hasan hüseyin korkmazgil

entry110 galeri6 video1
    82.
  1. ahmet kaya bolca faydalanmıştır şiirlerinden.
    1 ...
  2. 81.
  3. 'acıyı bal eyledik' kitabı insanda tekrar okuma isteği bırakan şair. bir yıl önce okumuştum sanırım, yeniden okusam iyi olacak. Ayrıca 'acıyı bal eyledik' kitabındaki şiirlerin 'haziranda ölmek zor' kitabındaki şiirlerden daha iyi olduğunu söyleyebilirim.
    1 ...
  4. 80.
  5. "aristo'yu risto yapınca aruz
    gülmesin de ne halt etsin arabesk"
    4 ...
  6. 79.
  7. "bu yıkıntı yıkılırsa kimler gelip kaldıracak
    sen ben yine bizim oğlan ortalığı süpürecek
    çakal helva pişirecek tilki uyak düşürecek
    kardeşlik eski türkü sonu gelmedi gitti"
    7 ...
  8. 78.
  9. "bir oğlum olacak adı temmuz
    öfkede benden fırtına
    sevgide deniz
    ne samanyollarının ulu kervanları susuzluğumun
    ne kutup şafaklarında tanrılaşması ilkelliğimin
    temmuz gibi sıcak ve bereketli
    temmuz gibi uçsuz bucaksız"
    4 ...
  10. 77.
  11. Balonlaşmış şair ve yazarların veremeyeceği hazzı şiirleriyle vermiş yazar,şairdir.
    Popülerliğe önem veren çakma edebiyat aşıkları alamazlar onun şiirindeki lezzeti.
    4 ...
  12. 76.
  13. ışıklar söndü birden
    karanlıkta yüzükoyun koca kent
    hava da öyle kirli
    öyle kalın kirli ki
    bakamıyor yıldızlar pencerelerden

    adı emek yavrumuzun
    yaşı daha beş değil
    oturmuş önünde akvaryumun
    'hiroşima'yı söylüyor kendikendine
    'karlı kayın ormanında'yı
    titrek mum ışığında
    bir gözü de balıklarda emek yavrunun
    balıkların masalsal kıpırtısında

    ne de çok andırıyor emek yavrucuk
    o 'pamuk prenses'ini çocukluğumun
    bizlerse 'yedi cüce'
    kirli kara gecede
    mum altında söyleşide
    geceler özlenilen geceler değil
    eğilsek hangi suya
    kanlı çamur ellerimiz
    yaprak sarı meyva çürük
    uzansak hangi dala

    bir yanında telefon emek yavrunun
    bir yanında televizyon
    devinir emek yavru
    uzay çağında
    oysa ben beş yaşımda
    bir keçi yavrusuydum kırlarda bayırlarda
    bilimkurgu bir masaldı telefon

    yıllar geçti yıllar geçti
    yıllar geçecek elbet
    adalet'ti kızın adı
    adamınki hürriyet
    o adalet orda kaldı
    o hürriyet osmanlı sikkelerinde
    umut belki bir tohumdu o çağda
    umut şimdi
    koskocaman bir çınar
    anlıyorum
    biliyorum
    inanıyorum
    emek'ler kurtaracaklar
    paralarda kalan o adalet'i
    o hürriyet'i
    1 ...
  14. 75.
  15. kör olasın demiyorum kör olma da gör beni..
    hasret gultekin ayrı güzel seslendirmis.
    hasan huseyin korkmazgil de cok baska yazmis..
    2 ...
  16. 74.
  17. 'Haziranda Ölmek Zor' ismindeki şiiri Grup Yorum tarafından seslendirilmiş şairdir.
    0 ...
  18. 73.
  19. usundan geçen, dillerde ses olmuş ve insanın ruhuna dokunmuş şairdir.
    2 ...
  20. 72.
  21. biz onu sevgili orhan kemal anısına yazdığı bu şiiri ile bildik her dem;

