Hasan Celal Güzel, 1945 yılında Gaziantep'de doğdu. ilk ve orta öğrenimini Malatya'da tamamladı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi iktisat ve Maliye Bölümü'nden mezun oldu. Makro ekonomi alanında "Türkiye'nin iktisadi Büyüme Modelleri" adlı tezini verdi.
Devlet Planlama Teşkilatı'nda (DPT) çeşitli ekonomik ve sosyal sektörlerde uzman yardımcısı, uzman ve sektör sorumlusu olarak çalıştı.
Başbakanlık Müşavirliği, Başbakanlık Ekonomik ve Sosyal işler Bakanlığı, iZDK Genel Müdür Yardımcılığı, içişleri Bakanlığı Müşavirliği ve Müsteşar Yardımcılığı, DPT Genel Sekreterliği ve Müsteşar Vekilliği ve Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı gibi görevlerde bulundu. 24 Ocak 1980 ekonomik istikrar tedbirlerinin alınmasında önemli bir rol oynadı. 1983 yılında 38 yaşında Türkiye'nin en genç Başbakanlık müsteşarı oldu.
Ayrıca; çeşitli üniversitelerde, akademilerde ve Kara Harp Okulu'nda ekonomi, maliye, hukuk, ekonomik ve sosyal tarih, ekonomik sistemler-doktrinler ve kamu yönetimi konularında öğretim görevlisi olarak hizmet verdi ve akademik çalışmalar yaptı.
1986 Yılında girdiği ara seçimlerde Anavatan Partisi'nden (ANAP) Gaziantep Milletvekili seçildi ve Turgut Özal Hükümeti'nde, Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü olarak görev aldı. 1987 yılı genel seçimlerinde yeniden milletvekili seçildi. Seçimlerden sonra Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı yaptı. Ayrıca, 1986-1989 yılları arasında Dışişleri Bakan Vekilliği görevinde bulundu. 1989 yılında yapılan ANAP Olağanüstü Kongresi'nde Parti Genel Başkanlığı ve Başbakanlık için adaylığını koydu. Ancak seçilemedi.
23 Kasım 1992'de Yeniden Doğuş Partisi'ni (YDP) kurdu ve Genel Başkan seçildi.
1994 Yılı sonunda "YENi TÜRKiYE" isimli 2 aylık akademik dergiyi yayınlamaya başladı. Burası 8 yılda bir okul haline geldi. Bu süre içinde 3 bin 500'ün üzerinde makale ve 40 bin sayfalık külliyat ortaya çıkarıldı. Ayrıca Yeni Türkiye Araştırma ve Yayın Merkezi'ni kurarak demokrasi üzerine kitaplar yayınladı. 1998 Yılında Cumhuriyetin 75. Yıldönümü münasebeti ile 5 ciltlik bir 'Cumhuriyet' çalışması, Osmanlı'nın 700. Kuruluş yıldönümü için 12 ciltlik uluslararası 'Osmanlı araştırması ve 2002 yılında 21 ciltlik uluslararası 'Türkler' çalışmasını gerçekleştirdi.
radikal okurlarının hakkında "radikal'den ayrılsın" kampanyası başlattığı şahıs. 50 yıl sonra bir iletişim öğrencisi olur da radikal hakkında bir master tezi falan hazırlarsa bu adam bu gazetede niye yazmış sorusuna cevap bulamayacaktır. aynı öğrenci bu soruya cevap ararken yıldırım türker'in yazısının yanında mehmet ali kışlalı'nın yazısını da görüp tez yazmayı bırakacaktır.
esinin TC Dış Ticaret Müsteşar Yardımcısı olmasi, kendisinin de onumuzdeki donem milletvekili ve hatta bakan olmak icin calismalara baslamasi, akp ve rte'ye ovguler duzmesinin en buyuk nedeni olan kose yazari ve eski politikacidir. radikal'de ne isi oldugunu anlamakta zorlanilmaktadir.
radikal' deki köşesinde ' türkiye' nin cumhurbaşkanları ' başlıklı yazısında ( 1 nisan
2007 ) gelmiş geçmiş cumhurbaşkanlarını aklı sıra değerlendirirken ahmet necdet sezer
için şu satırlara yer verebilmiş siyasetçi eskisi.
