hasan ali toptaş

entry129 galeri0
    79.
  1. ''sahip olma duygusu ruha yüktür,'' demiş yazar.
    2 ...
  2. 78.
  3. bu başlığın altına onunla ilgili birçok paylaşımda bulunacağımı söylemiştim sanırım . yine eşşiz cümlelerinden bi parafı aktarıyorum size sayın okur ;

    ''Ama bizim evde gülünmezdi, Latife. Gerçekten, hiç mi hiç gülünmezdi; hep somurtulur ve uzaklara bakılırdı. Benim çocukluğumda babam uzaklardaydı çünkü. Yıllar sonra döndü ama bu kez de ne varsa, o bakmaya başladı uzaklara. Çok az konuşurdu. “Öyle ya,” derdi sadece. “Öyle ya” cümlesini değişik tonlara sokarak bize farklı farklı şeyler söylerdi. Yani bu iki kelimelik cümle bizim gözümüzde uzayıp kısalırdı sürekli. Farklı anlamlar giyinirdi. Belki de yoksulluk bizi öteki kutba atmıştı; susarak, somurtarak, iç çekerek yaşıyorduk onu. Öyle derin somurtmaların içinden çıkıp gelişimin, yazımdaki o ses tonuyla ilgisi vardır herhalde.''

    o'nun sessizliği bile konuşuyor .
    3 ...
  4. 77.
  5. bizlere yazmak ile ilgili 9 önerisi olan yazar.

    şöyle diyor:

    1. Aklınızı meşgul eden başka bir şey varsa yazmayın, mümkünse gidip önce o işi halledin; kelimeler aklınıza takılan şeye takılmasınlar.

    2. Ortak aklın çayırlarından gelen sesler çoğu zaman size sizin sesinizmiş gibi görünür; ayıklayın onları, kulak asmayın!

    3. En çok hangi yazarı seviyorsanız, yazdıklarınızı sadece o yazar okuyacakmış gibi yazın; bu, bir metni fazlalıklardan ve gereksiz açıklamalardan korumanın en basit yoludur.

    4. Kalemi elinize aldığınızda, edebiyata dair bildiklerinizi aklınızda yahut öteki elinizde hazır bulundurmayın; çünkü sanat söz konusuysa, bilginin kendisi değil buharı muteberdir.

    5. Bir metni yazarken, metnin de sizi yazmasına fırsat verin.

    6. Kendinizi makul hissediyorsanız yazmayın; yazmak için kendinizi ya hiç ölçeğinde küçük ya da her şeye hükmedecek derecede büyük hissetmelisiniz.

    7. Yazarken okuru, eleştirmenleri, yayınevini, ailenizi, dostlarınızı, toplumsal kuralları ve devletin kanunlarını unutun; yazmak, her türlü iktidarın uzağında gerçekleşen çok özel bir uğraştır.

    8. Kullanacağınız kelimeleri seçerken, iki kelime arasındaki boşluğun da dile dâhil olduğunu unutmayın; o boşluk, o iki kelimenin bize çağrıştırdığı kelimelerden oluşur.

    9. Gerektiğinde, buraya kadar okuduğunuz sekiz öneri de dâhil hiçbir öneriyi umursamayın; çünkü, yazmak bildiğini okumaktır!
    1 ...
  6. 76.
  7. Babalar ki, yalnızlığın en uzun tarihidir
    içlerinden gelip geçtiğimiz.

    Yalnızlık,
    çocuk kılığında bir babadır
    torunların büyüttüğü.

    Ve
    her terekede bir yalnızlık vardır
    sulh hakimlerinin göremediği.
    0 ...
  8. 75.
  9. Ben sensizliği yalnızlık sanmıştım her keresinde.
    ..
    Sensiz kalmamak için sendim o vakitler
    Seni uyuyordum sürekli,
    Seni içiyordum çay diye,
    Cennet diye seni düşlüyordum
    ..
    Ben yalnızlığı sensizlik sanmıştım her keresinde.
    1 ...
  10. 74.
  11. ben biliyorum ki bu başlığın altına onun birçok sözünden yazacağım.kendimi onun cümlelerinde bulacağım ve yine yazacağım.tam buraya, bu sefer de şöyle karalayacağım:

