Acisiyla tatlisiyla, zalimiyle bilgesiyle guzel bir dunya tasavvuru. o degil de beni en cok harry potter serisindeki esitlik duygusu cezbetmisti. Kadin karakterler erkek karakterlerle yari yariyaydi ve kesinlikle daha az onemli degillerdi. Kadin bakanlar, mudurler, meshur buyuculer, ulu bilim adamlari vb. erkeklerden kesinlikle daha az degildi. Ayni sekilde tam anlamiyla bir cok ulusluluk vardi, Patil kardesler, Cong, afrika kokenli buyuculer, hatta turkler ve bulgarlar... pek cok farkli irk ve milletin insani birbirinden daha az veya daha cok onemli olmaksizin ortak amaclar icin mucadele eder sekilde tasvir edildi. Harry Potter Serisi mutlak iyi ile mutlak kotunun savasiydi ve bu savasi destekleyen dil din irk cinsiyet gibi ozelliklerin gercekci olmadigi vurgusu vardi. iyi olan iyi oldugu icin iyiydi, kotu olan da kotu oldugu icin kotu... Kimse erkekler sert olur diye ya da asyalilar fakir/ezik/cahil/azinlik olurlar diye kotu degildi; kimse de xyz diye iyi degildi. Hatta irkciligin ne kadar dangalakca bir fikir oldugunu vurgulamak maksadiyla kendine has bir "ustun (safkan) irk" ve "asagi (bulanik) irk" tanimi yapilmisti. 10 yasindaki bir cocuga irkciligin ve ayrimciligin ne kadar salakca birsey oldugunu anlatmak icin ne mukemmel buluslar...
harry potter serisi kimlere kazandırmıştır sorusunu akla getiren başlıktır.
yazarına, yayıncısına...
yazarına, senaristine, yapımcısına, yönetmenine, oyuncularına ve film stüdyosuna.
