Mümkün değil. Birileri mümkün dese de 18 yaşında, diline aşina olmadığı bir ülkede, 60 gün boyunca, kar altında, gece -12 derecede, penceresi kapanmayan, ısıtıcısı olmayan, tek odalı döküntü bir sovyet evinde, üstünde yorgan, parka, ayağında çorap ve patik ile yattığı halde titremekten uyuyamayan, o genç delikanlı unutmaz. O yaşa kadar darlık görmemiş, şımarık büyümüş, krallar gibi yaşamış, özel okulda okumuş bir çocuktu üstelik.
O ev bizim cennetimizdi, üniversiteden ve annenin evinden kaçıp kaçıp gelirdin hani. Ah! Ah! Daha gidecek çok yolumuz vardı. Birlikte yaşlanacaktık. Olmadı.