nereden öğrendiniz bu kadar dirençli olabilmeyi?
ölümü böylesi çelebice karşılayabilme olgunluğunu ne ara edindiniz?
ne vakit büyüttünüz, sehpaya yürürken son dakikalarda bile sevdiklerinizi kucaklayan devrimci ateşinizi?
ya o vakarınız?
-Ben öyle görür görmez aşka inanmıyorum; insan tanıdıkça daha tutkulu bir şekilde sevebilir. Aşk birine çok yakından bakmaktır, o kadar yaklaşırsın ki artık gözün ondan başkasını görmez, ışığın etrafındaki kelebek gibi böyle döner durursun, artık ne başka ışıklar ne başka insanlar… Sadece O!
...
Necdet böyle sevdi.
son sahnede deniz idam sehpasına yürürken, koridorda ilerledikçe arkasında kalan ışıklar bir bir sönmektedir. öyle acıdır ki bu sahne.
ağladım. hüngür hüngür ağladım. vatanseverleri katleterek ülkeyi içinden çıkılmaz bir karanlığa sürükleyenlere lanet ettim.
mahir'in bedeninin şehre sokulmaması, vasiyetleri olan taylan özgür'ün yanına gömülmemeleri, hatta 3'ünün dahi yanyana gömülmemesi bu hainlerin, bir vatansever gencin ölüsünden bile aslında ne kadar korktuklarının açık göstergesi değil midir?
ayrıca yapımcıların cesareti göz önüne alındığında deniz'in son sözleri yapımcılar değil, atv veya rtük tarafından sansürlenmiştir büyük ihtimalle. hatta tam yaşasın türk ve kürt halklarının kardeşliği diyecekken zart diye reklama girmesi, dikkat çekmemek amacı ile de olabilir.
en çok etkilendiğim diziydi sanırım. küçükken izlemiş olmama rağmen deniz gezmiş sahneleri, maraş katliamı sahneleri gibi aklımda kalan çok bölümü oldu.
daha önce bir bölümünü izlememiş ben biranda diziyi baştan izlemeye karar verdim... dönem dizilerini severim belki de bu yüzden. güzel bir dizi ; ama ahmet ile yaseminin arasındaki aşk biraz saçma!
malum televizyon kanalının son zamanlarda yaşadığı değişimi, sermaye sahibinin ilişkilerini ve sinekli bakkal ın başına gelenleri düşününce, anlatılanlarda biraz eksiklik ve kibarlaştırma çabası gözlemlesem de masum ve cesurca bir yaklaşım olarak nitelendirdiğim dizi.. son zamanlardaki her bölümü biraz acıtsa da, kanatsa da, olsun.. üç genç devrimcinin topluma gerçekçi bir dille anlatılabilmesi için çok iyi bir girişimdi ve bence başarılı oldu, yakınlarımın tepkisinden biliyorum..
kaldı ki;
devrim fırtınada kalmış bir gemi gibidir, hiçbir kimse bu gemiyi batıramaz, çünkü bu gemi çok deniz gezmiş tir... *
hüseyin inan'ın "ayagimda bu beyaz lastik papuçlar var, ayakkabilarimi giymeme firsat vermediler, çullanircasina, adeta havalandirarak apar topar getirdiler, babama söyleyin, bu lastikleri gördügü zaman, ayakkabisi yokmus diye üzülmesin. Hücrede kalan ayakkabilarim, Askeri Cezaevi'ne hediyem olsun" sözünü de diziye katarak bizi can evimizden vurmuştur.