ışıklar söndü birden
karanlıkta yüzükoyun koca kent
hava da öyle kirli
öyle kalın kirli ki
bakamıyor yıldızlar pencerelerden
adı emek yavrumuzun
yaşı daha beş değil
oturmuş önünde akvaryumun
'hiroşima'yı söylüyor kendikendine
'karlı kayın ormanında'yı
titrek mum ışığında
bir gözü de balıklarda emek yavrunun
balıkların masalsal kıpırtısında
ne de çok andırıyor emek yavrucuk
o 'pamuk prenses'ini çocukluğumun
bizlerse 'yedi cüce'
kirli kara gecede
mum altında söyleşide
geceler özlenilen geceler değil
eğilsek hangi suya
kanlı çamur ellerimiz
yaprak sarı meyva çürük
uzansak hangi dala
bir yanında telefon emek yavrunun
bir yanında televizyon
devinir emek yavru
uzay çağında
oysa ben beş yaşımda
bir keçi yavrusuydum kırlarda bayırlarda
bilimkurgu bir masaldı telefon
yıllar geçti yıllar geçti
yıllar geçecek elbet
adalet'ti kızın adı
adamınki hürriyet
o adalet orda kaldı
o hürriyet osmanlı sikkelerinde
umut belki bir tohumdu o çağda
umut şimdi
koskocaman bir çınar
anlıyorum
biliyorum
inanıyorum
emek'ler kurtaracaklar
paralarda kalan o adalet'i
o hürriyet'i
Balonlaşmış şair ve yazarların veremeyeceği hazzı şiirleriyle vermiş yazar,şairdir.
Popülerliğe önem veren çakma edebiyat aşıkları alamazlar onun şiirindeki lezzeti.
"bir oğlum olacak adı temmuz
öfkede benden fırtına
sevgide deniz
ne samanyollarının ulu kervanları susuzluğumun
ne kutup şafaklarında tanrılaşması ilkelliğimin
temmuz gibi sıcak ve bereketli
temmuz gibi uçsuz bucaksız"
"bu yıkıntı yıkılırsa kimler gelip kaldıracak
sen ben yine bizim oğlan ortalığı süpürecek
çakal helva pişirecek tilki uyak düşürecek
kardeşlik eski türkü sonu gelmedi gitti"
'acıyı bal eyledik' kitabı insanda tekrar okuma isteği bırakan şair. bir yıl önce okumuştum sanırım, yeniden okusam iyi olacak. Ayrıca 'acıyı bal eyledik' kitabındaki şiirlerin 'haziranda ölmek zor' kitabındaki şiirlerden daha iyi olduğunu söyleyebilirim.
"bir kenti tanır gibi tanıdım seni ancak
etine değdi etim/otuzaltı onda yedi/çok değil
elini buldu elim/otuzaltı onda yedi/çok değil
öptüm seni/otuzaltı onda yedi/dudaklarından
bir kenti yaşar gibi yaşadım seni ancak
yaşamadım kendimi..."
Şiir Değiştir
Kavel (1963)
Temmuz Bildirisi (1965)
Kızılırmak (1966)
Kızılkuğu (1971)
Ağlasun Ayşafağı (1972)
Oğlak (1972)
Acıyı Bal Eyledik (1973).
Kelepçemin Karasında Bir Ak Güvercin (1974)
Koçero Vatan Şiiri (1976)
Haziran'da Ölmek Zor (1977)
Filizkıran Fırtınası (1981)
Acılara Tutunmak (1981)
Işıklarla Oynamayın (1982)
Tohumlar Tuz içinde (1988)
Kandan Kına Yakılmaz (1989)
Mizahi Hikaye Değiştir
Mizah dergilerinde yayımlanmış mizah hikâyelerinden bir kısmını Hüseyin Korkmazgil adıyla yahut sadece Korkmazgil soyadını kullanarak, üç kitapta derledi:
Öhhöööö! (1964)
Made in Türkey (1970)
Bıyıklar Konuşuyor (1971).
