elinde, yakınının ismi yazılı bir karton taşıması muhtemel insanlardır.
havaalanının en renkli karelerini oluştururlar. ilk gördüğümde çok acayip gelmişti, çince yazıyor böyle gözlüklü, çekik gözlü bir hacının kartonunda. düşünmüştüm "lan niye karton açıyo bunlar?" deyü. o zamandan beri akıllıymışım ki, "havaalanında dileniyolar, çok para var diye herhalde" demiştim.
bekleyenlerin fark edilmek için el sallamaları ilginçtir. nitekim herkes fark edilmek için el salladığından el sallamamak daha fark ettirici olmaktadır.
not: benim de hava alanında hiç bekleyenim yok sözlük...
bekleyen insan için de gelecek insan içinde oldukca heyecanlı bir olay.
beklerken delirir insan, 'nerde kaldı bu, bagajını aldımı, ne yapıyor bu kadar saat, bir çıksın haddiiiii' diye kafayı yiyebilir.
bagajını bekleyende iyicene sabırsızlanır, sanki en son onun bavulu çıkacakmış gibi hisseder. pasaporttan nasıl geçtiğini kendisi de bilmiyor.
artık o kapılara yaklaşırken aklından bin düşünce, acaba görebilecekmiyim onu hemen, acaba ne giydi, acaba güzel gözüküyormuyum, üstümdekini begenecekmi gibi bin düşünce geçiyor halbuki bunların hiç bir sezintisi bile kalmıyor kapılar açıldıgında. gözleri sevdiğini aramaya başlıyor. kapıların açıldığı an bir sağa sola bakınıyor.
bekleyen insan içinse kapılardan gözlerini ayıramiyor zaten. çıktığı an görüyor onu, ve sola sağa bakınırken bir el sallıyor hatta sesleniyor. o ilk bakış bütün beklediği zamana değecek bir bakışdır. ikisinin de sessiz bir anlaşması var zaten. hadi gel sol tarafa da rahat rahat sarılayım sana diyen bir bakış. uzun zamandan sonra kavuşabilmenin verdiği büyük bir mutluluk.
güzel ve anlamlı bir olay.