Tanı konulmadan geçen 2 ay, derslerinize giren hocaların doktorlarınız olması, kaybolan bir yıl, ölümü beklemek, umutların tükenmesi. Ya sonra... Tanınızın konulmasına yardım etmek, kurulda ki hocaların bulamadığını bulmak. Bütün sınavlardan geçmek. Tekrar hayata tutunmak. Sanırım tüm bunları yaşayan başka kişi yoktur. Ha unutmadan taburcu olurken dahiliye hocanızın steteskop hediye ettiği o sahne. Allah ın verdiği her güne bin şükür.
tanım: bir hastalık veya başka sebepten ötürü tedavi amaçlı hastanede yatma durumu.
çocukluk yıllarımda deli gibi hoşuma giden durumdu, nedendir bilinmez böyle garip bi mutluluğu vardı bende. herkes sizinle ilgilenir, size önemli olduğunuzu hissettirir. bir dediğiniz iki edilmez. çocuk aklınıza hastalık nedir, ne değildir bilmezsiniz tabi, önemli olan o an herkesin sizinle ilgilenmesi, her istediğiniz yapılması, sizi deli gibi şımartmalarıdır önemli olan. ben hep hastanede yatsam gibi bi ruh haline bürünürsünüz.
içinde bulunduğum durum.
yattığım hastane üniversite hastanesi.
hapishane gibi vakit geçmiyor amk.
televizyon yok. çay bile yok.
yemekler tuzsuz ve kötü. hep aynı menü.
kantinde tavuk döner alıyorum.
çay içmek için kantine gidiyorum.
hemşireler misafir gelince hemşire odasında saatlerce sohbet ediyorlar. öğlen saatlerinde elimin üstünde iğnenin pansumanını değiştirin dedim, hala değişmeyi bekliyor pansuman.
banyo yok. yatak çarşafları değiştirilmiyor. Evimi ve köyümü özledim.