Aşırı ağdalı ve edebi olmak için kasıntı bir üslup kullanan yazar. Kayda değer olay örgüsü içermeyen kitaplarındaki açığı böyle kapatmaya çalışıyor gibi.
Gölgesizler adlı romanı fazla abartılmış olsa da saçmadır ve hiçbir yere varmaz.
"yürüyorum dediği, durmanın ta kendisiymiş. düş gibi bir şey yani.. koşarsın koşarsın da varmazsın hani; içindeki umut, varamadığın kadar büyür. sen bakarsın ışıltıyla. ileriye uzanırsın (uzanmak istiyorsun), uzandıkça da kolların uzar babam uzar... gene de boşluğu avuçlarsın hep; düşünü düş yapan boşluğu.."
..
"belki de insanlar koskoca yaşamları boyunca yalnızca bir kez farklı olmaya katlanabiliyorlar, sonra da yavaş yavaş öteki insanların davranışlarına, düşüncelerine ve duygularına bürünerek, durup dinlenmeden kendini tekrarlayan uçsuz bucaksız bir benzerlikler denizinde kaybolup gidiyorlardı.."
..
"insana kendi yaşamı bile büyük geliyor kimi zaman; ne yapsa, kimi sevse, kimlerce sevilse, hangi işlerle uğraşsa ve nerelerde gezip dolaşsa, bir türlü dolduramıyor. her şeye karşın, ele geçirilemeyen derin boşluklar kalıyor önümüzde arkamızda."
Eril faillik zamazingosundan sonra gözümde hiçbir değeri kalmayan yazar, okumayın-okutmayın.
Bir de bunu linç kültürü olarak tanımlayan kesim neyin kafasını yaşıyor ? Bu topraklarda her suçluda bir kurban arayıp asıl kurbanın mağduriyetini göz ardı etmek bir kültür olmuş asıl.