sırf kapansın diye bu kadar yüklü bir ceza faturası* kesilmiş olan mizah dergisi.
türk halkını tembelliğe ve maceraperestliğe içinde bulunduğumuz sistem* yeterince özendiriyordu halbuki.
basına sansür devam etmekte. sindirilmekteyiz. durmaksızın.
Aylık mizah dergisi veya dergisiydi. Küçükleri Muzur Neşriyattan Koruma Kurulu nun kararıyla poşete girmesine karar verildi. Bu anlamda dünyanın poşete sokularak sansüre uğratılan belki de tek mizah dergisi. Bunun üzerine bir de 150 bin lira ceza gelmesi de gündemde. Bir mizah ve çizgi roman dergisine yönelik suçlamalar arasında "maceraperestliğe ve tembelliğe yol açacağı, korku ve dehşet hisleri uyandıracağı, kanun dışı yollarla hak aramaya telkin edeceği ve elbette ki halkın ar ve haya duygularını inciten, cinsel arzularını tahrik ve istismar eden nitelikler taşıdığı" gibi uzun açıklamalar var. Derginin 2. sayısının Anadolu da toplatıldığı haberleri geldi. Dergi yöneticileri bu olayı dünya çapında bir olaya dönüştürerek sansüre karşı özel bir sayı yapmayı düşünüyorlar. Dünya çapında çizgi sendikaları, dernekler ve dergilerin de dahil olabileceği bir protesto yapılması da planlanıyor. Bir zaman gelecek ve geriye dönüp baktığımızda bazı değerleri ne zaman ve nasıl kaybettiğimizi açıklamakta zorluk çekeceğiz. Derginin 2 sayısını da inadına aldım. Artık bir koleksiyon anlamı taşıyor belki de. "Eskiden böyle şeyler olmazdı" diyoruz sadece ve unutup gidiyoruz. Benim jenerasyonumdan olup da Gır Gır ın üzerindeki Turgut Özal kafalarıyla birlikte derginin fiyatının biçildiğini hatırlayanların içi sızlıyordur sadece. Oysa ki bu ağır karara imza atanların Atilla Atalay ın ilk sayıda yer alan sevimli hikayesini okumaları yeterli olacaktı belki de. Ama onlar son sayfada yer alan "Tayyip" portresine takıldılar anladığım kadarı ile. Yazık, çok yazık.
serj tankian'ın 10 temmuz'da mı yoksa 7 kasımda mı tam olarak müzik marketlerde yerini alacağı konusunda hâlâ şüphelerim olan albümünün adıdır.
ayrıca premiere'i yayınlanmıştır. ching chime'a youtube'da yayınlanan medley'den dinleyip hayran kalıp tamamını dinleyince bir daha hayran kaldığımı* belirtmeden edemeyeceğim.
kimse kritiğini yapmamış. beceremiyeceğimi bildiğim halde yapayım bari dedim. neyse.
öncelikle en arka sayfadaki hikaye çok hoşuma gitti. çizimler liselerde aldırılan oxford ingilizce kitaplarındaki gibi.
burç yorumları çok güzel olmuş ama sanki akrep burcu esprisini yapmışlar süper olmuş da diğer burçların esprilerini de akrep burcu esprisi üzerinden yapmışlar gibi bir hava oluşmuş.
m.k. perker hikayelerini çizim olarak da hikaye olarak üst düzey buldum. bu kadar hikaye çizmese doyurucu olmayabilirmiş dergi. (gerçi en kahraman rıdvan var) profosyonel çizerlik nedir göstermiş. bir de tekin aral' ın mezarlıkla ilgili lafı çok hoşuma gitti.kim olduğunu unuttuğum iki kişi ile ofiste buluşmuş tekin aral. camdan zincirlikuyu gözüküyormuş. sonra şu diyalog gerçekleşmiş:
-yahu şuraya bak tekin. mezarlık neredeyse buraya kadar geliyor.
-yok merak etme. o buraya gelmeden biz oraya gideriz.
bir iki köşe de bariz bir umut sarıkaya etkisi gördüm. hatta bazı kısımları bayağı benziyordu. bu iyi bir şey mi bilemedim.
bülent arabacıoğlu var bir de. daha ne olsun lan! tam 6 sayfa en kahraman rıdvan! bir de orta sayfayı çizmiş hastalığın hastasıyız diye. sesli güldürmeyi başardı. dergideki m.k. perker ile birlikte en kaliteli çizimler onun.
veee atilla atalay. zombi kardeş yazısı, çok sağlam bir tespitin üzerinden gitmiş ve ilgi çekici konulara da değinmiş. okumanızı tavsiye ederim zira dergideki güldüren tek yazı bu. işletme kısımları güzeldi.
saydıklarım dışında marvel ocakları, ekinoks, star wars, komiser behiç, dedektif hilmi ve adını unuttuğum bir iki köşesi sayesinde dergi umut verici olmaktan fazlasına ulaşmış.
dergide politik bir şey görmedim ben. şu aşamada iyi olmuş. ama dergi daha üst seviyeye geldiği zaman politik açıdan güncel şeyler de bekliyorum.
he amk he köşesi derleme açısından iyi ama espriler ve başlıklar açısından daha yaratıcı olunması lazım.
sonuç olarak vereceğiniz 5 liraya fazlasıyla değiyor. mizah dergilerinin düşüşe geçtiği şu dönemlerde bu kalitede bir iki sayı sayı daha çıkarması diğerleri( biliyonuz işte diğerlerini) kadar okunmasına yeter. hatta ileriki sayılarda bir iki ünlü isim takviyesiyle beraber çok daha iyi olur diye düşünüyorum.