    işten çıktım
    sokaktayım
    elim yüzüüm üstüm başım gazete

    sokakta tank paleti
    sokakta düdük sesi
    sokakta tomson
    sokağa çıkmak yasak

    sokaktayım
    gece leylak
    ve tomurcuk kokuyor
    yaralı bir şahin olmuş yüreğim

    uy anam anam
    haziranda ölmek zor!
    0 ...
  22. 71.
  23. gel benim darmadağın direncim
    gücüm
    emeğim
    çilem gel
    gel benim büyük acım
    gel ve bitir şu işi!
    kalaylardan mı gelirsin bolivya'lardan
    rio'nun favelalarından mı
    ispanya'dan mı viyetnam'dan mı
    zonguldak kömürlerinden mi gelirsin
    çukurova'lardan mı
    yellerle mi gelirsin ateşlerle mi
    uçarak mı koşarak mı yırtınarak mı
    gel işte gel gayrı
    gel
    gel
    gel de bitir şu işi
    0 ...
  24. 70.
  25. incecikti
    gül dalıydı
    dokunsam kırılacaktı
    dokunmadım
    kurudu

    gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
    ağaçlar bükmesinler n'olursun boyunlarını
    neden akşam oluyorum tren kalkınca
    kırlangıçlar birdenbire çekip gidince
    mendiller sallanınca neden tıkanıyorum
    öyle çok acımasız ki öyle birdenbire ki
    az önceki çiçekler nasıl da diken diken
    gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç o sularda çimdik, bitti; köprüleri geçtik bitti
    o elmanın tadı orda, o kuş çoktan öttü, bitti
    artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz
    günler devlet alacağı, yıllar bir kadehcik buzlu rakı
    oyunlar oyuncaksı, oyuncaklar eski şarkı
    kavaklara oklu yürek çizip duran o çakı
    nerde şimdi nerde şimdi, nerde o kan sarhoşluğu
    gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç *
    0 ...
  26. 69.
  27. bakarım biryanıma
    derim yüzülür
    bakarım biryanıma
    etim kıyılır
    sallanır ak bedenim yağmurda yaşta
    urganı boynunda dedem görünür
    tutuşmuş ali kuzularının ak çadırları
    aşar gelir çığlıkları anacıkların
    adımın arkasında
    taptaze yaram görünür
    1 ...
  28. 68.
  29. seninle gelecek-çare yok
    seninle bu tatlılık ey büyük acı
    gök incir nasıl ballanırsa acılardan
    acı koruk nasıl bulursa balların en sarhoşunu
    o işte o!
    gel benim darmadağın direncim
    gücüm
    emeğim
    çilem gel
    gel benim büyük acım
    gel ve bitir şu işi!
    kalaylardan mı gelirsin bolivya'lardan
    rio'nun favelalarından mı
    ispanya'dan mı viyetnam'dan mı
    zonguldak kömürlerinden mi gelirsin
    çukurova'lardan mı
    yellerle mi gelirsin ateşlerle mi
    uçarak mı koşarak mı yırtınarak mı
    gel işte gel gayrı
    gel
    gel
    gel de bitir şu işi

    elbet bir bildiği var bu çocukların
    kolay değil öyle genç ölmek
    yeşil bir yaprak gibi yüreği
    koparıp ateşe atmak
    pek öyle kolay değil
    hem öyle bir ağaç ki şu yaşamak denilen şey
    her bahar yeniden yeniden tomurcuklanır da
    yalnız bir bahar çiçeklenir
    a benim gülüm!

