18 Yüzyılın başında Rusya kaynaklarına göre Büyük bizim kaynaklarımıza göre ''Deli'' Petro adındaki çar, büyük bir güce dönüşecek Rusya imparatorluğunun temellerini attığını herhalde bilmiyordu. Ordusunu modernize eden, dönemin küresel güçleri ile mücadele edebilecek hale getirmeyi başaran I. Petro, Rusya tarihinin çok önemli şahsiyetlerinden birisidir. Bu önemi de Çarlık Rusya'sını ''Rus imparatorluğu''na dönüştürerek kazanmıştır. Geniş topraklara ve çeşitli milletlere hami olan Rusya, Türkiye halklarına çok da yabancı olmayan, Knezlik dönemlerinden, Sovyetler Birliği'ne tarihte birçok kez savaşların, antlaşmaların yapıldığı çeşitli etkileşim ve rekabetin sergilendiği sosyolojidir. Bu yönü ile Pers/iran komşuluğu ile büyük benzerlikler gösterir.
Bugün Rusya ile Türkiye ilişkilerinin kriz halini alma sebebini bulmak istiyorsak iki ülkenin tarihteki rekabetini, savaşlarını ve çıkar noktalarını masaya yatırmalıyız. Osmanlı Devleti gerek Kırım Hanlığı ile gerekse müttefik ülkelerle işbirliği yaparak birçok kez Rusya'yı tehdit etmiş, toprak kazanımlarında bulunmuş bugün Rusların hala unutmadığı büyük Moskova yangınını gerçekleştirmiştir. Önemli tarihçiler (bkz: yılmaz Öztuna) Osmanlı devletindeki akıncıların Moskova'nın güneyine binlerce akın düzenlediğini yazmıştır. Krizler, rekabet ve yayılmacı siyaset anlayışı iki halk arasında çok köklü tarihe dayanan büyük bir gerçekliktir. iki devletin de çok güçlü olduğu (SSCB, Rusya imparatorluğu, Osmanlı devleti gibi) aynı zamanda görece güçsüz olduğu (Cumhuriyet dönemi Türkiye'si, Rus Knezlikleri, Çarlığın ilk dönemleri gibi) tarihlerde ülkeler arasındaki etkileşim, hegomonyal tarzda devam etmiş ülkeler birbirlerinin hinterlandına tehditkâr siyasal manevralarda bulunmuştur.
iki ülkenin ilişkilerinin kronolojideki yerine değinen uzun bir girizgahın ardından Rusya ile ne derece sürdürülebilir olduğu şimdiden kestirilemeyen krizin nelere gebe olduğuna bakalım; Rusya büyük bir motivasyon ve özgüven ile Türkiye sınırlarını ihlal etmiş, ekim ayının başında Rus güvenlik uzmanları Ankara'ya çağrılmış ve sınır ihlalleri konusunda izahat vermek zorunda kalmışlardı. Ekim ayının ortalarında Türkiye, Rus yapımı Orlan-10 model bir iHA yı düşürmüş, Rusya insansız hava aracının kendilerine ait olmadığını savunmuştu. Son olarak Kasım ayında Rusya tüm uyarılara rağmen Türkiye hava sahasını ihlal etmeye devam etmiş ve Su-24 tipi saldırı/bombardıman uçağı Türk F16 lar tarafından düşürülmüştü.
Parçaların tümünü topladığımızda son günlerin popüler tabiri ile büyük resme baktığımızda elimizdeki veriler bizi birkaç noktaya odaklıyor:
Rusya Devleti ve ordusu son 10 yılda güçlenen Türk savunma sanayisinin ürünlerini test etmeye çalışıyor. Henüz sağlam bir füze savunma sistemine sahip olmayan Türkiye'nin alçak irtifada ne derece güçlü olduğu hesaplanmaya çalışılıyor. Bu senaryoyu destekleyen olay sınırlarımız üzerinde uçan Orlan-10 tipi insansız hava aracı. Rusya bu araç ile Türkiye'nin sınırlarını ne derece koruyabildiğini test etmiş olabilir.
