hannibal, boynu yağlı ilmeklere giresice hannibal, kurşunlara gelesin hannibal, will graham'i parmaklıklar ardına nasıl koydun hannibal. mads mikkelsen'in o danimarka aksanından belliydi senden türlü türlü ibnelikler çıkacağı. will hapisten çıkınca dizi finalinde inşallah çükünü keser de sana yedirir, çok sinir oluyorum olm sana. *
Bütün sezonu biriktirdim. ilk birkaç bölüm akmadı bir türlü. Ama sonra ara vermeden hepsini izledim. NBC gibi bir kanalda yayınlanıyor olması şaşırttı. iç bulandıran sahneler var ama görüntü olarak değil de, his olarak.
Hannibal karakteri için yaptıkları seçim çok yerinde. Adam dış görüntü olarak tam bir psikopat. Giyiniş tarzı, saçı; Ama yemek pişirme sahneleri beni bitirdi. Mutfağı, hazırlayışı, sunuşu, arka planda çalan müzik, her defasında acıktırdı.
Will karakteri iyi bir unsur, oyuncu seçimi çok başarılı olmuş. Suç mahallini kafasında canlandırma şekli etkileyici. Hugh Dancy rolünün hakkını fazlasıyla vermiş. Gerçek ile hayal arasında gidip gelişi, klinik ruh hastalığının hudutlarında gezişi, asosyalliğin zirvesinde ama yine de sempatik. Zaten The Big C'de de çok başarılı idi.
Mukemmel dızıdıe, hannıbal karakteri fılmlerdekınden çok daha etkili. Hatta o kadar etkılıdır kı zaten içimde olan aşçılık merakını tekrar uyandırmıstır.
filmin renk paleti mükemmel. hafif gothic mimarı, suicide kızlarıyla süslenmiş ve etkileyici. bu renk paletini blink-182 - I Miss You şarkısında da bulabilirsiniz. izleyin (http://youtu.be/s1tAYmMjLdY ) ve dr hanibalın sesindeki büyüleyici ton, cinayetlerin renkli, sıradışı oluşu, will in empati yeteneği ile yaptığı çıkarımları, death note tadında kovalamacalar ortaya keyifli bir iş çıkarmış.
--spoiler--
oturaklı ajan jack'e daha önce insan etini domuz eti diye yutturup yediren hannibal dördüncü bölümde bu sefer de insan etini tavşan eti diye yutturmuştur; üstüne ayrıca "karını niye yemeğe getirmiyorsun?" diye de geyik yapmıştır.
--spoiler--
senenin en güzel dizilerinden biri, gece gece kendini özleten.
ve herhalde çevirdiğim en güzel "şey".
6'dan sezon finaline kadarki bölümlerin altyazılarını çevirirken, çevirmenlik hayatımın en keyifli işini gerçekleştirdim. bundan sonraki sezonlarını da çevirmeyi düşünüyorum, eğer askerlik falan denk gelmezse.
dizi ilerledikçe hannibal'ın fbi'ın elit kadrosuna nezih yemek sofralarında "domuz eti", "tavşan eti", "kuzu eti" diye gazladığı etlerin orijini hakkında ipuçları ziyadesiyle artmaya başlamıştır.
dr lecter'in jack'e çaktırmadan 1 sezonda bir insanı parça parça yedirdiği, zavallı will'i günah keçisi ettiği muhteşem dizidir. biten dexter dizisi müdavimleri için iyi bir alternatiftir. dexter masasını muşambalarla kaplayıp, kurbanının icabına bakarken, hannibal lecter icabına baktığı kurbanlarını şaşaalı masasında dostlarıyla paylaşmaktadır.
--spoiler--
geçen pazar yayınlanan bölümde eski bir dostundan gelen ziyafet talebi üzerine kilitli torbaya koyduğu insan organlarını deep freeze'den buzdolabına indirmiş, kendi tek başına yetişemeyeceği için yardımcı aşçılar da tutup ziyafeti vermiştir. bu arada organları yer yer sosis yaptığı ve kendisinin de kısmen hayran olduğu bir psikiyatriste danışanı olarak sürekli gittiği * görülmüştür.