    “Bir kuşluk vakti,balkonda oturuyorduk.Sen maviler giymiştin,omuzlarından dökülen saçların usul usul uçuşuyordu.Yüzüme bakıyordun ikide bir,derime sinen geldiğim yeri arıyordun belki;ellerimin nasıl el olduğunu,kirpiklerimin nereye doğru kıvrıldığını öğrenmek istiyordun.”
    1 ...
  12. 73.
  13. tüm aile bireylerini önemli dünya yazarlarıyla eşleştiren, kırsalın kaybolmuşluğunu mistisizmle eritip, sembolik tarzıyla şiire yaslayan... falan da filan da popüler edebiyat adamıdır. abartıldığı kadar enteresan bir adam değildir benden söylemesi. birde unutmadan ekleyeyim denemelerinde edebiyat çevresiyle hava atar.
    1 ...
  14. 72.
  15. ölmediği için değeri bilinmeyen top class yazarımız.
    1 ...
  16. 71.
  17. heba adlı güzel bir öyküsünü okumakta olduğum yazar. tasvirleri güzel olmakla birlikte hikayelerinde merak duygusunu harekete geçirecek bir takım gizler ve kapalılıklar da barındırmaktadır.
    0 ...
  18. 70.
  19. son kitabı heba'da daha önceki bir hikayesine gönderme yaparak tuhaf bir tebessümü yüzüme tutuşturan, kurguya bir delik açıp onu usulca gerçekliğe sızdıran büyük yazar.
    1 ...
  20. 69.
  21. uykuların doğusu gibi müthiş eseri vardır.

    “ilkin, insanların büyük kötülüklere yol açan iyilik anlayışlarından korkuyorum, dedim sözgelimi. Sonra, kendini çocukların varlığında yenileyen hayatın acımasızlığından, bu acımasızlığın üstünü örten masumiyetin derinliğinden ve kapı kilitlerinden korkuyorum, dedim. Sonra, canlı olmanın aczinden, aczin doğurduğu kaçınılmaz sonuçlardan, sokaklardan ve insanların içinde uğuldayıp duran çok ağızlı kuyularla bu kuyuların karanlığından korkuyorum, dedim. Sonra hızımı alamadım ve insanların varlığını eksilterek onları tamammış gibi gösteren şehrin abuk sabuk görüntülerinden korkuyorum, dedim. Sonra hızlandıkça hızlandım ve patronların diliyle konuştuklarını farkedemeyen ezik ruhlu kapı kullarının gururundan ve bu gururun girebileceği çeşitli kılıklarla bu kılıkların insana alçakgönüllülükmüş gibi gözüken kıvamından korkuyorum, dedim. Sonra artık kendimi frenleyemedim ve hayatımızın içinde gezinip duran tanklardan, helikopterlerden ve uçaklardan korkuyorum, dedim. Sonra aniden hatırladım ve bir insanın her şeyi bilebileceğini sanan kıt akıllı adamların, geçmişlerini başkalarının geleceğinden geri almaya çalışan kırkını aşmış çocukların ve hemen her fırsatta yaralı güvercin rolü oynayan kadınların yanı sıra ben uzun ömürlü neşelerle uykulardan da korkuyorum, dedim.”
    0 ...
  22. 68.
  23. cümleleriyle her zaman beni yaşadığım zamandan alıp uzaklara götüren,kelimeleri sığınağım olan yazar.kırıldığımda kirpik uçlarıma kadar, yine bir cümlesiyle alaşağı ediyor kırgınlığımın saçtığı öfkeyi.

    ”Öperim incinen yerlerinden; saygıyla, sevgiyle, şefkatle…”
    0 ...
  24. 67.
  25. romanlarında inanılmaz bir cümle ağı kullanan insan.
    yani öyle bir tasvir ediyor ki,
    gözünün önünde oluyor işte olay.
    türkçeyi güzel kullanan yazarlarımızdan.
    1 ...
  26. 66.
  27. Çünkü o bir zat-ı muhterem.
    Çünkü o bir hepimizin Yalnızlığı.
    Çünkü o bir hepimizin Alaaddin'i.
    0 ...
  28. 65.
  29. ''sonsuzluğa nokta'' kitabını okuyup çok sevdiğim dil ustası yazar. dil kelimelerin kalbidir hasanım alim.
    1 ...
  30. 64.
  31. 2013 yılı Sedat Simavi edebiyat ödülünü Heba kitabıyla alan toplam 10 kitap babası yazarımız.
    2 ...
  32. 63.
  33. okur, okurdum da,
    hep sen kalırdın aklımda.
    Sen kalırdın senden de büyük.

    Anlardım ki, insan bir başkasındaki kendini okur;
    ve okunanlar yalnızlıktır.