'' sezer hakkında fazla lafa lüzum yok ( muş ). şairin dediği gibi ' gülü tarife ne ha-
cet, ne çiçektir biliriz ( miş ). halktan en uzak cumhurbaşkanı olan sezer 'i vaktiyle
halet efendi için yazılan bir beyitle uğurluyoruz ( muş ).
ne kendi etti rahat, ne halka verdi huzur. ''
halka yakın olmayı önüne geleni sarılıp öpmek, politikayı yapış yapış öptüğü insanlardan
oy dilenmek zanneden, türkiye gibi ibişi, kavuklusu bol siyaset ortamının açık ara soy-
tarısı olmayı başaran hasan celal bey' in köşesine aldığı beyitin tamamını yazalım da
densizliğinin boyutu çıksın ortaya.
ne kendi etti rahat,
ne aleme verdi huzur,
yıkıldı gitti cihandan
dayansın ehl- i kubur.
deniz gezmiş ve arkadaşlarının idamı konusunda, yapılması gereken bir şeymiş gibi lafı ağzında geveleyen kişidir. zaten gevelemekten başka bir şey yapmamaktadır. yanına fazla yaklaşılmamalıdır zira patlayabilir.
ahmet necdet sezer' e saydıracağım, iktidarı yağlayacağım derken saçmalamakta kantarın
topuzunu kaçırmış,komiklikten trajikomikliğe savrulan köşe yazarı. onun adına içim burkuluyor.
bugün skytürk'e telefonla bağlanarak,
öğle saatlerinde 'bildiri'(yoksa muhtıra mı desem) sebebiyle haber kanallari 'ni izleyen bünyemi şaşırttı.
muhtıraya 'sert' tepki veren(ordu karşıtı, demokrasi yanlısı)
ender kişilerden biri oldu.
hemen herkes sözcükleri seçerek konuşurken
yürekten konuştu(veya konuşurmuş gibi yaptı).
tandansı değil ama sert üslubuyla şaşırtmış, takdirimi toplamıştır.
zira radikal okurlarının nur çintay'la beraber
gazetede görmek istemediği yazarlardan biri iken
(benim görmek istemediğim başkaları da var...)
yazılarına bir daha bakiyim dedirtti. bilmiyorum belki de amacı buydu...
çok çok eskiden fırt dergisinde yayınlanan zalak mahmut adlı anti-kahraman sayılabilecek bir tiplemenin sahip olduğu sayfada yazdığı köşe yazıları ile büyük benzerlik var bu vatandaşın yazıları arasında. zalak mahmut köşe yazılarında bol bol özal beyefendi hitabı ile iktidarı yalar yutar, yazının sonunda ise nacizane hesap numarasını yazardı. bir mizah dergisinde yayınlanan ve güldürme/iğneleme amaçlı yazılmış yazıların büyük oranda benzerlerini bugün ulusal sayılabilecek bir gazetede büyük bir ciddiyet ile yazılması şaşırtıyor beni.
bir de feci öper bu şahıs dikkat etmek lazım misal bugün yazdığı yazıda özal ı nasıl öptüğünü de araya sıkıştırıvermiş. (biri kucaklıyor biri öpüyor nooluyoruz lan?)
şu anda merkez sağın başında olması gereken, eski başbakanlık müsteşarı ve milli eğitim bakanı insandır.
müsteşarlarda bulunan kırmızı ajandayı ilk dillendiren insandır. liderlik yapabilecek kapasiteye ve birikime sahip olduğunu düşünüyorum.
halk sevmeyince sevmiyor abi, durumudur.
tek kusuru tokalaşmayla güreşmeyi karıştırıyor olmasıdır.
(yukarıdaki vecizenin telif hakkı şahsıma ait olup kendim düşündüm kendim yazdımdır.)
başbakan erdoğana necip fazıl'ın şu dizeleriyle ayar/destek veren radikal yazarı.
Sayın Başbakanım,
Sizin de rahmetli Üstâd Necip Fâzıl'ın şiirlerini sevdiğinizi biliyorum ve size onun şu dizeleriyle seslenmek istiyorum:
'Sen bir devsin, yükü ağırdır devin
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin'.
suleyman demirele cok feci ayar vermis eski bakan. nam-i diger tank hasan. kuzey irakla ilgili guzel bir de kitabi var.
