osmanlının kötü espri yapmaktan yıkıldığını anlatan dizi.
sanırım sırf siyasi mesaj vermek için yapılmış, sırf siyasi mesajlar var diye izleyecek olanlar da vardır mutlaka.
çok başarısız. gani müjdenin en başarısız dizisi bile diyebiliriz. espri yaptıklarını sanıp sık sık gülme efekti veriyorlar bi de... "acaba espri yapıldı da ben mi kaçırdım" diye sıkça düşündürdü beni. saçmalık. uzun ömürlü olmaz, sanmıyorum.
fox tvde bu akşam itibariylen yayınlanmaya başlamış, ilk 10 dakikasına anca dayanabildiğim, saçmalıkta sınır tanımayan, bayat ve hatta espri bile sayılamayacak esprileriyle türk dizi tarihinde 2. bir türk ün uzayla imtihanı vakasıdır.
tabi 10 dakikadan sonra espriler kalitelileştiyse, dizi güzelleştiyse bilemem.
merakla beklediğim gani müjde'nin kaleminden yayınlanacak dizi. ilk izlenimim tarihi filmlerin hit olmasından sonra o dönemleri esprili bir dille anlatılacak bir yapım olacak gibi. ilk bölümde kendisini bana izlettirip izlettirmeyeceğinin kararını verdirecek.
ikinci Murat'a kadar Osmanlı padişahları ya kendi çevrelerindeki kızlarla ya da savaştıkları kralların kızlarıyla evlendiler. Bu yüzden Osmanlı'da bir harem teşkilatı yoktu. Harem ve Enderun Mektebi istanbul'un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulmuştur.
Özellikle yakın zamanda bir dizi ile (bkz: Muhteşem Yüzyıl) tekrar gündeme gelen, Osmanlı Tarihi'nin belki de en çok merak edilen ve ilk günkü gizemini bugüne kadar koruyabilen kurumdur
Bilinmesi gereken ilk şey, Topkapı Sarayı'ndaki Harem kısmının baştan beri orada olmadığı, Kanuni zamanında Hürrem'in yoğun isteği üzerine ve eski sarayda çıkan yangın sonrasında Harem'in topkapıya taşındığıdır. Dolayısıyla Kanuni'ye kadarki padişahlar ve hatta bir dönem Kanuni dahi, sarayda bulunduğu zamanlarda akşamları eski sarayı ziyaret eder ve ailesiyle vakit geçirirdi.
Öncelikle haremden sadece padişahın evi olarak bahsetmek uygun düşmez çünkü Osmanlı tarihinde haremin çok daha yaygın etki ve görevleri vardır. Bunları en temel haliyle 3 başlık altında toplarsak;
1- Harem padişahın evidir. Bu açıdan etimolojik kökenine de uygun olarak "mahrem" sayılmıştır ve padişahtan başka kara ağalar hariç hiç bir erkeğin girmesine izin verilmez. Hatta belli bir yaştan sonra Şehzadeler bile ayrı bir bölümde yaşamlarını sürdürüp eğitim almaya başlarlar ki bu sayede bu mahremiyet en sıkı haliyle korunmaya devam eder. Dolayısıyla harem hakkında yazılıp çizilenler somut gerçeklere değil "100 kadının içine düşmüş 1 erkek" senaryosunun hayalgücüyle genişletilmesine dayanmaktadır.
