küçükken, hastalandığında evdekilerin ince giydin, kendine dikkat etmedin, üstünü iyi giyinmedin diye zaten hasta olan kişiye bir de kızmasıdır. hastalandıysak kendimize hastalandık. bir de üstüne iyi giyinmedin diye çıkışmak anlamsızdı hala daha anlamsız gelir. sanki hastalanınca bir nane limondan başka bir şey yapıyosunuz.
anne size hem söylenir hem de en iyi şekilde bakar. öksürünce de gez gez sen öyle tarzan gibi bak nasıl öksürüyor derdi. kızmış gibi yapardı. ama biliyorum ki her öksürüşte, her ateşinin çıktığında da içi giderdi.
babam bu konuda her zaman bir terminatördü. ne zaman ,öksürsem,burun çeksem,hapşursam duyduğu anda diyeceği ''mına koyim kış ortası evde donla gezersen böle sürünürsün işte'' olurdu. neyse ki evden ayrıldım ve yaz kış evde donla dolaşabiliyorum artık.
facia bir eylemdir, hatta o kadar çok laf işitilmiştir ki bu konularda, bir yerden sonra artık insan "lan hasta oldum napcam şimdi" diye düşünmez de, "ulan şimdi bir de dünyanın azarını yiyecem ya ufff" diye üzülür.