kendini dindar olarak göstermeye çalışan ve minvalde sürekli boş konuşan, islamın güzelliklerinden bahseden sözde müslümanlara ateist, deist, panteist vs. bir kişinin, felsefi bir gönderme yaparak, soracağı sorudur.
bir coğrafya kültürü şeklinde biçimlenen kültürel iSLAMiYET mi yoksa KURAN'ın getirdiği iSLAM MI bütün çekişmelerin ana noktası bu ALLAH KURAN iSLAMI tarafında olanlardan etsin.
islam toplumunun beyni kültür emperyalizminin bombardımanı sonucunda yozlaşmış, bulanıklaşmıştır. bu nedenle islam bir çok kesimce farklı farklı yönleriyle ele alınmakta fakat bütünü unutulmaktadır. ben bunu 3 e ayırıyorum.
1-muhafazakarlar: bunlar dini sadece şekli yönleriyle yaşayıp, hatta kimisi farz olan ibadetleri bile doğru düzgün yerine getirmeyip islama sonradan sokulan hurafelere, bid'atlere inanarak hem bu dünyayı hemde ahiretini kaybeden kişilerdir.
2-islamcılar: bunlar da islamı bir ideoloji boyutuna indirgeyip işin sadece siyaset yönü ile ilgilenen, islamın şekli kurallarına aşırı önem verip muhtevasına girmeyen yani yüzeysel kalıp derinleşemeyen insanlardır. buna kısaca akp diyebiliriz. bakınız başörtüsü, imamhatipten başka sözleri yok. halbuki bu din kısası, faizin yasaklanmasını, işçinin hakkını korumayı, ahlaklı olmayı ve daha benzeri bir çok ahlaki ve şer'i kural içermektedir.
3-itidalli ümmet- vasat topluluk: bu tarz isimler verebileceğimiz kişiler ise islamı tam anlamıyla kavrayabilmiş, yoğunlaşabilmiş ve derinleşebilmiş kimselerdir. islam'ı bir bütün olarak ele alabilmişlerdir. bu akım, islam'ı hayatın her alanını kuşatan bir bütün olarak ele alır. islam'ın yalnızca kanuni yönleriyle yetinmediği gibi kanuni yönün de cezalar ve hadler bölümüyle yetinmez. bilakis eksiksiz bir islami yaşantı oluşturmak için bütün gücüyle çabalar. islam'ın biçimiyle yetinerek özünü terk etmez. cüz'i meselelerle yetinerek külli meseleleri bırakmaz. aksine islam'ın özüne ve cevherine son derece özen gösterir.
bu akım insanların problemlerini onlarla birlikte yaşar. yaşamın ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel sorunlarına cahil kalmaz ya da bu sorunları bilmezlikten gelmez. bu problemlerin çözümü için mücadele meydanına atılır. bu mücadele için gerekli olan bütün kurum ve kuruluşları kurar ve topyekun bir biçimde Allah rızasını kazanmak ve ilahi nizamı hakim kılmak için çalışır.
bu akımın türkiyedeki karşılığı tam anlamıyla milli görüş hareketidir. bu hareketin bünyesinde 40 adet kuruluş vardır. hayatın bütün alanına nüfuz etmeye çalışmaktadır. hareketin amacı iktidarı ele geçirmek değil sosyolojik bir dönüşüm gerçekleştirmektir. nitekim ayet üzere insanlar kendilerini düzeltmedikçe allah onları düzeltmeyecektir. müslümanlar tahkiken iman edip bu imanı ile salih amel işlemedikçe allah onları yeryüzüne egemen kılmayacak, onlara izzet ve şerefini geri vermeyecek ve dinlerini yaşayabilecekleri ortamı da onlara vermeyecektir. ben bir milli görüşçü olarak, arı bir müslüman olarak hepinizi hakka çağırıyorum!
Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaadde bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir. (Nur 55)
Rahmetli attilâ ilhan yaşasaydı böyle bir kitap yazardı kesin.
En doğrusu Kur'an'da anlatılan islâm'dır. Cemaatlerin VS.'nin anlattığı islâm çok kişiyi Ateist, Deist, agnostik yaptı. islâm'a en büyük zararı hocaefendiler ve cemaatler veriyor.
