hasan hüseyin korkmazgil

entry110 galeri6 video1
    48.
  1. o kadar kitap okudum o kadar yazdım sildim ve bi o kadar şiir mısraları ezberimdedir.. mesela bi kelime söyle bütün sayfayı yazarım o derece ağzım laf yapar..

    fakat şimdi bunca kitap sayfasının arasından bana deseler ki , hani birini söyle bişi söyle ve okunduğunda "ohara çok süper laf" demesin.. gerçekten hissettiğin bişi olsun..

    derim ki " aramakmış oysa sevmek , özlemekmiş oysa sevmek , bulup bulup yitirmekmiş düşsel bir oyuncağı"

    bu kadar arabesk , bu kadar sıradan olay yani.. şimdi goethe gelicek sevmeyle ilgili bi dolu anı yazıcak , jaspers gelip olayın psikiyatrisini anlatıcak freud belki nedenini açıklıcak , cemal süreya sevgisini "keşke bunun için sevseydim seni" diye isteklere bağlıcak..

    fakat günün sonunda hangisi bizi anlatıyo ? hangimiz yani wertheriz şimdi allasen ? hangimiz romeoyuz jülyetiz.. biz neticede hepimiz , her seferinde , hırçın bi su gibi akıp giderken biriyle karşılaşan , aha oldu diyen sonra olmayınca üzülen , bu işlere "yalanmış hepsi yalan" diye lanet eden ve sonra allahın emri gene döngüye baştan başlayan insanlarız..

    ya da en acı çektiğini yazanamız bile şimdi , bi yanı karanfil bi yanı kurbağa gibi değil mi ? gene en kötü günde bile bi kaç gülme molası verilmiyo mu ? bi yanımız somaliyken bi yanımız gülbenin selülitleri bi yanımız şehitlerken bi yanımız kuzey güney değil mi ? ve bu denge çıldırtıcı değil mi ?

    bu adam işte , hem şiir hem gerçek yazan yegane adamlardan biridir.. yoksa kolay öyle " çarkıfeleklerin geceye dağılması , jesabelin kan içinde yatması ,sarışın başladığının esmer bitmesi" hani jesabel nerde atilla abi ? hangimiz öyle bi kişiyi düşünüp çatır çatır diğerleriyle sevişiyo ? adını kim kimin mıh gibi aklında tutuyo allasen ? hem herkesin adı gizem , sinem , esra , burak , görkem , murat artık.. kimin adı yani kaldı mıh gibi akılda kalacak ?

    o yüzden işte bu adamın yeri ayrı.. sürrealist tek bi mısrası yok! mübalağa yok.. güzel dursun diye söylenmiş praktikte olmayacaklar laflar yok.. bu kadar olur.. gerçek olmak bu kadar olur yani..

    ve evet hasan hüseyin korkmazgil , mutluluk bi renk olsa bence de mavi olurdu..
    5 ...
  2. 49.
  3. taradım bütün sözlükleri aşka yer yoktu
    bir kaygulu bulvar iti karanlık çıkmazlarda
    koşuyordu masallarda/koşuyordu imgelerde
    başka yer yoktu.
    başımdaki ağrı sendin sesimdeki kuşku sen
    ne düşünsem dört boyuttu ne ağrısam dört boyut
    kopmak belki bir ülkeydi, tutkular eski zindan
    herkes kendi bukağısının tutkulu demircisi.
    2 ...
  4. 50.
  5. 51.
  6. acılara tutunmak'ın şairidir. o kadar güzel o kadar etkili bir üslubu var ki okunmaya doyulamayan 3-5 şairden birisidir ama gerektiği ilgiyi hiçbir zaman görememiştir.

