikte adanın diğer yöneticisi olan salamana kendi fikirlerini anlatıp tartışırlar. sonra dan hayy her ne kadar peygambere ihtiyaç duymadan tanrının yolunu bulmuş ise de bu yöntemin halkı dine çekmek için uygun lmadığına karar verir ve absal ile birlikte kendi adasına geri döner.
robinson crusoe buradan etkilenerek yazılmıştır ayrıca hikayeyi latinceye çeviren efendimiz spinozadır.
Danial Defoe'nin Robinson crusoe isimli romanının ne kadar göt-veren bir roman olduğunu gösteren felsefi romandır. iki medeniyet arasındaki insana bakış açısı farkı bu romanda sürekli tezahür edilir. Batının praksis'i ile doğu dünyasının eşitlikçi ve bir o kadar da(pasifize) anlayışı Robinson ile karşılaştırıldığında rahatça anlaşılabilir.
dinin ve inancın ne kadar saf ve temiz olduğunu gösteren eser. zira hiç bir insan görmemiş, tamamen hayvanlar ve doğadan başka hiç bir şey görmemiş bir insan nasıl kirli olabilir.
ibn-i tufeylin 12.yy.'da yazdığı bir adada ceylan tarafından büyütülen bir çocuğun akıl yoluyla tanrıyı bulmasını anlatan felsefi temelli hikayedir.hz.musa kıssasına atıf yapılarak zalim kralın ülkesinde doğan hayy bebek annesi tarafından çaresizlikten dolayı suya birakilir.ve dalgalar hayy'i ekvator yakınlarında vahşi hayvanların olmadığı canlı yaşama sahip bir adaya surukler.burada ki bir ceylan hayy'i emzirir buyutur.hayy ceylanı tıpkı annesi gibi gorur.fakat hayy çevresine baktığında diğer canlılardan farklı olduğunu doğadaki anne-yavru benzerliğinden harekwtle ceylan a hiç benzemisigini anlar.hayy yalnizdir.dogadaki canlıların savunma mekanizmalarını görür ve kendini çaresiz hisseder.daha sonra bir akla sahip olduğunu anlayıp üstünlüğü kurar.gun gelir ceylan olur.hayy anlam veremez. onu öldüren nedir,onu yaşatan neydi ki o göçüp gitti? tıpkı habil-kabil hikayesindeki gibi kargalardan görerek ceylanı gomer.bir sure sonra olumu kabullenir ve düşünmeye baslar.cevresini sorgular. başta sevgiden hareketle,daha sonra ihtiyaç duyduğu bir güç olduğunu ve her canlının bir sahibi olduğunu idrak eder ve tanrıya ulaşır. güzel de bir çizgi filmi vardır.
güzel eserdir. fakat anlattıklarının doğanın gerçekleriyle uzak yakın alakası yoktur. sembolik, sanatsal bir anlatım olarak düşünülmelidir.
mutlak sosyal yalıtıma tabi kalmış (hayvanlar tarafından büyütülmüş, küçükken bir yere kapatılarak, kendisiyle hiç konuşulmamış) insanlarda büyük psikolojik bozukluklar görülmüştür. bırakın tanrı üzerinde fikir yürütmeyi, konuşamama, zeka seviyesinde büyük gerilik, hayvan gibi tepkiler verme ve bazıları dik yürüyememe gibi sorunlardan muzdariptiler.
ıssız adada geyikler tarafından büyütülmüş bir insan ,aklı erecek yaşa gelince sıfır kaynak ve sıfır yardımla sadece hissederek yaradanın varlığından emin oluyor onu tanıyor.