hatta daha da detaya inilesi insandır. bu kıllı arkadaşımız üç dakika önce tuvalete gitmiştir, zira fırının tuvaleti aşağı katta kazanların yanıbaşındadır. tuvalette su bulunma olasılığı %50dir. bu arkadaşın aman ben lahmacun yapacağım biraz hijyenik olayım gibi bir düşünceye sahip olma ihtimalinin ise sıfıra yakın olduğunu hepimiz biliyoruz. arkadaşımızı gayet güzel hacet giderdikten sonra ellerini su varsa sadece su ile, yoksa susuz bir şekilde yıkarayak yukarıya işinin başına döner. nasıl olsa mikroplar fırının sıcağında kavrulup ölürler mantalitesi de burada yer alabilir. o narin ve tertemiz ak pak parmakları ile kıymayı karıştırır, vcık vcık diye sesler çıkar. parmak aralarına kıymalar domatesler girer, tırnak aralarına da girer. sonra o parmakları ile yukfayı bastırarak açar ve ellerini siler gibi yufkanın üzerine de temizleyebilir, nasıl olsa kıyma birazdan oraya gelecek. sonra elleri ile kıymayı bir güzeeeel üzerine sürer hamurun ve fırına verir. severiz biz bu arkadaşları. devamlı lahmacun yeriz. lahmacunlarını da severiz. bir de tükürük köftesi yaparlar, onu başka bir derste işleyelim.
eğer hijyen aranıyorsa o dakika hacıoglu gibi ciks! mekanlarda yenmesinde fayda vardır. zira oralarda eldivenli eller otomatik pisirme makinasına atarlar lahmacunları. lakin pek tadı da olmaz diğer taş fırında yapılan gibi. bunun da nedeni o kıllı amcamızın lahmacuna kıl mikrop vs. gibi seylerin yanında anadolunun bağrından kopup gelen bir yiğidin sevgisini de katmasıdır. ha ben neyleyim o kıllı adamın sevgisini benden uzak olsun diyorsanız şayet, o zaman lahmacun* gibi bir nimetten de mahrum kalacaksınız.