....
Hani, açık denizde yol alan bir geminin kaptanı, yolculardan bir kadınla birlikte olmak istemiş; kadın kabul etmeyince gemiyi batırmakla tehdit etmiş; sonunda kadın hâtıra defterine 'Gemiyi batmaktan kurtardım' diye yazmış ya... Demirel'inki de aynı hesap. Üstâd, her defasında kendini feda edip gemiyi kurtarmıştır vesselâm!..
mhp'yi bügünkü köşesinde güzel güzel uyaran yazardır.
MHP'li dostlar, sakın yanlış yapmayınız!
Hasan Celal Güzel
03/04/2008
"Yarın Alpaslan Türkeş'in ölümünün 11. yıldönümü. Rahmetli Türkeş dostum ve büyüğümdü. Onunla zaman zaman bir araya gelerek Türkiye'nin meselelerini görüşürdük. Benim hep MHP'de olmamı isterdi. Vefatından kısa bir müddet önce, merhum Osman Bölükbaşı ile birlikte bu teklifini tekrarladı. Ancak, 1997'nin başında 28 Şubat despotizmine karşı mücadele veriyordum. YDP genel başkanlığını bırakıp yanına gidemedim.
Milliyetçi Hareket'in siyasî ve manevî lideri merhum Türkeş'tir. Türkeş, siyasî mücadelesinin haricinde, özellikle dış Türkler konusunda, büyük bir ileri görüşlülükle yaptığı çalışmalar ve teşhisler bakımından Türk tarihinde şerefli bir yere sahip olmuştur. Bugün Türk Dünyası'nda en çok tanınan ve sevilen liderlerimiz, Atatürk, Türkeş ve Özal'dır.
'Türklük Ülküsü'nü ve 'Türk Milliyetçiliği'ni temel ilke olarak benimseyen MHP, siyasî hayatımıza olduğu kadar fikir hayatımıza da damgasını vurmuş bir partidir. Milliyetçilik, hiçbir MHP'li lider ve üye tarafından, ırkçı ve ayırımcı ideolojiler gibi anlaşılmamış; aksine iddialara rağmen MHP, her dönemde birleştirici ve uzlaştırıcı olmaya gayret etmiştir. Bu uyum, özellikle Türkeş ve Bahçeli'de dikkat çekici olmuştur. Soğuk Savaş yıllarında, komünist ve darbeci terör çetelerine karşı millî bir refleks şeklinde gelişen 'Ülkücü Hareket', merkez-sağ iktidarlar ve devlet kuruluşları tarafından bazen istismar edilmiştir. Lâkin yapılacak toplu bir değerlendirmede, Türk Milliyetçiliği'ni siyasî arenada temsil eden MHP'nin ve bize mahsus değerlerin koruyuculuğunu yapan ülkücü gençlerin hakları ödenemez.
* * *
Yeri gelmişken, son yılların moda tâbiriyle 'ulusalcılar'ın MHP milliyetçiliği ile en ufak bir benzerliği olmadığını da belirtelim. Şöyle ki;
Milliyetçi dindardır; en azından dine saygılıdır. Ulusalcı, dini irtica olarak görür. Milliyetçi, laik devlete inanır, ancak Müslümandır. Ulusalcı lâikçidir; lâikçilik adına manevî değerleri inkâr eder.
Millîyetçi demokrattır. Ulusalcı, darbeci ve dikta yanlısıdır.
Milliyetçi halk adamıdır; milletin değerlerine önem verir ve halkla iç içedir. Ulusalcı, milleti, halkı, millî ve manevî değerleri hor görür.
Milliyetçi sosyal adalete inanır fakat aslâ solcu ve sosyalist değildir. Ulusalcı, solcu, jakoben ve devletçidir.
Milliyetçi 'Atatürkçü'dür; Atatürk'ün muasır medeniyet görüşü çerçevesinde gelişmeye ve modernleşmeye açıktır. Ulusalcı 'Kemalist'tir; Atatürk istismarı yaparak statükocu, tutucu ve dogmatiktir.