    --spoiler--

    kavuşmak özgürlükse
    özgürdük ikimizde
    elleri çığlık çığlık
    yanyana iki dünya
    ikimiz iki dağdan
    iki hırçın su gibi
    akıp gelmiştik
    buluşmuştuk bir kavşakta
    unutmuştuk ayrılığı
    yok saymıştık özlemeyi
    şarkımıza dalmıştık
    mutluluk mavi çocuk
    oynardı bahçemizde
    --spoiler--
    1 ...
  7. 52.
  8. --spoiler--
    Bu akşam kankırmızı şarap istiyor canım
    Bu akşam dünyanın bütün şarkılarını
    Bu akşam dünyanın bütün özlemlerini
    Bu akşam beni yalnız bırakın
    Bu akşam yalnızca onu düşüneceğim
    Onu ve kendimi yalnızca..
    --spoiler--
    1 ...
  9. 53.
  10. 1 ...
  11. 54.
  12. -döl yorgunu-

    beni sevme sakın
    ateşleri sev kıtlıkları sev yoksullukları sev
    beni sevme sakın

    yoluma yatmıyor mu her sabah bu bakkal sabahları
    böyle edepsiz
    hızıma düşmüyor mu bu kumsal öğlesonları
    kesiliyorum!
    ben seni biliyorum çok eskilerden - sen varsın
    zincirli it seslerinden liman denizlerinden
    sokaklarda ezik gül ağrıları

    beni sevme sakın
    beni katma ekmeğine beni bölme uykularında beni azaltma
    döl yorgunu dallar mısın seni sevdikçe tükeniyorum
    başka dur başka söyle başka sevil ama hiç bitme
    sulara bak göçüp giden kuşlara bak son gülü kopar ağlama
    bu ışıklar kalsın orada -beni bırak-sen çek git
    büyüt beni etlerinde-ağrın gibi türkülere dök
    bir karanfil tütsün uzaklarda-ellerin değsin değmesin

    beni sevme sakın
    ateşleri sev kıtlıkları sev yoksullukları sev
    beni sevme sakın
    beni hiç sevme
    bu belki yok olduğumuz
    bu belki bensizliğin
    belki.
    1 ...
  13. 55.
  14. 'Kör olasın demiyorum, kör olma da gör beni.' sözü geçer bi şiirinde. Ahmet Kaya'nın şarkılarında sözlerini duymaktan mutluluk duyduğum kişi.
    1 ...
  15. 56.
  16. bir oğlum olacak adı temmuz
    uykusuz
    korkusuz
    beter mi beter
    ben beynimi satarak yaşıyorum
    o benden proleter

    bir oğlum olacak adı temmuz
    karataşın göbeğinde aşk
    karataşın göbeğinde barış
    karataş çatladı çatlayacak
    bende bitmeyen kavga
    onda yeniden başlayacak

    bir oğlum olacak adı temmuz
    öfkede benden fırtına
    sevgide deniz
    ne samanyollarının ulu kervanları susuzluğumun
    ne kutupşafaklarında tanrılaşması ilkelliğimin
    temmuz gibi sıcak ve bereketli
    temmuz gibi uçsuzbucaksız

    bir oğlum olacak adı temmuz
    dilinde en güzel sesi türkçemin
    kulağı en yiğit şarkılarla delik
    korkak bir merakla değil yıldızlı karanlığı
    vivaldi'yi dinler gibi okuyup anlayacak
    ve belki de sütdişleri sürerken balaban bir bursa şaftalisine
    ay'dan kendi sesini dinleyecek
    vahşi bir çiçek gibi açılmış gözleriyle

    ben ki yalınayak bastım kızgın dişlerine açlığın
    iri bir çizme gibi balkanlar'a basarken faşizm
    dağlarda silah atmayı sevdim
    ben ki silah taşıdım gizli gizli
    dünyanın bütün devrimlerine
    boşuna dönmüyor bu rotatifler
    boşuna bağırmıyor bu kara
    boşuna dinlemiyor bu korku kapımızı
    anamın aksütü gibi biliyorum ki
    doyumsuz günlere doğacak temmuz
    doyumsuz günler görecek
    hani şu hep andıkça sızlatan yüreğimizi
    hani şu hep dalıp dalıp gittiğimiz andıkça
    beklediğimiz beklediğimiz beklediğimiz
    ve tam görecekken göçüp gittiğimiz günler gibi günler
    ama mutlaka

    karataşın göbeğinde aşk
    karataşın göbeğinde barış
    karataş çatladı çatlayacak
    ben direndim yorulmadım
    o yorulup yıkılmayacak.
    3 ...
  17. 57.
  18. çok değil sadece iki şiirini okuyun. sonra değişik şeyler olacak. yapın bunu.
    3 ...
  19. 58.
  20. Dostum dostum, kavuşmak özgürlükse ve daha birçok güzel şiirin sahibidir.

