"kalbin gibi temiz bu sayfayı bana ayırdığın için sağol canım arkadaşım benim" şeklinde başlar...
Akabinde diğer arkadaşların isyan etmesidir. "o' nun kalbi temiz de bizimkisi pislik mi dolu" şeklinde...
bazı uyanıklar vardı ki, defterin son sayfasını parselleyip "seni benden daha cok seven varsa bundan sonraki sayfaya yazsın" seklinde bitirirlerdi. abartıp, defterin arka kapagının iç yüzüne yazanları bile gördüm.
ilkokul yıllarıyla başlayan ve bazı kişilerde lise dönemlerine de bulaşan, hatıra niteliğinde, ileride okununca gülünülesi yazılardır.hoştur güzeldir fakat yapmacıktır. kalıp cümlelerle doludur. herşeye rağmen ferahlatır, cildi güzelleştirir derim.
henüz ilkokul çağlarında olmalıyım, o dönemde olmazsa olmaz birşeydi galiba hatıra defteri. pembe naylon kılıflıydı benimkisi. ön sayfasında da ortadaki resim boşluğuna da, beşiktaş'ın sol açığı ahmet II nin resmi vardı, çoğu kişi hatırlamaz, asıl hayranlık duyduğum kahraman'dı ama onun fotoğrafını bulamamışım ki, ikinci seçenek ahmet olmuş.
o deftere bir çok arakadaşım yazmış, her biri de burada şimdi klişelikleriyle dalga geçtiğimiz cümleler, dörtlükler, veciz sözlerle süslemişer yazılarını. nasıl naif, nasıl samimi dilekler. zaman geçiyor tabi, her dönemin kendi dili var. o sözler bugünün diline yabancı artık.
aklımda, daha sonra evlenip izmir'e yerleşen, kıvırcık saçlı, aynı zamanda da o zamanki kiracımız olan güzel bir ablamızın yazdığı şu cümle kalmış, klişe evet ama ben o zaman çok inanmıştım buna ve inanmamın zararını görmedim:
"hayat bir aynadır, sen ona gülümsersen o da sana gülümser".
'bana kalbin kadar temiz bu sayfayı ayırdığın için teşekkür ederim.' şeklinde başlayan vacizelerdir. genelde çocukluk zamanlarında ezberlenerek önüne gelen herkese copy paste yapılan sözlerdir bunlar.