Gezi Değiştir
Bağdat Basra Yollarında(1974)
Çocuk Kitapları Değiştir
Eşeğin Gözyaşları
Aşıcı Baba
Ormanın Öcü
Ressamın Bıldırcınları
Becerikli Çocuğun Düşleri
Eserlerinin sahibi sanatçıdır.
bir oğlum olacak adı temmuz
uykusuz
korkusuz
beter mi beter
ben beynimi satarak yaşıyorum
o benden proleter
bir oğlum olacak adı temmuz
karataşın göbeğinde aşk
karataşın göbeğinde barış
karataş çatladı çatlayacak
bende bitmeyen kavga
onda yeniden başlayacak
bir oğlum olacak adı temmuz
öfkede benden fırtına
sevgide deniz
ne samanyollarının ulu kervanları susuzluğumun
ne kutupşafaklarında tanrılaşması ilkelliğimin
temmuz gibi sıcak ve bereketli
temmuz gibi uçsuzbucaksız
bir oğlum olacak adı temmuz
dilinde en güzel sesi türkçemin
kulağı en yiğit şarkılarla delik
korkak bir merakla değil yıldızlı karanlığı
vivaldi'yi dinler gibi okuyup anlayacak
ve belki de sütdişleri sürerken balaban bir bursa şaftalisine
ay'dan kendi sesini dinleyecek
vahşi bir çiçek gibi açılmış gözleriyle
ben ki yalınayak bastım kızgın dişlerine açlığın
iri bir çizme gibi balkanlar'a basarken faşizm
dağlarda silah atmayı sevdim
ben ki silah taşıdım gizli gizli
dünyanın bütün devrimlerine
boşuna dönmüyor bu rotatifler
boşuna bağırmıyor bu kara
boşuna dinlemiyor bu korku kapımızı
anamın aksütü gibi biliyorum ki
doyumsuz günlere doğacak temmuz
doyumsuz günler görecek
hani şu hep andıkça sızlatan yüreğimizi
hani şu hep dalıp dalıp gittiğimiz andıkça
beklediğimiz beklediğimiz beklediğimiz
ve tam görecekken göçüp gittiğimiz günler gibi günler
ama mutlaka
karataşın göbeğinde aşk
karataşın göbeğinde barış
karataş çatladı çatlayacak
ben direndim yorulmadım
o yorulup yıkılmayacak.
Gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
Ağaçlar bükmesinler n’olursun boyunlarını
Neden akşam oluyorum tren kalkınca
Kırlangıçlar birdenbire çekip gidince
Mendiller sallanınca neden tıkanıyorum
Öyle çok acımasız ki öyle birdenbire ki
Az önceki çiçekler nasıl da diken diken
Gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
O sularda çimdik, bitti; köprüleri geçtik, bitti
O elmanın tadı orda, o kuş çoktan öttü, bitti
Artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz
Günler devlet alacağı, yıllar bir kadehçik buzlu rakı
Oyunlar oyuncaksı, oyuncaklar eski şarkı
Kavaklara oklu yürek çizip duran o çakı
Nerde şimdi, nerde şimdi, nerde o kan sarhoşluğu
Gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç…
incecikti
gül dalıydı
dokunsam kırılacaktı
dokunmadım
kurudu
gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
ağaçlar bükmesinler n'olursun boyunlarını
neden akşam oluyorum tren kalkınca
kırlangıçlar birdenbire çekip gidince
mendiller sallanınca neden tıkanıyorum
öyle çok acımasız ki öyle birdenbire ki
az önceki çiçekler nasıl da diken diken
gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç o sularda çimdik, bitti; köprüleri geçtik bitti
o elmanın tadı orda, o kuş çoktan öttü, bitti
artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz
günler devlet alacağı, yıllar bir kadehcik buzlu rakı
oyunlar oyuncaksı, oyuncaklar eski şarkı
kavaklara oklu yürek çizip duran o çakı
nerde şimdi nerde şimdi, nerde o kan sarhoşluğu
gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç.
demek hiç aç kalmadın sen öyle mi
açıkta kalmadın ha?
kirinden gömleğinin
dirseğinin yamasından
eziklik duymadın ha?
bravo be
aşk olsun şu adama vallahi!
demek hiç sövmediler anana avradına
hiç kimseye sövmedin ha?
bir gececik olsun çekip kafayı
şakır şakır oynamadın
hıçkırarak ağlamadın öyle mi?
bravo be
aşk olsun şu adama vallahi!