    "Kavuşmak özgürlükse özgürdük ikimizde,
    Elleri çığlık çığlık yan yana iki dünya.
    ikimiz iki dağdan iki hırçın su gibi akıp gelmiştik,
    Buluşmuştuk bir kavşakta,
    Unutmuştuk ayrılığı, yok saymıştık özlemeyi
    Şarkımıza dalmıştık.
    Mutluluk, mavi çocuk oynardı bahçemizde.

    "Acı çekmek özgürlükse,Özgürüz ikimizde
    O yuvasız çalıkuşu
    Bense kafeste kanarya

    O dolaşmış daldan dala
    Savurmuş yüreğini
    Ben bölmüşüm yüreğimi
    Başkaldıran dizelere.

    Aramakmış oysa sevmek
    Özlemekmiş oysa sevmek
    Bulup bulup yitirmekmiş
    Düşsel bir oyuncağı.
    Yalanmış, hepsi yalan
    Yalanmış, hepsi yalan
    Sevmek diye bir şey varmış
    Sevmek diye bir şey yokmuş.

    Acı çektim günlerce
    Acı çektim susarak
    Şu kısacık konuklukta
    Deprem kargaşasında.

    Yaşadım bir kaç bin yıl
    Acılara tutunarak
    Acı çekmek özgürlükse
    Özgürdük ikimizde.

    Acılardan arta kalan
    işte şu bakışlarmış
    Buğu diye gözlerimde
    Gün batımı bulutlarmış.

    Yalanmış, hepsi yalan
    Yalanmış, hepsi yalan
    Savrulup gitmek varmış
    Ayrı yörüngelerde.

    Söz: H.Hüseyin Korkmazgil
    2 ...
  21. 59.
  22. 60.
  23. sol, toplumsal gerçekçi şiirin en kendine has en özgün ismi hasan hüseyin. okuyalım, okutalım.

    ............... incecikti
    ............... gül dalıydı
    ............... dokunsam kırılacaktı
    ............... dokunmadım
    ...............kurudu

    gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
    ağaçlar bükmesinler n'olursun boyunlarını
    neden akşam oluyorum tren kalkınca
    kırlangıçlar birdenbire çekip gidince
    mendiller sallanınca neden tıkanıyorum
    öyle çok acımasız ki öyle birdenbire ki
    az önceki çiçekler nasıl da diken diken
    gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç o sularda çimdik, bitti; köprüleri geçtik bitti
    o elmanın tadı orda, o kuş çoktan öttü, bitti
    artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz
    günler devlet alacağı, yıllar bir kadehcik buzlu rakı
    oyunlar oyuncaksı, oyuncaklar eski şarkı
    kavaklara oklu yürek çizip duran o çakı
    nerde şimdi nerde şimdi, nerde o kan sarhoşluğu
    gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç

    Hasan Hüseyin Korkmazgil
    Akarsuya Bırakılan Mektup
    2 ...
  24. 61.
  25. ölmek birşey değil dostlar
    hergün ölmek güç
    açlık
    o başka ölüm
    açlık korkusu
    beter
    ne atom ne hidrojen ne yangın
    dağları dümdüz etmeğe - dostlar
    aç çocukların çığlığı yeter.
    3 ...
  26. 62.
  27. elbet bir bildiği var bu çocukların.
    kolay değil öyle genç ölmek.
    yeşil bir yaprak gibi yüreği
    koparıp ateşe atmak.
    pek öyle kolay değil
    hem öyle bir ağaç ki şu yaşamak denilen şey
    her bahar yeniden yeniden tomurcuklanır da
    yalnız bir bahar çiçeklenir
    a benim gülüm!
    2 ...
  28. 63.
  29. 64.
  30. Gördüm babaların ağlamasını da
    Anaların ağlaması bir başka.
    Anaların ağlaması bir ayrı.
    Anaların ağlaması bir beter
    Dövülen döş yolunan saç
    Kanın umudun hakkı
    Sütün ekmeğin hakkı
    Bütün bir evren ağlar,
    ağlaşırken analar…
    1 ...
  31. 65.
  32. Ağustos şiiri


    yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek
    beterin beteri var diyenlere inanmıyorum
    hep böylesi havalar besler fırtınaları
    korkarım bu mavi ışık çabuk sönecek
    duymazdım durgun suların bezgin türkülerini
    alışmak ölümün bir başka adıymış bilmezdim
    bir yangın sonu yorgunluğu yakıyor avuçlarımı
    bu rüzgar kulaklarımdan hiç eksilmiyor
    esirgenmiş bir dünyada müthiş yalnızım
    geri dönsem bile ben artık o ben olmıyacağım
    yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmiyecek

    ben mısralarımı kerpiç gecelerinden çekmişim
    beş numara lamba kederi var mısralarımda benim
    yitirmişim yıldız ışığında dost çizgileri
    deli çizgi gözlerimi kör etmiş kör etmiş kör etmiş
    göçmüş kıtalar üstünde kuşlar dönüyor garipsi
    çığlıkçığlığa kuşlar dönüyor evcil ve tedirgin
    gökmavisi bir türkü dolanmış yüreceğime
    selsele yolculuklar tütüyor gözlerimde-neyleyim
    insan demişim kitap yüzlü insanlar demişim gidemiyorum
    kaderim kaderleri demişim alı'nın kızı
    sen olmasan ben böyle uysal değildim
    böyle uysal ve kırılmış değildi şiirlerim
    bir yangınsonu yorgunluğu yakıyor avuçlarımı
    yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmiyecek

    yılandere ölüler yatağı helalim ölüler
    katran mazot bidonları paslı putreller
    kargalar üşüşmüş ahmedo'mun ellerine kargalar
    ahmedo'mun düşlerine yılan çiyan doluşmuş
    garipler mezarlığı doymamışlar dünyası
    yıkılası karakuşak kurudere sırtları
    ahmedo'm bir yaz bulutu bir varmış bir yokmuş
    fenerler titreşiyor bıçaklanmış türkülerin gözbebeklerinde
    vinçler beni balçık gibi akşamlara bindiriyorlar
    sen olmasan şu sabahlar olmasa
    şu benim büyük büyük susamışlığım
    bu mızmız takvimi bir solukta susturacağım
    yılandere ölüler yatağı helalim ölüler

    rüzgar gibi bir ağustos geçti ellerimizden
    meyvalar bizi balrengi günahlara çağırıyorlar
    biryanda yaşanmamış günlerin hırsı
    biryanda boşa geçen gecelerin acısı
    malum o dramın en güzel perdesindeydik
    ağustos şarap olmuş, kanımıza akmıştı
    göçmüş kıtalar üstünde kuşlar gibiydik
    duracak vaktimiz yoktu bitmiştik
    her gören didik didik bizi denetliyordu
    biz kendi derdimize düşmüştük

    orda da akşamlar olacak allı'nın kızı
    kanlı mendil gibi ağustos akşamları
    şu benim çektiklerimi görmiyeceksin
    belki yanında başkaları olacak
    belki düşlerine bile girmiyeceğim
    gün oldu acıların şiirini yaşadım
    gün oldu zehir gibi yokluğunu yaşadım
    bana sen ne diye duyurdun yalnızlığımı
    ne diye gurbet gibi mısralarıma sindin
    dokunsan parmaklarıma tutuşacağım

