Bir kelebek çakım, bir çerçeveli türk bayrağım, bir tesbihim, bir bağlamam, bir kitap okuma standım var. Bir çok da eski püskü ama kaliteli kitabım. Saklıyorum onları. Hatıraları uğruna.
seri cinayetlerde seri katilin cinayetin getirdiği hissiyatı hatırlayıp yeniden yaşamak için kurbanından aldığı deri, tırnak, organ, eşya, o ana ait fotoğraf ve benzerine verilen isim.
Gidenin ardında bıraktığına uyguladığı en etkili işkence yöntemi.
Hastayken gülmek bile acı verir ya böyle kaburgaların ciğerlerine batarmış gibi hissedersin, işte öyle bir öksürük krizidir hatıralar. iyileşir gibi olursun da bağışıklık sisteminin en ufak açığında tekrar nükseder hastalık.
Bir defa yakalandın mı hiç gitmez.
Bir gölge gibi taşırsın ardın sıra kaçamayışlarınla..
inanılmaz güzel bir türk sanat müziği şarkısı ve sanırım en güzel yorumu yaprak sayar'a ait. o muhteşem sesiyle şarkıya ruh vermiş adeta. harika tek kelimeyle harika.
HATIRA
Geçsin günler, haftalar,
Aylar, mevsimler, yıllar
Zaman sanki bir rüzgar
ve bir su gibi aksın
Sen gözlerimde bir renk,
Kulaklarımda bir ses
ve içimde bir nefes
Olarak kalacaksın
gerçek anlamda yaşanmışlık sayabileceğim 1 ilişkim oldu bu zamana kadar. onda da çocukluk, gençlik, olgunluk her şeyi yaşadım en güzel haliyle. sonra şartları olduramadık, ayrıldık. yaşadığım şehire okumak için gelmişti o ve arkadaşlarıyla şirin bi evde yaşıyordu. geçen zamanlarla birlikte ben de evin bir ferdi olmuştum artık. evin diğer 2 sahibinin de kız arkadaşlarıyla kankaydık zaten 6 kişilik değişik bi hayatımız vardı o evde. mutlu mutsuz neler neler yaşadık. kimi zaman yalnız kalmak için kimi zaman paramız olmadığı için hep o eve sığındık. mezuniyetlerden sonra o gitti ama ev hala duruyo orda. anılarımız hala orda yani. diğer arkadaşlar eski günler için bi toplaşma düzenliyolarmış o evde olacakmış beni de davet ettiler. bile bile gidip o anılarla acı çekmeli miyim yoksa hiç bulaşmadan geride mi kalmalıyım hala karar veremiyorum. yaşaması bu kadar güzelken anı olduğunda neden bu kadar acı veriyo ki bu duygular anlamak mümkün değil.
hatıra geçmiş bir durumun, geçmiş bir izlenimin, geçmiş bir olayın veya heyecanın, hafızada kalma anı; bir insanın ölmüş kimse yada geçmişteki bir olayla ilgili anı; anneden veya babadan kalan bir nesneyi alıp saklayarak hatıra olarak ta saklanır. babamdan veya annemden hatıra kaldı denir.
"sonra günlerin geçmesini, hatıraların yağmurda sızlayan eski kırıklara dönüşmesini bekledim. ama bazı hatıralar ölümcül oluyor. sonuçta truva atı da bir hatıraydı. hatıra olarak kabul edilip içeri alınmıştı. ve ben rüyalarımda ölebilirdim."
bir kitapta okumuştum, konu hatıra sözcüğünün egemen olup, anı kelimesinin pek tercih edilmeyişi ile ilgiliydi.
" hatıra sözü egemendi o günlerde, anı ise arada bir görünürdü. 1950'lerde "anı" yazdın mı, yazı müdürü silerdi hemen. tercüme bürosu'nda ataç'ın bir çevirisi gelmişti: balzac'ın '"iki yeni gelin'in anıları".
kıyamet koptu, üyeler "anırmaktan geliyor bu anı" diyerek bu sözcüğün hemen değiştirilmesini istediler. yoksa geri çevrilecekti ataç'ın çevirisi! anı kalktı, hatıra oturdu yerine, kitap da geçti kuruldan, öyle de basıldı klasikler dizisinde ama zamanla anı aldı hatıranın yerini.
zor tutunuyor hatıra sözcüğü, süresini tamamlayınca yitip gidecek, eski bir anı olacak ".
sözü enis behiç koryürek, bestesi erol sayın'a ait rast makamı tsm eseri. zamanın su gibi geçmesini istediğiniz anlarda dile dolanır. sonra sölediğiniz zamanlar da unutulur ya, o da üzer insanı.
bir kişinin yaşadığı toplumu da ilgilendiren olayları anlattığı esere verilen addır.
ilk hatıra türünde eser vermiş olan kişi babürşah' tır, eserinin adı babürname' dir.