Putin ve ekibinin düşen petrol fiyatlarının kolay kolay geri gelmeyeceğini düşünmesi, iran gibi ambargo altındaki bir ülkenin ''Batı'' ile ilişkilerini düzeltebileceği ve ilk fırsatta petrol arzında inanılmaz hamleler yapabileceği gelirlerinin yarısında fazlası petrole bağlı olan Rusya'yı korkutmuş olmalı. Bu tarz tehditkar tavırlar izleyerek oluşturulacak kriz ikliminde petrol fiyatlarının artacağını umut ediyorlar.
Rusya, gaz ve petroldeki büyük rakipleri Suudi Arabistan ve Katar'ın Türkiye ile yakınlaşmasından oldukça rahatsız bunun en büyük sebebi de Türkiye'nin petrol boru hatları ile Rusya'nın elinden enerji kartını almasında gizli. Rusya Türkiye'nin enerji konusunda AB yanlısı tutumu sebebiyle AB ülkelerine karşı enerji konusunda yaptırım uygulayamıyor. AB ülkeleri, Tanap ile Azeri doğalgazını Yunanistan ve italya'dan tüm Avrupa'ya getirmeyi hedeflemekte. Ayrıca Türkmenistan gazının Hazar denizinin altından Türkiye'ye oradan da Avrupa'ya ulaştırılması Rusya'nın en büyük korkusu gibi gözükmektedir. Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı Kuzey Irak petrolü ile regüle edildiğinde, ambargodan bunalan müttefik iran'ın gazını Avrupa'ya satmak istemesi, iran'ın Türkiye dışında başka bir güzergahtan bu projeyi gerçekleştirmesinin imkansızlığı Enerji konusunda kısır ama güzergah konusunda muhteşem bir jeopolitik konuma sahip Türkiye'nin elini güçlendirmekte. Son olarak Dünyanın en büyük petrol ve gaz üreticilerinden Katar ile sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) konusunda 15 anlaşma yapılması analistler tarafından Türkiye'nin enerji konusunda dağıtıcı merkez (hub) ülke hedefi ile açıklanıyor. Rusya-Türkiye gerginliğinin salt sınır ihlali ile açıklanamayacak kadar derin konular ihtiva etmesi mevcut durumun göstergesi.
Türkiye'nin olgun tutumu, Rusya'nın savaş söylemleri ve krizi alevlendirme çabalarını söndürüyor. Yaptırımlarla kendi ekonomisini baltalayacağı açık olan Rusya, AB ve ABD den 6 ay daha ambargoyu sürdürme kararının ardından resesyon ve devalüasyon tehlikesi ile karşı karşıya. Parekende ve Gıda sektörü %7 lik düşüşlerle rekor seviyelere dayanırken 2015 yılında Rusya ekonomisinin %4 küçüleceği tahmin ediliyor. Dünya'ya açılan en güvenli limanını Türkiye'yi de kaybettiğinde büyük bir ekonomik durgunluk Rusya'yı bekliyor olacak. Elindeki kartlarını hoyratça harcayan Putin, siyasi cephaneliğini bitirmiş durumda. Karakutular ile şov yaparak, Kadirov gibi bir kuklayı Türkiye aleyhinde konuşturarak ya da nükleer savaş tehditleri ima ederek acziyetini devam ettirmekte. Türkiye ise yaptırım yapabileceği uyarısı ile Rus ekonomisini ciddi manada etkileyebileceği sinyallerini veriyor. Rus otomotiv firmalarının Türkiye'den parça gelmemesi halinde büyür zararlara uğrayacağı endişesi, Rus halk pazarlarındaki enflasyon Putin'in başına bela açacaktır.
Nobel ödüllü Türk Prof. Aziz Sancar'ın da dediği gibi : "Allah Putin'e akıl versin. 1880 dönemi, Çarlık dönemi geçti. Artık hasta adam Türkiye değildir, Rusya'dır."