    yine ağustos gelse elele versek
    sen anandan kaçsan ben yalnızlığımdan
    yeni yoldan sazanlı çaydan geçsek
    güneşin bahçeleri emzirdiği saatta
    susamışlar aşkına, kandım diyesi
    uzun uzun öpüşsek
    yine ağustos gelse kovulsak cennetimize
    şantiye hiç durmadan ötse bağırsa
    lazoğlu büyükharflerle sövse işçilerine
    damlarda kaysı yarsalar rumeli göçmenleri
    dillerini sevdiğim kıvırcık dillerini,
    ıssız bahçelerden geçsek unutulmuş sokaklardan
    çocuklar mavi mavi gülüşüp kaçışsalar
    bir masal dinler gibi sessizliği dinlesek
    kendimizi dinlesek köklerin çığlığını
    seni kollarıma alsam, yine yumsan gözlerini
    yine kapışılsa yavrum, batan şehrin hazineleri
    biz yine kendi derdimize düşsek

    yere batan şehrin tek yalnızıyım
    yüzyılın ağrısını anlıyarak çekiyorum
    ekmeğime barut sinmiş bulanık özgürlükler
    tepmişim rahatımı boynubükük mutluluğumu
    yaşıyorsam erkekçe yaşıyorum
    istemem sarmasın yumuşak duygular susuzluğumu
    geceler bıçak bıçak böğrümde yatsın uyusun
    kaderim kaderleri demişim allı'nın kızı
    ellerimi kemirmekten memnunum
    düşün ki coğrafyanın en güzel yerindeyiz
    en güzel günlerinde gençliğimizin
    ölümden ötesini aklım almıyor
    beterin beteri var diyenlere inanmıyorum
    istesek cenneti kurtarabiliriz.
    ben bir ışık için tepmişim rahatımı
    ellerimi kemirmekten memnunum
    bu güleç yüzlülerin bu acı türkülerini
    bu yoksul yerleri anlıyarak seviyorum
    delice anlıyarak allı'nın kızı

    (temmuz bildirisi)



    Hasan Hüseyin Korkmazgil
    5 ...
  33. 66.
  34. ...
    kadınlar kadınlar dağlara doğru
    özlemlerle acılarla bir Anadolu
    bu sıtmalı gecelere bu beşikleri
    bakma turaç bakma bana bakma el gibi.

    annemin bu şiirinden adımı koyduğu büyük şair.
    0 ...
  35. 67.
  36. başımı döndürüp bakamıyorum
    nasıl kaldı gerilerde onca yıl


    karanlık bir gömütlüğü düşte geçmiş gibiyim
    tatmadığım bir içkiyi bir akşam
    afrikasal bir törende içmiş gibiyim
    birdenbire kan yağmurlu bir bulut
    birdenbire kan kokulu bir duman
    şaşkınlıktan gemileri yakmış gibiyim


    ışıklarla oynamayın / dedim ben size
    yararı yok karanlıkta sürek avının
    dedim ben size
    yanlış kalemlere kayar elleri yazıcıların
    tutanaklar yanlış yazar
    dedim ben size


    karanlığı az kullanın / kirliler kokar birgün
    birgün yanar bu ışıklar sırıtır suratlarınız
    kirlilere sığınmayın / dedim ben size
    yararı yok oynaşmanın törensel aklıklarda
    kaçın kaçabilirseniz uzak sulara
    ışıklarla oynamayın / dedim ben size
    1 ...
  37. 68.
  38. seninle gelecek-çare yok
    seninle bu tatlılık ey büyük acı
    gök incir nasıl ballanırsa acılardan
    acı koruk nasıl bulursa balların en sarhoşunu
    o işte o!
    gel benim darmadağın direncim
    gücüm
    emeğim
    çilem gel
    gel benim büyük acım
    gel ve bitir şu işi!
    kalaylardan mı gelirsin bolivya'lardan
    rio'nun favelalarından mı
    ispanya'dan mı viyetnam'dan mı
    zonguldak kömürlerinden mi gelirsin
    çukurova'lardan mı
    yellerle mi gelirsin ateşlerle mi
    uçarak mı koşarak mı yırtınarak mı
    gel işte gel gayrı
    gel
    gel
    gel de bitir şu işi

    elbet bir bildiği var bu çocukların
    kolay değil öyle genç ölmek
    yeşil bir yaprak gibi yüreği
    koparıp ateşe atmak
    pek öyle kolay değil
    hem öyle bir ağaç ki şu yaşamak denilen şey
    her bahar yeniden yeniden tomurcuklanır da
    yalnız bir bahar çiçeklenir
    a benim gülüm!