    elbet bir bildiği var şu benim bilenmiş bıçak gibi yüzümün
    yaşamak
    bir köpek gibi tekmelenerek
    yaşamak
    öpülüp okşanıp kaldırılarak

    ne donkarlosun domuz ahırı
    ne senatör makdoların oda ışığı
    ne de hacıfışfışın kurban etidir
    demokrasi
    demokrasi denilen o haspanın-a benim gülüm
    lordlar kamarasına açılmaz kapısı
    beşikteki bebeler bile biliyor bunu artık
    biliyor ve unutmuyorlar
    insan kanıyla işlediğini
    o teksas tipi demokrasinin

    elbet bir bildiği var şu benim bilenmiş bıçak gibi yüzümün
    elbet kolay değil öyle genç ölmek

    kore bir kan lekesidir
    akşamlarımızda sızlayan
    bir kopuk koldur hiroşima
    uçaklar geçtikçe çırpınan
    orda
    uzakdoğu'da
    gencecik yürekler gibi seğrişir her bahar
    barış güvercinleri hiroşima çocuklarının
    burda
    benim ülkemde
    titreşip durur yeni barış güvercinleri

    insan karıştırıyor bazan
    ölmek mi yaşamak
    yoksa yaşamak mı ölmek
    2 ...
  30. 67.
  31. başımı döndürüp bakamıyorum
    nasıl kaldı gerilerde onca yıl


    karanlık bir gömütlüğü düşte geçmiş gibiyim
    tatmadığım bir içkiyi bir akşam
    afrikasal bir törende içmiş gibiyim
    birdenbire kan yağmurlu bir bulut
    birdenbire kan kokulu bir duman
    şaşkınlıktan gemileri yakmış gibiyim


    ışıklarla oynamayın / dedim ben size
    yararı yok karanlıkta sürek avının
    dedim ben size
    yanlış kalemlere kayar elleri yazıcıların
    tutanaklar yanlış yazar
    dedim ben size


    karanlığı az kullanın / kirliler kokar birgün
    birgün yanar bu ışıklar sırıtır suratlarınız
    kirlilere sığınmayın / dedim ben size
    yararı yok oynaşmanın törensel aklıklarda
    kaçın kaçabilirseniz uzak sulara
    ışıklarla oynamayın / dedim ben size
    1 ...
  32. 66.
  33. ...
    kadınlar kadınlar dağlara doğru
    özlemlerle acılarla bir Anadolu
    bu sıtmalı gecelere bu beşikleri
    bakma turaç bakma bana bakma el gibi.

    annemin bu şiirinden adımı koyduğu büyük şair.
    0 ...
  34. 65.
  35. Ağustos şiiri


    yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek
    beterin beteri var diyenlere inanmıyorum
    hep böylesi havalar besler fırtınaları
    korkarım bu mavi ışık çabuk sönecek
    duymazdım durgun suların bezgin türkülerini
    alışmak ölümün bir başka adıymış bilmezdim
    bir yangın sonu yorgunluğu yakıyor avuçlarımı
    bu rüzgar kulaklarımdan hiç eksilmiyor
    esirgenmiş bir dünyada müthiş yalnızım
    geri dönsem bile ben artık o ben olmıyacağım
    yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmiyecek

    ben mısralarımı kerpiç gecelerinden çekmişim
    beş numara lamba kederi var mısralarımda benim
    yitirmişim yıldız ışığında dost çizgileri
    deli çizgi gözlerimi kör etmiş kör etmiş kör etmiş
    göçmüş kıtalar üstünde kuşlar dönüyor garipsi
    çığlıkçığlığa kuşlar dönüyor evcil ve tedirgin
    gökmavisi bir türkü dolanmış yüreceğime
    selsele yolculuklar tütüyor gözlerimde-neyleyim
    insan demişim kitap yüzlü insanlar demişim gidemiyorum
    kaderim kaderleri demişim alı'nın kızı
    sen olmasan ben böyle uysal değildim
    böyle uysal ve kırılmış değildi şiirlerim
    bir yangınsonu yorgunluğu yakıyor avuçlarımı
    yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmiyecek

    yılandere ölüler yatağı helalim ölüler
    katran mazot bidonları paslı putreller
    kargalar üşüşmüş ahmedo'mun ellerine kargalar
    ahmedo'mun düşlerine yılan çiyan doluşmuş
    garipler mezarlığı doymamışlar dünyası
    yıkılası karakuşak kurudere sırtları
    ahmedo'm bir yaz bulutu bir varmış bir yokmuş
    fenerler titreşiyor bıçaklanmış türkülerin gözbebeklerinde
    vinçler beni balçık gibi akşamlara bindiriyorlar
    sen olmasan şu sabahlar olmasa
    şu benim büyük büyük susamışlığım
    bu mızmız takvimi bir solukta susturacağım
    yılandere ölüler yatağı helalim ölüler

    rüzgar gibi bir ağustos geçti ellerimizden
    meyvalar bizi balrengi günahlara çağırıyorlar
    biryanda yaşanmamış günlerin hırsı
    biryanda boşa geçen gecelerin acısı
    malum o dramın en güzel perdesindeydik
    ağustos şarap olmuş, kanımıza akmıştı
    göçmüş kıtalar üstünde kuşlar gibiydik
    duracak vaktimiz yoktu bitmiştik
    her gören didik didik bizi denetliyordu
    biz kendi derdimize düşmüştük

    orda da akşamlar olacak allı'nın kızı
    kanlı mendil gibi ağustos akşamları
    şu benim çektiklerimi görmiyeceksin
    belki yanında başkaları olacak
    belki düşlerine bile girmiyeceğim
    gün oldu acıların şiirini yaşadım
    gün oldu zehir gibi yokluğunu yaşadım
    bana sen ne diye duyurdun yalnızlığımı
    ne diye gurbet gibi mısralarıma sindin
    dokunsan parmaklarıma tutuşacağım

    yine ağustos gelse elele versek
    sen anandan kaçsan ben yalnızlığımdan
    yeni yoldan sazanlı çaydan geçsek
    güneşin bahçeleri emzirdiği saatta
    susamışlar aşkına, kandım diyesi
    uzun uzun öpüşsek
    yine ağustos gelse kovulsak cennetimize
    şantiye hiç durmadan ötse bağırsa
    lazoğlu büyükharflerle sövse işçilerine
    damlarda kaysı yarsalar rumeli göçmenleri
    dillerini sevdiğim kıvırcık dillerini,
    ıssız bahçelerden geçsek unutulmuş sokaklardan
    çocuklar mavi mavi gülüşüp kaçışsalar
    bir masal dinler gibi sessizliği dinlesek
    kendimizi dinlesek köklerin çığlığını
    seni kollarıma alsam, yine yumsan gözlerini
    yine kapışılsa yavrum, batan şehrin hazineleri
    biz yine kendi derdimize düşsek

    yere batan şehrin tek yalnızıyım
    yüzyılın ağrısını anlıyarak çekiyorum
    ekmeğime barut sinmiş bulanık özgürlükler
    tepmişim rahatımı boynubükük mutluluğumu
    yaşıyorsam erkekçe yaşıyorum
    istemem sarmasın yumuşak duygular susuzluğumu
    geceler bıçak bıçak böğrümde yatsın uyusun
    kaderim kaderleri demişim allı'nın kızı
    ellerimi kemirmekten memnunum
    düşün ki coğrafyanın en güzel yerindeyiz
    en güzel günlerinde gençliğimizin
    ölümden ötesini aklım almıyor
    beterin beteri var diyenlere inanmıyorum
    istesek cenneti kurtarabiliriz.
    ben bir ışık için tepmişim rahatımı
    ellerimi kemirmekten memnunum
    bu güleç yüzlülerin bu acı türkülerini
    bu yoksul yerleri anlıyarak seviyorum
    delice anlıyarak allı'nın kızı

    (temmuz bildirisi)