Bir çeşit intihar şeklidir. Japon ya kaynaklı eylem olup içeriğindeki dini öğeler ile oldukça tarz bir elveda biçimidir denebilir. Yapılış şekli dolayısı ile biraz acı verdiğini düşünmekteyim çünkü ölüm aniden gerçekleşmemektedir. Bıçak karın bölgesinin sol kısmından sokulup sağa doğru çekilir sonrasında ise yukarıya son bir hamle yapılarak karaciğerede zarar vermeyi amaçlar.
We're the day birds
Deciding to fly against the sky
Within our dreams, we all wake up
To kiss the ones who are born to die
We're the greying herds
Hurting each other with our lies
Within our dreams, we all wake up
To kiss the ones who are born...
Born to die
Born to die
The drum fish
They beached themselves in Harakiri
The blackbirds
They fell in thousands from the sky
Their red wings
Streaming down from the higher seas
Deflected by the ground
They crowned the sun
They crowned the sun (They crowned the sun)
They crowned the sun (They crowned the sun)
But I believe that they are free
When their time was done (Their time was done)
They were drowned by the only one (They crowned the sun)
But I believe that they are free
Washed by the sun
Our statues
The soaring edifice of our times
Detracted from the ways of the wise
The future will view all history as a crime
So father, tell us when is the time to rise
They crowned the sun (They crowned the sun)
They crowned the sun (They crowned the sun)
But I believe that they are free
When their time was done (Their time was done)
They were drowned by the only one (They crowned the sun)
But I believe that they are free
We're the day birds
Deciding to fly against the sky
Within our dreams, we all wake up
To kiss the ones who are born to die
We're the greying herds
Hurting each other with our lies
Within our dreams, we all wake up
To kiss the ones who are born...
Born to die
They crowned the sun (They crowned the sun)
They crowned the sun (They crowned the sun)
But I believe that they are free
When their time was done (Their time was done)
They were drowned by the only one (They crowned the sun)
But I believe that they are free
They crowned the sun (They crowned the sun)
They crowned the sun (They crowned the sun)
But I believe that they are free
And we believe that they are free
Cause I believe that they are me
Washed by the sun
japon intihar etme tekniği. japonyada pek popüler olan bu özkıyım tekniği avrupada pek uygulanmaz.
bir avrupalı eğer harakiri yapmaya karar vermiş ise bunun için kocaman ve keskin bir kılıca ihtiyacı
vardır. öyle ekmek bıçağı ile harakiri uygulanmaz. en azından bir kılıç 100 lira ve pahalı bir spordur
harakiri haliyle.
japonların kendilerine ve diğer insanlara gösterdikleri saygının bir ifadesi olan intihar etme yöntemidir. sebebi hiçbir zaman -kimse beni sevmiyor- tarzı ergen bunalımları değildir. dolayısıyla ardında kalanlar diğer kültürlerin aksine onun acizliğini değil, ne kadar onurlu, haysiyetli bir insan olduğunu düşünürler. engellemek adına politikacılar örnek olarak gösterilebilir.
Harakiri , Seppuku ("karnı yarmak") iç organların dışarı çıkmasını sağlayan bir tür Japon intihar ritüelidir. Samuraylar seppuki kelimesini kullanırken, sıradan Japon'lar harakiri kelimesini kullanmaktaydı. Günümüzde daha yaygın olarak bilinmektedir. Çünkü harakiri kelimesi Japoncada "karın deşmek" anlamına geldiği için argo olarak kabul edilir.
Peki Harakiri hangi koşullarda yapılır?
-Efendisinin ölümünden sonra.
-Samuray sınıfının savaşta yenilgi sonucunda.
-Japon toplumunda kabahatli olmak ve bu kabahatin toplumca bilinir hale gelmesi çok büyük utanç sayıldığından zaman zaman uygulayanlar görülmektedir.
Harakiride esas olan, samurayın yaşamı boyunca her an beklediği ölüme kendi eliyle fakat korkunç acılar içerisinde kavuşmasıdır.
Harakiri Nasıl Yapılır?
Şahıs, Harakiri yapmadan önce banyo yapar, beyaz giyinir ve en sevdiği yemeğini yer, hazır olduğu zaman, bıçağı karnına saplar karnını haç şeklinde (+) keser, iç organlarını dışarı çıkarır, mümkünse toprağa koyar, ve orada ölüverir.