    elbet bir bildiği var şu benim bilenmiş bıçak gibi yüzümün
    yaşamak
    bir köpek gibi tekmelenerek
    yaşamak
    öpülüp okşanıp kaldırılarak

    ne donkarlosun domuz ahırı
    ne senatör makdoların oda ışığı
    ne de hacıfışfışın kurban etidir
    demokrasi
    demokrasi denilen o haspanın-a benim gülüm
    lordlar kamarasına açılmaz kapısı
    beşikteki bebeler bile biliyor bunu artık
    biliyor ve unutmuyorlar
    insan kanıyla işlediğini
    o teksas tipi demokrasinin

    elbet bir bildiği var şu benim bilenmiş bıçak gibi yüzümün
    elbet kolay değil öyle genç ölmek

    kore bir kan lekesidir
    akşamlarımızda sızlayan
    bir kopuk koldur hiroşima
    uçaklar geçtikçe çırpınan
    orda
    uzakdoğu'da
    gencecik yürekler gibi seğrişir her bahar
    barış güvercinleri hiroşima çocuklarının
    burda
    benim ülkemde
    titreşip durur yeni barış güvercinleri

    insan karıştırıyor bazan
    ölmek mi yaşamak
    yoksa yaşamak mı ölmek
    2 ...
  39. 69.
  40. bakarım biryanıma
    derim yüzülür
    bakarım biryanıma
    etim kıyılır
    sallanır ak bedenim yağmurda yaşta
    urganı boynunda dedem görünür
    tutuşmuş ali kuzularının ak çadırları
    aşar gelir çığlıkları anacıkların
    adımın arkasında
    taptaze yaram görünür
    1 ...
  41. 70.
  42. incecikti
    gül dalıydı
    dokunsam kırılacaktı
    dokunmadım
    kurudu

    gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
    ağaçlar bükmesinler n'olursun boyunlarını
    neden akşam oluyorum tren kalkınca
    kırlangıçlar birdenbire çekip gidince
    mendiller sallanınca neden tıkanıyorum
    öyle çok acımasız ki öyle birdenbire ki
    az önceki çiçekler nasıl da diken diken
    gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç o sularda çimdik, bitti; köprüleri geçtik bitti
    o elmanın tadı orda, o kuş çoktan öttü, bitti
    artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz
    günler devlet alacağı, yıllar bir kadehcik buzlu rakı
    oyunlar oyuncaksı, oyuncaklar eski şarkı
    kavaklara oklu yürek çizip duran o çakı
    nerde şimdi nerde şimdi, nerde o kan sarhoşluğu
    gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç *
    0 ...
  43. 71.
  44. gel benim darmadağın direncim
    gücüm
    emeğim
    çilem gel
    gel benim büyük acım
    gel ve bitir şu işi!
    kalaylardan mı gelirsin bolivya'lardan
    rio'nun favelalarından mı
    ispanya'dan mı viyetnam'dan mı
    zonguldak kömürlerinden mi gelirsin
    çukurova'lardan mı
    yellerle mi gelirsin ateşlerle mi
    uçarak mı koşarak mı yırtınarak mı
    gel işte gel gayrı
    gel
    gel
    gel de bitir şu işi
    0 ...
  45. 72.
  46. biz onu sevgili orhan kemal anısına yazdığı bu şiiri ile bildik her dem;

    işten çıktım
    sokaktayım
    elim yüzüüm üstüm başım gazete

    sokakta tank paleti
    sokakta düdük sesi
    sokakta tomson
    sokağa çıkmak yasak

    sokaktayım
    gece leylak
    ve tomurcuk kokuyor
    yaralı bir şahin olmuş yüreğim

    uy anam anam
    haziranda ölmek zor!
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük