atatürk'ün aldığı nefese laf eden göt kıllarının suratında patlayan tarihi gerçektir.
Ali Vehbi Bey'in yayınladığı hatırata göre Sultan II. Abdulhamid latin harflerine geçilmesi taraftarıdır. Ona göre, Halkımızın büyük cehaletine sebep, okuma yazma öğrenimindeki güçlüktür. Bu güçlüğün nedeni ise harflerimizdir. Sultan, "Belki bu işi kolaylaştırmak için Latin alfabesini kabul etmek yerinde olur" demektedir.
''Ben tahta çıktıktan sonra ilkokul sayısı 10 misline çıkmıştır.(20000 mektep) Bu sayısı maalesef kifayetsizdir. Ulemanın ifrat derecesinde tutucu olmasından dolayı yüksekokullarımızı asri hale getirmemiz çok zordur. Yazımızı öğrenmek çok kolay değildir. Bu işi halkımıza kolaylaştırmak için belki de latin alfabesini kabul etmek yerinde olur. Her ne kadar bu harflerle lisanımızdaki bazı sesleri vermek güçlüğü mevcut ise de bunu ayarlamak şüphesiz kabil olabilir. Aklı başında hiçbir kimse öğrenmeye düşman olamaz. Ben de bütün dindaşlarıma iyi ve faydalı olan her yeniliği tanıtmak istiyorum.''
2. abdulhamid gibi "islamcı" ve arapları kaybetmek istemeyen birine atılmış iftiradır. araplarla bağını korumaya çalışan padişah mı latin harflerini getirecekti?
bu durumu bilmiyordum. muhtemelen yalandır. yalan değilse bile abdülhamidin hatalı düşünmüştür. arada bir insanlar hata yapabilir ama atatürk gibi bağıra bağıra hata yapılmaz.
HARF ve DiL DEVRiMi 2.ABDÜLHAMiD'iN DÜŞÜNCESiDiR...
Şimdi birileri üzülecek ama ne yazık ki "OSMANLICA" diye bir lisan yoktur.
Bazılarının Osmanlıca diye öğreteceği şey bildiğin Arapça'dır.
Osmanlı yazım ve lisanındaki Arap ve Fars etkisi o derecede artmıştı ki devlet ve halk farklı dilleri konuşur hale gelmişti, O yüzden Halk edebiyatının tüm eserlerini bugün herkes rahatça anlıyorken, Divan edebiyatına ait pek çok eser, toplumun geniş kesimi tarafından anlaşılamıyor ve kabul görmüyor.
Çünkü bunlar bu halkın öz dili olan Türkçe değil, halk ile alakası olmayan uydurma Osmanlıca'dır.
işte, ikinci Abdülhamid Han'da bunun farkına varmış, Menderes'ten 50 sene önce "vatandaş Türkçe Konuş" kampanyası başlatmıştı.
ikinci Abdülhamid Han, Osmanlıca alfabesinin hem medeni bir devlete yakışmadığının bilincinde, hem de halkı cahil bıraktığının, halk tarafından öğrenilemediğinin farkındaydı.
Bu sebeple ikinci Abdülhamid Han Latin alfabesine geçme, uydurma Osmanlıca'dan kurtulup Öz Türkçe'ye yönelme çalışmaları yapmış, talimatlar ve teşviklerde bulunmuştur.
Abdülhamit Han, Saltanat makamından indirildikten sonra kaleme aldığı Siyasi Hatıralarım kitabında naklettiği bilgilerde Latin Harflerine geçilmesi yönündeki düşüncelerini şöyle açıklamıştır;
Yazımızı öğrenmek pek kolay değildir. Bu işi halkımıza kolaylaştırmak için belki de Latin Alfabesini kabul etmek yerinde olur. (Siyasi Hatıralarım, Sayfa 192)
Ama fevkalade zor olan bu geçiş sürecini nihayete erdirememiştir.
ikinci Abdülhamid Han'ın başlattığı bu dil ve yazı devrimini ise Ondan sonra gelen Türk Başbuğu Mustafa Kemal Atatürk tamamlamıştır.
işte günümüzde kullandığımız Türkçe'nin ve Türkçe'ye geçişin başlangıcı budur.
Filhakika, Osmanlıca, bizzat Osmanlı tarafından istenmiyor, kaldırılmaya çalışılıyordu. Neo Osmanlıcıların Osmanlı ile bir alakaları olmadığını ve Osmanlı'yı tanımadıklarını bir kez daha hatırladık bu vesile ile...
(bkz: #25969448)daha önce de bahsettiğimiz üzre, ikinci abdülhamid han, harf inkılabı için pek çok hazırlık yapmıştı.
bu hazırlıklardan biri de kendi adına latin harfleri ile bastırdığı antetli kağıttı.
koskoca islam halifesi dünyaya entegre olabilmek için çalışmalar yapıyor, bazıları hala "bir gecede cahil bırakıldık" edebiyatı yapıyor.
lan siz zaten cahildiniz, hala da öylesiniz.
atatürk'ün yaptığı bir çok devrim, osmanlı devrinde konuşulan ve yapılması gereken devrimlerdi.
siz bakmayın abdülhamit'e hain diyenlere. kendi kanından olan dedelerinin kurduğu ülkeye neden hainlik yapsın bu adamlar? padişahlarda can derdi, en küçük derttir emin olun. elbetteki yaşatmak isteyeceklerdir, güçlü tutmak isteyeceklerdir.
sağlanmaya çalışılan her türlü yeniliğin hainlik sıfatıyla anılması kadar aptalca başka bir durum yoktur tarihte. fesin getirilmesi ile yasaklanmasına insanların aynı nispette tepki vermeleri de bundandır. veyahut yeniçeri ocağının kaldırılması ve ordunun modernize edilmesi için verilen mücadele ... bu gibi yenilik denemeleri veya başarımları, köhne zihniyetli aptallar için her daim kötüdür.
bundan mütevellit, mevzu atatürk ve yaptığı devrimler değil, buna karşı çıkan aptalların aslında yenilik ve değişim algısına kapalı oluşlarındandır.
ve ne hikmettir ki bunlar hep radikal islamcı görüşe mensup dangalaklarda böyledir. zaten islam aleminin günümüzdeki durumu da ortadadır.