az önce yaşanıldığına şahit olduğumdur. lavuk bildiğin faşist oldu amk, insanları böcek sürüsü gibi görüyo sanki. bi de farklı olduğu izlenimi yaratıyo. ulan ne farkı amk, sıran gelince gircen işte hadi kalk bas tekmeyi, bakam neler olcak. neyse benim sıram geldi ben kaçar, yoksa bende basıyodum tekmeyi...
An itibariyle yaşanılandır. Bu arada faşist oldum amk. Insanları böcek sürüleri gibi görüyorum. Sen onlardan farklısın, bas kapıya tekmeyi... Diyor iç sesim.
çözülür efendim. öyle bir çözülür ki.
bir buçuk yaşındaki, karnı tok sırtı pek, uykusunu almış, cicileri giydirilmiş bir adet yaramaz yiğen ile saat 14:30 daki randevuya gidilip, saat 16:00 ya kadar beklenmek zorunda kalınırsa, o an bir ışık görürsünüz.
2 saat çocuğun peşinden koşmaktan helak olmuşken, insanların allah bağışlasın kızım pek de gençsin hihi demelerine sabrederek, kucağınla çocukla oturduğun o iki saat sonunda
bir ışık görürsün.
'allahım sana geliyorum' dersin.
o an anlarsın ki, özel hastaneye gitmek lazımdır. para önemli değil, bebekler böyle ortamlarda durmamalıdırlar.
parası neyse veririz.
bir daha mı? asla!
paran varsa kralsın kardeşim.
bebiş mi? gözleri ben gibi şehlaymış, doktor olur öyle dedi.
asırlar boyunca felsefecilerin çözmek için kafa patlattığı ve dinlerin çözdüğünü iddia ederek milyonlarca taraftar topladığı "hayatın anlamı nedir?" sorununun türkiye cumhuriyeti devletinde, bir devlet hastanesinde sıra beklerken çözülmesi hadisesidir.
efendim sıra beklerken o kadar uzun bir zaman düşünmek için fırsat bulursunuz ki adeta erbain ile çile doldurur ve gösterdiğiniz sabırla dervişlere taş çıkartırsınız.
belki hastanede sıra beklemenin felsefeye böyle bir katkısı olabilir. bir de neden türklerde filozof yok sorunsalı diye kıçlarından problematik uydururlar.