2- Harem cariyelerin birer saray hanımı haline dönüştürüldüğü okuldur. Bu bakımdan (bkz: Enderun)'un dişi izdüşümüdür. Harem'e girmek o kadar kolay değildir. Yani bir cariye saraya getirilir getirilmez küt diye padişahın karşısına çıkarılmaz. Harem'e alınacak cariyeler Harem'den önce de bir eğitimden geçirilir daha sonra saraya gönderilirlerdi. Harem'e girmek için seçilen cariyelerde her şeyden önce aranan özellik dış güzellikti ve yaşlarının genç olmasıydı. Bu sayede Harem'de alacakları eğitimle bu güzellikler işlenir, kimlikleri unutturulur ve bir çoğu her yönüyle bir Osmanlı Saray Hanımı'na dönüştürülürdü. Nitekim 9 yılda bir yahut padişah değişimlerinde yapılan çıkmalarda saray cariyeleri dışarıdan beylerle evlendirilirlerdi ve bunlar gittikleri bölgelerde Osmanlı Sarayı adabının temsilcileri olmuşlardır
3- Ve Harem her ne kadar dışa kapalı bir yapı da olsa Osmanlı Devlet yönetiminden tamamen ayrı düşünülemez. Burada özellikle tarafımca "3 büyükler" adlandırılan ve hepimizin tanıdığı 3 Valide Sultanın ismini zikretmek gerekir ki bu dönemde Harem devlet yönetiminde son derece etkili olmuştur
a) (bkz: Hürrem Sultan)
b) (bkz: Safiye Sultan)
c) Mahpeyker (bkz: Kösem Sultan)
Nihayet Kösem Sultan'ın gelini (bkz: Hatice Tarhan Sultan) tarafından Harem devlet yönetiminden uzaklaştırılmış ve bu devletin yıkılışına kadar benzer şekilde devam etmiştir
Uzun lafın kısası, Harem kendi içinde apayrı bir dünyadır ve onu yorumlamak için sadece bir dizi izlemek, bir kurgu roman okumak yetmez. Üzerine araştırmak, düşünmek ve bütün halinde incelemek gerekir.
devlet opera ve balesinde gosterimdedir. izlenmeye deger baleyle olaylar guzel kurgulanmıstır ozetini okuyup gitmekte fayda var. gorsel ve ruhsal olarak tahmin olarak cıkacaksınız. biletler de hemen tukeniyor benden soylemesi.
sadece padişah dolu bir sarayın, içeri kapatılmış kadınlarla olan yaşantısına değil, genel manada dışa kapalı, zengin erilin, dişili ile tutucu bir hayat geçirdiği ev için de kullanılan isimdir. sosyologlara, tarihçilere göre harem hayatı dönem dönem değişiklik göstermiş, harem kadınının yaşantısı çok farklı açılarla ele alınmıştır. kimisi için harem kadını bilim öğrenirdi. dışarının saf kötülüğünden uzak tutulup, bağlandığı erile hürmet gösterecek, onun tarafından eğitilecek, sadece ona güzel görünecekti. bazılarına göre harem kadını asla dışarı çıkamayacak, dış hayatı öğrenemeyecek, öğreneceği herşey bağlı olduğu eril tarafından öğretilecekti. eğitim hakkında herhangi bir açıklamanın dahi geçmediği kaynaklar da mevcut. ancak temelde kadın, hor görülmenin getirdiği kabalık ile yeterince aşağılanmış, kırılganlık, tehlike gibi risk ve endişeler sebebiyle dış dünyadan uzak tutulmuş. bu durum kadının gelişime, bilime, sanata olabilecek katkılarına ket vurmuş, kadına bir giysi giydirmiş ve kadına kabul ettirilmiştir. halbuki tarihin her döneminde görülmüştür ki kadındaki estetik, sanatın başlangıcı için önemli bir noktadır. kadının nesneleri görüşündeki incelik, harem gibi içi ilginç endişelerle doldurulmuş evlerde yok edilmiştir. şimdiki zamanın haremleri ise bir pazarlama çılgınlığının yaşandığı medya ve çeşitli organlardır. kadını reklam ürünü olmanın dışına çıkarmayan zihniyetlerin, kadının yaratıcılığına ket vurması da harem anlayışının modernize edilmiş halidir. öyle ki bu modern haremin çok daha büyük etkileri olmaktadır. tamamen açığa çıkarılmış bir haremden ve bunu gören harem dışı kadınların da bunu örnek almasından daha gerçek bir resim olamazdı ne yazıkki. öyle ki kadın medya haremini görecek, eskiden dört duvar arasına sıkıştırılmış bir hayatın tamamen açığa çıkarıldığı bir duruma gıpta edecek ve o hareme kendi isteği ile girecektir. görüldüğü gibi dönem değişiyor ancak kadına olan bakış açısı ya da kadının toplumdaki yeri ne yazıkki değişemiyor.