--spoiler--
öncelikle efendim bu entry dizi olanı ile alakalıdır. başka şey arayan kardeşcikler hemen scroll yaparak beni atlayabilirler.
hala başlık kategorileri olmadığından bu tarz karışıklıklar oluyor ne yazık ki..
her neyse, diziye dönelim.
öncelikle merhaba. ben uludağ sözlük bir siki beğenmeme ekibi üyesi ybia
efendim dizi kötü diyemem ama sıkıcı. boğucu. afedersiniz ama sikeyim psikolojik tahlili.
bu hannibal kimdir? nasıl bu kadar güvenilirdir anlatan yok.
dizide her kim olursa olsun, her akşam bunun yanında. jack diyorsun sürekli dert yanıyor hannibal'a. will dediğin zaten çok gereksiz bir karakter. dünyada bu kadar salak, ezik, kendine güvensiz insanoğlu yoktur herhalde.
adam cinayetleri canlandırıyor gözünde. iyi güzel de arkadaşım, sen fbi'a ait bilgiyi neden tanımadığın adamlarla paylaşıyorsun hemen? 'bilmesi gereken prensibi'nden bi'haber misin? askerliğini nerde yaptın sen dostum?!
öhöm,
jack arkadaşımızın bir hanımı vardı. kanser olan. jacki de sanırım aldatan. ne oldu ona? epeydir yok piyasada. gitti bi' sempozyuma, ne haber var ne bir şey.
hannibal'ın ofisinde cihayet işleniyor, bilmem kaç kişiyi harcayıp bağırsaklarından tel yapan adam ölüyor. polis de şüphelenmiyor, sorgulamıyor. hade len!! biz amerikan polislerini böyle bilmezdik yo!
neyse, dizi kötü değil. ama sıkıyor. will'in bir geyik tutkusu, hannibal'ın her sikin altından çıkması, jack denilen gavatın tripleri, diğer psikolog hatunun saçma sapan söylemleri...
amına koyum kadın bayılmış, uyanmış hatırlamıyor bir şey. cinayet işlenmiş ya da ortada kayıp biri var, kimsenin umrunda değil.
saçma sapan şeyler amk. bana hannibal üzerinden bir dizi uyarla. böyle bok püsür şeyler değil.
4/10
fazla bile.
hannibal kardeşimi çok çok iyi tanırım. 2004 yılından bu yana tanış durumdayız. kendisi sanılanın aksine şeker gibi biridir, adamdır, insandır. tek zaafı kırmızı ete dayanamaması. hiç unutmam bir gün bana "erkan ağabeyciğim (kendisi bana böyle seslenir) gözlerimde benekler uçuşuyor, kolum uyuşuyor" diye dert yandı. tabii ben dakikasında ayıktım işe ve kendisini "değerli kardeşim hannibal (kendisine böyle seslenirim) senin tligirisit değerlerin uçmuş, kolestrol tavan yapmış olabilir haydi birlikte doktora gidelim tahlil neyim verelim" diye ikaz ettim. ve tanımda da yanılmadığımı doktor kardeşim teyit etti. hannibal kardeşime ciddi ve disiplinli bir perhiz listesi verdi. işte hannibal kardeşim bu perhizin 3. haftasında kayışı kopardı zaten. "ehhh sikerim diyetini de perhizini de. bir daha mı geleceğim şu dünyaya" diyerek işi insan eti yeme noktasına kadar getirdi. kendisini defalarca uyarsam da beni "bak erkan ağabeyciğim seni sever sayarım, üzerimde de emeğin çok lakin bu bahsi kapatmazsan senin karaciğer de bana çekici gelmeye başlayacak haberin olsun. sonuçta diri, alkol kullanmak yerine meyan kökü suyu içen bir insansın" diyerek tersledi. tırstım ve vazgeçtim bu tehdidin üzerine. yine de kendisi adamdır, insandır!