    -yalnızlıklar
    2 ...
  34. 62.
  35. kendisi hakkında yapılan bir belgeselde yaptığı bir yorumla beni kendine bir kez daha hayran bırakan yazar. Şöyle demişti o belgeselde:

    "Babam samuel beckett'a benzer; hem simaen hem de sessizliğiyle... Annem de şahmaran'a benziyor; çocukken bazı geceler masallar, hikâyeler anlatırdı bana. Anlayacağınız ben Samuel Beckett ile Şahmaran'ın evliliğinin bir eseriyim"
    2 ...
  36. 61.
  37. 60.
  38. Türkçe'nin yaşayan sihirbazı. Dili kullanmadaki ustalığı ve bunun yanında kurgudaki yaratıcılığıyla insanı büyüleyen bir ustadır hasan ali toptaş. Kendisiyle tanışmak için ankara'ya gideceğim dönemde işleri olduğundan görüşememiştik. Bu kavgamdan vazgeçmeyeceğimi belirtip bir noktaya değinmek istiyorum. Hasan ali toptaş'ın "onu yazarken roman sanatının inceliklerini keşfettim" dediği romanı olan "bin hüzünlü haz" kendisinin de belirtmediği yayınevine bir dosya olarak gönderilir. Yayınevinin muazzam entel, kitap-sever âlimleri Toptaş'a "çalışma dosyanızı neden gönderdiniz" diye sorar.

    işte Türkiye'de yayımcılık böyle bir kitlenin elinde...
    1 ...
  39. 59.
  40. türkiye'nin ve hatta doğu diyarlarının kafkası.
    0 ...
  41. 58.
  42. (bkz: http://www.urlji.com/hq1pxr)

    Sakin manzaradaki dehşet

    Dil ve kurgu ustası Hasan Ali Toptaş, 7 yıl aradan sonra yeni romanı Heba ile karşımızda. Bir askerlik hikâyesi etrafında kırılgan, yalnız, pişman, heba olmuş hayatları sakin kasaba manzaralarının derinliğindeki dehşeti o etkileyici diliyle anlatıyor.

    Hasan Ali Toptaş, ruhsal olarak teslim olmuş, cismen eylemsiz kalmış, her biri bir ve ayrı şekilde heba olmakta olan kahramanlarının şehir kıyılarında, boğucu kasabalarda ve sınır boylarındaki bu heba oluş süreçlerini belki de sürecin birincil sebebi olan baş döndürücü bir fiziksel hareketliliğin orta yerine konumlandırarak, bir kez daha acıtıcı insani akıbetlerle baş başa bırakıyor okuru.
    Hebanın kahramanları, dışlarında ve karşılarında ve çoğunca da onlara karşı gerçekleşen bir döngünün hızı, fiziksel ortamın ve şartların şiddeti ölçüsünde bir kaçınılmazlıkla akıbetlerine sürüklenirken, onlar için umut besleyemiyoruz. Toptaş, akıbetlerin sahnesini böylesi bir ustalıkla resmediyor.

    BiTMESi GEREKEN HAYATLAR

    Sesler mekânlara, ışık zamana, kokular katı maddeye, temas şiddete, görüntüler kâbusa dönüşürken, fiziksel uzamı imgesel olarak yeniden ve derinlemesine üreten Toptaş hem çok geniş, hem aynı ölçüde klostrofobik bir olay yeri kurduğunda, trajik kahramanlarının akıbetini daha başından bekliyoruz. Bir asansör boşluğu, bir bomba, bir müsademede serseri bir kurşun, bir yanlış anlamanın sonunda bir bıçak darbesi, bir dedikodu Zaten bitmesi gereken hayatlar bitiveriyor. Heba oluyor.
    Romanlarındaki varoluşsal problematik açısından onun kurduğu fiziksel atmosfer, fiziksel ortamın duyusal olarak yeniden biçimlendirilişi hayati önemde. Okurun da kapılıp gittiği ve kahramanlarının akıbetine tanık olduğu bir döngü ve şiddet ritmi bu. Bildik bir manzara tasviri değil. Sakin bir manzaranın derinindeki bir dehşet vizyonu.
    Toptaş
    1 ...
  43. 57.
  44. 56.
  45. haydar ergülen "kırk şair olsam yazamam bir hevesi" der. Kanım mürekkep olsa, yazamam hasan ali toptaş ın bir paragrafını.
    4 ...
  46. 55.
  47. 'Heba' isimli kıtabı, gun ıtıbarıyle raflardaki yerini alan teşbih ustası yazar.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük