Saçmalık ulan bu devirde yatak bile koymuyorlar. Ver bi tane hemşire evde tedaviye devam etsin. Hem refakatçi için hem de hastanın diğer yakınları için zulümdür.
normal odada yatan bir yakınınızın yanında olmaktır.
hastanın ihtiyaçlarına dair hastabakıcının yerine getirmediği bazı görevleri de üstlenmektir.
şayet ki 2-3 hastalı bir odada iseniz, daha da eziyet bir hale gelir.
kimi zaman hastahanelerde yataklar boşalır ve siz de kanepe değil yatakta uyumaya başlarsınız, ki o zaman daha çekilebilir hale gelir.
Bir suru insanla tanisirsin hatta ilerleyen zamanlarda gorusmeye devam bile edersin. Rahmetli babama refakat ederken tanistigim biriyle hala gorusurum mesela.
" mide kanseri ablama refakatimin 7.günü , bugün tuvaletimize gittik , çişimizi yaptık , bizim için olumsuzluklar kendini göstermeye 5.günden başlamıştı , zira suyumuz azaldı yiyebileceğimiz az miktarda hastane yemeği var. Hastane bizi siktir etti zaten , ölecek gözüyle bakıyorlar ne gelen var ne giden. Bi ara ablamı serumun ayarını açtığını gördüm , dayanamayıp ben daha da yükselttim. Bunlarla nasıl idare edebileceğimizi bilmiyorum , şimdilik bu kadar. "
refakat edilen hasta! sudan bir sebeple gelip nüfusunu kullanarak zorla yatırtmış olan arkadaşınız babası ise, yani ortada refakat edilmesi gereken bir durum olmadığı halde yapıyorsanız bu işi, üstelik servisin çoğu bu durumda ise gayet eğlenceli bir iştir.
ama hasta kardeşiniz ise ve durumu da ciddi ise kimsenin karşılaşmasını istemeyeceğim durum olur bir anda.
bizatihi hastaya bağlı olarak değişir.
yine de en güzeli bu tecrübeyi hiç yaşamamış olmaktır.
Hasta olan kisinin kahrini cekmek gerekir, sabir isidir, ilgiyi fazlasiyla isteyen hasta bazen abartir kis mevsiminde karpuz bile ister... Hele tas döküyorsa, hastami tas döküyor refakatcimi bilinmez... :)
sevdiğiniz bir yakınınızın en zor anlarında yanında olmaktır.
refakatçi koltuğunuzda otururken düşünürsünüz... yan odada bir bebek doğar; sizinkinde biri yaşamaya çalışır... "hasta" sıfatını bile yakıştıramadığınız sevdiğinizle yer değiştirmek istersiniz. "refakatçi o olsun; onun acılarını ben çekeyim" diye bir dilek geçer içinizden. ama çaresizliğin yüzünüze vurduğu bir andır. kimsenin acılarını alamazsınız, hafifletemezsiniz de... insan olmak acizliktir bazen...
sonra televizyonda cerrahpaşa çalar birden. susarsınız... bir şarkı bir insana daha fazla koyamaz...