* * *
Ben hiçbir partiyi tutmuyorum. Lâkin milliyetçiliğe ve MHP'ye daima sempatiyle baktım ve millî değerlerimize, millî birlik ve bütünlüğümüze sahip çıkmak için hayatım boyunca elimden gelen gayreti gösterdim.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi seviyorum. Devlet Bahçeli, ismiyle müsemmâ bir 'Devlet adamı'dır. Son derece vatansever, dürüst, namuslu ve ileri görüşlü bir siyasetçidir. Merhum Türkeş'in rahle-i tedrîsinden geçmiştir. Türkiye'nin millî güvenlik sorunlarının bulunduğu bir dönemde O'nun ve MHP'nin TBMM'de bulunması, Türk Milleti için bir şanstır.
Nitekim, MHP'nin ve Bahçeli'nin, Cumhurbaşkanı seçiminde ve başörtüsü yasağının kaldırılması konusunda gösterdiği basiret ve feraset, Türk siyasî tarihine geçmiştir.
Genel seçimlerden önce, 12 Temmuz tarihli 'MHP'li Dostlara Önemli Bir Tavsiye' başlıklı yazımda, CHP'nin ve ulusalcıların MHP'yi nasıl istismar ettiklerini misâlleriyle anlatmış; soldan oy alma fantezisini bırakarak milliyetçi-muhafazakâr tabanın beklentilerine uygun şekilde davranılması gerektiğini vurgulamıştım. Esasen, 2002 Seçimlerinde MHP'nin parlamento dışında kalmasındaki en önemli etken, Ecevit'in başkanlığındaki koalisyondu. Eğer tavsiyelerime dikkat edilseydi, bugün MHP'nin ikinci parti olması, işten bile değildi.
Aynı şekilde, 27 Nisan 2007 tarihli 'ANAP'lı ve DYP'li Dostlara Önemli Bir Tavsiye' başlıklı yazımda da, Cumhurbaşkanı seçiminde ANAP ve DYP'nin, CHP'nin kuyruğuna takılmamalarını, Meclis oturumuna katılmalarını, aksi halde seçimlerde bedelini ödeyeceklerini söylemiştim. Yazdıklarım aynen çıktı.
* * *
Başsavcı'nın, AK Parti'nin kapatılması için açtığı dâvaya, ilk ve en sert tepkiyi MHP lideri Bahçeli, 15 Mart'taki açıklamasıyla gösterdi. Anayasal ilkelerin parti kapatmayla korunamayacağını, yargı kararlarının vicdanlarda karşılık bulması gerektiğini ve AKP'nin tasfiyesinin ancak sandıkta olabileceğini söyledi. Fakat, daha sonraki beyanlarında ve 1 Nisan günü MHP Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, bağımsız yargının kuşatma altına alındığını söyleyerek, bir bakıma yargının siyasallaşmasına sahip çıktı. MHP'nin, parti kapatma yerine 'bireysel siyasî yasak' tercihinde bulunması da, demokratik misyonuna uygun düşmemektedir.
MHP'nin, terör ve bölücülük konusundaki endişesini anlıyor ve bu endişeyi paylaşıyoruz. 'Venedik Kriterleri' çerçevesinde getirilecek bir sistem, bu endişeleri bertaraf etmeye yetecektir.
* * *
MHP'yi, bir dost gözüyle uyarmak istiyorum. Milliyetçi-muhafazakâr tabanın da içinde bulunduğu halkımız, AK Parti'nin kapatılma dâvasının, kendi iradesine karşı yapılan bir dayatma olduğunu çok iyi anlamış durumdadır. Milletle, halkla inatlaşmanın hiçbir siyasî getirisi olamaz.
Nitekim, DYP'nin ve ANAP'ın durumu ortadadır.
Eğer, bundan sonraki genel seçimde Meclis dışında kalmak istemiyorsanız, millî iradeye bir darbe niteliğindeki AK Parti'nin kapatılma dâvasında yapıcı tutumunuzu devam ettirmek zorundasınız." *
'' şöyle bir darbe olsa da yeltsin misali tankın üzerine çıkıp demokrasi kahramanı kesilsem '' diye yanıp tutuşan tank lakaplı politikacı, bürokrat, köşe yazarı karışımı insan.