envai çeşit makinelere bağlı olan, yaşlı, uzun ve bembeyaz sakallı, açlıktan çöken yüzü, titreyen elleri ve kırışmış alnıyla bir çaresizliğin resmidir, hastane odaları.
uykusuzluktan kızaran gözleri vardır onların. her dakika kapıya bakıp, ''acaba biri gelir mi?'' düşüncesiyle bitmeyen umutları vardır.
hastane önünde incir ağacı o hastalar için vardır.
ağacın dalları odaların pencerelerinden içeri sarkar, hasta da incirleri koparıp yiyerek şifa bulur.
doktorlar da uyguladıkları tedavinin işe yaradığını düşünür, bu.
yoksa tussuz bir çorba, kuru bir elmayla nereye kadar..
insanı hayattan söküp alan çaresizliktir.
Yoğumbakım en zor olanıdır.
O kapıdan bir dakika ayrıldığında sanki birşey olacak korkusu.
Her acil kod çağrısında yalvarırcasına kim diye beklemek.
Çünkü canının yarısı orada yatıyor.
Zor.