    Hasan Hüseyin Korkmazgil
    5 ...
  36. 64.
  37. Gördüm babaların ağlamasını da
    Anaların ağlaması bir başka.
    Anaların ağlaması bir ayrı.
    Anaların ağlaması bir beter
    Dövülen döş yolunan saç
    Kanın umudun hakkı
    Sütün ekmeğin hakkı
    Bütün bir evren ağlar,
    ağlaşırken analar…
    1 ...
  38. 63.
  39. 62.
  40. elbet bir bildiği var bu çocukların.
    kolay değil öyle genç ölmek.
    yeşil bir yaprak gibi yüreği
    koparıp ateşe atmak.
    pek öyle kolay değil
    hem öyle bir ağaç ki şu yaşamak denilen şey
    her bahar yeniden yeniden tomurcuklanır da
    yalnız bir bahar çiçeklenir
    a benim gülüm!
    2 ...
  41. 61.
  42. ölmek birşey değil dostlar
    hergün ölmek güç
    açlık
    o başka ölüm
    açlık korkusu
    beter
    ne atom ne hidrojen ne yangın
    dağları dümdüz etmeğe - dostlar
    aç çocukların çığlığı yeter.
    3 ...
  43. 60.
  44. sol, toplumsal gerçekçi şiirin en kendine has en özgün ismi hasan hüseyin. okuyalım, okutalım.

    ............... incecikti
    ............... gül dalıydı
    ............... dokunsam kırılacaktı
    ............... dokunmadım
    ...............kurudu

    gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
    ağaçlar bükmesinler n'olursun boyunlarını
    neden akşam oluyorum tren kalkınca
    kırlangıçlar birdenbire çekip gidince
    mendiller sallanınca neden tıkanıyorum
    öyle çok acımasız ki öyle birdenbire ki
    az önceki çiçekler nasıl da diken diken
    gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç o sularda çimdik, bitti; köprüleri geçtik bitti
    o elmanın tadı orda, o kuş çoktan öttü, bitti
    artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz
    günler devlet alacağı, yıllar bir kadehcik buzlu rakı
    oyunlar oyuncaksı, oyuncaklar eski şarkı
    kavaklara oklu yürek çizip duran o çakı
    nerde şimdi nerde şimdi, nerde o kan sarhoşluğu
    gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç

    Hasan Hüseyin Korkmazgil
    Akarsuya Bırakılan Mektup
    2 ...
  45. 59.
  46. 58.
  47. Dostum dostum, kavuşmak özgürlükse ve daha birçok güzel şiirin sahibidir.

    "Kavuşmak özgürlükse özgürdük ikimizde,
    Elleri çığlık çığlık yan yana iki dünya.
    ikimiz iki dağdan iki hırçın su gibi akıp gelmiştik,
    Buluşmuştuk bir kavşakta,
    Unutmuştuk ayrılığı, yok saymıştık özlemeyi
    Şarkımıza dalmıştık.
    Mutluluk, mavi çocuk oynardı bahçemizde.

    "Acı çekmek özgürlükse,Özgürüz ikimizde
    O yuvasız çalıkuşu
    Bense kafeste kanarya

    O dolaşmış daldan dala
    Savurmuş yüreğini
    Ben bölmüşüm yüreğimi
    Başkaldıran dizelere.

    Aramakmış oysa sevmek
    Özlemekmiş oysa sevmek
    Bulup bulup yitirmekmiş
    Düşsel bir oyuncağı.
    Yalanmış, hepsi yalan
    Yalanmış, hepsi yalan
    Sevmek diye bir şey varmış
    Sevmek diye bir şey yokmuş.

    Acı çektim günlerce
    Acı çektim susarak
    Şu kısacık konuklukta
    Deprem kargaşasında.

    Yaşadım bir kaç bin yıl
    Acılara tutunarak
    Acı çekmek özgürlükse
    Özgürdük ikimizde.

    Acılardan arta kalan
    işte şu bakışlarmış
    Buğu diye gözlerimde
    Gün batımı bulutlarmış.

    Yalanmış, hepsi yalan
    Yalanmış, hepsi yalan
    Savrulup gitmek varmış
    Ayrı yörüngelerde.

    Söz: H.Hüseyin Korkmazgil
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük