Biraz önce açılan ağaç olmak istemek başlığına soru şeklinde demek ağaç olmak istiyorsun peki hangi ağaç olmak isterdin? diye sorulabilecek sorunsaldır.
odunluk bizde ezelden. önce burada bir anlaşalım.
hiçbir şeyi nihayetine erdiremeyen bir toplum olduğumuz da aşikar.
ağız tadıyla ağaç dahi olamayız arkadaş. "ağaç olmak senin neyine? git sigortalı bir işe gir, evine ekmek götür" derler adama. hem biraz gerçekçi de olmak lazım. bizden olsa olsa "dal" olur. onu da olup, olacağımıza pişman ederler bu memlekette.
Limon ama öylesine sıradan değil. Antalya'da dedemin hatırası limon ağacı. Etrafındaki çukura su doldurup çamurunda oyunlar oynadığımız ve dallarına çıkıp saklandığım, küçükken gözüme koskocaman gelen, şimdilerde ise yaşlandığını hissettiğim limon ağacı. En sıcak günlerin güneşinde kavrulan, dolu dolu meyve veren bir limon ağacı.
Bir çınar her zaman dimdik durur. Her sonbaharda o kocaman yaprakları sanki yaşının da verdiği ağarma sonrasında saçlarının dökülmesi gibi dökülür de kendi yine dimdik durur bütün o heybetiyle. Gövdesi ise her yaşın güzelliğini tatmışçasına oyulur ve şefkat sahibi bir anne-babanın yuvasına kabul edişi misali sizi kabul eder taa içine... O görüp geçirmişlik hissini hiç bir ağaç vermez Çınardan başka insana.