bende, her defasında 6 kez tekrarlanan ve hiç şaşmayan ve çoğu zaman çevremdekilerin "oha" diyerek tepki verdiği ama hiç aralarından birinin çıkıp da üzerine bilimsel bi açıklama yapamadığı* fiziksel aktivite.
sinir sistemimizin yolunda feda edildiği reflekstir, şöyle olur. bir mikropçuk veya tahriş edici, gıcık edici bir maddecik burun mukozasına temas eder. algılayıcı yol olan maksiller sinir bunu beyne ispiyonlar, bunun üzerine beyin adamlarını gönderir (fasiyal, trigeminal, frenik, interkostal, vagus, hipoglosus sinirleri) . bunlar sayesinde orantısız güç kullanımı meydana gelir vücut iki büklüm olur ve yüksek bir basınçla (o kadar yüksektirki kalbin ritmi anlık olarak aksar) burun ve ağızdan hava atılır. bu tüm vücutta meydana gelen kasılma esnasında endorfin salgısı pırtlamakta ve bunun sonucu hapşurma sonrası kendimizi mutlu ve gururlu hissetmekteyiz. (bkz: enfiye)
eğer mevsimsel alerjiniz varsa bahardan yaza geçerken size hayatı çekilmez eden durumdur. polenler nedeniyle peşpeşe durmak bilmeyen hapşırık krizlerine girersiniz ve bazen öyle şiddetli olur ki ciğerleriniz acır. *
o değil de, neden çok yaşa diyoruz biz hapşıran insana? 'ya abi insanın kalbi falan duruyomuş yeaa.' ayağını geçin. ben hiç hapşırdığı için öleni görmedim. göreni de görmedim. siz de görmediniz. nereden geliyor bu karşısındakini yaşatma isteği?
ben hapşıran kişiye 'çok yaşa, iyi yaşa.' gibi saçma sapan sözler söylemem. genelde, hapşıran kişi bir şey demesem bile, kinayeli bir şekilde 'sen de gör.' falan diyor. tartışmaya girmek istemiyorum o tiplerle. çok yaşamanın faydası nedir ki zaten insana?
eğer insanların yaşayıp yaşamaması, ya da çok veya az yaşaması benim insiyatifimde olsaydı, pek çok insanı oracıkta öldürürdüm. ya dünyaya bir şey katmasını beklemediğim için, ya da ölümün onlar için daha iyi olduğunu düşündüğüm için. ama benim elimde olan bir şey değil insanın yaşam süresi ya da kalitesi. o yüzden bırakıyorum, istedikleri gibi yaşasınlar.
hapşururken kalbin, saniyenin yüzde bilmem kaçı kadar durduğunu (tam rakam veremicem 12,5 falan olabilir) bilmeyenlerin, hapşırınca kalp malp durmaz olm geçin bu ayakları diye eleştiri getirdiği eylem.
şimdi hacı, hapşurduktan sonra "elhamdülillah" demek bir sünnettir. sebebi ise, kalbin mikro saniye kadar da olsa durup, tekrar çalışmasından dolayı allah' hamd'dır, ve efendimiz bunu bize böyle yapmamızı tavsiye etmiştir. "çok yaşa" her zaman olduğu gibi sonradan çıkmıştır/çıkarılmıştır. dilimizi arapçadan temizlemek gibi iyi (!) bir niyetle yola çıkanların işidir. elhamdülillah'ı beğenmemişiz, "bu ne yea arapça ıyy" demişiz, "türkçesi yok mu bunun yane" demişiz. sonra "çok yaşa"yı bulmuşuz.
ne alaka diyeceksin. hani "çok yaşa nerden çıktı yea" diye soran olursa diye şeyettim. saygılar.
pşü diye yapılmayan eylemdir.o ne dir öyle be pşü diye hapşırılırmuymuş hapşurığın yarısını tutuyorsun diğer yarısı ile pşü diye bi ses çıkartıyorsun öyle bi şey yok.hapşırcaksanız önce 40 saniye kadar nefes alınır daha sonra hapşırılır.çıkan ses ğşü grrrrrhhrrhhvaphhhhşuuuğğğ gibi bir şey olmalıdır.lüyfen hapşırığımızı tutmayalım.
sevilebilen bir eylem olabilir. şahsen ben hapşırmayı çok severim, sonunda beynim fırlayacakmış gibi hissetsem de seviyorum. hapşırmaya hapçırma demeyi tercih ederim, her hapçırdığımda ' ay ' derim, en az 10 kere üst üste hapçırırım ben. çok yaşa diyenlerim çok olsun.
hafif esinti ile gerçekleşen hava değişimlerinde bile, alerjik bünyenin verdiği tepki. ard arda 46 ya kadar çıkılabilirliği tespit edilmiş olup, çok yaşa temennilerinin işe yaraması umut edilmektedir.