Sorgulamaya başlayan insanın aklını kurcalaması muhtemel olan, insanı bir tanrıdan ötekine götürebilecek veyahut tamamen tanrıdan uzaklaştırabilecek meselelerin başlıcasıdır.
En önce tanrı/allah nedir sorusuyla işe girişmeli, vahiy denilen şeyin de ne olduğunu açıklayabilmeliyiz...
Psikolojik yönden insanı incelemenin burada önemli bir yararı olacaktır.
insan bir takım duyum, hissedişle beraber ortaya çıkan düşünceleri(esinleri) kendi aklının, varlığının ürünü olarak göremeyecek kadar, yani kendine dayandıramayacak kadar yüksek, değerli bulabilir. Ve bu noktadan itibaren bütün bunları ilahi bir güce dayandırmak gibi bir hatanın içine düşebilir. Burada insan kendi konumunu belirlemiş olur. Yani elçilik insanın kendini konumlandırdığı yeri ifade eder. Elçi olduğuna inanmış olması elbette deli olduğu anlamına gelmez, lakin üstlendiği rol gerçekliğin değerlendirilmesinde belirgin bir değişime sebep olmuştur. Bu izah vahiy konusunda yapılabilecek en gerçekçi yaklaşımlardan biri olabilir.
Fakat her zaman için hakikatin izahının akıl almaz işlerle yapılabileceğine kalpten inananlar bu tür izahlara karşı çıkarlar.
Vahiy insanların çoğu için,
mucizevi bir şekilde tanrı katından inen, inişi hiçbir şekilde fizik yasalarını, tabiat kanunlarını tanımasa da, yaşadığımız dünya hayatının sınırlılıklarıyla uyuşmasa da gerçekleşebilen, katıksız tanrı mesajları olarak algılanılır.
Ben amasız ve fakatsız tamamen rasyonel bir insan olarak tanrının insan ile ilişkisinin boyutunu değerlendirecek olduğumda tanrının kelamlarının bizlere bir elçi kanalıyla ulaşabileceğini reddetmek zorunda kalıyorum.
Bizler tanrının da seveceği ya da katılacağı, hakikati açığa çıkarabilecek sözler söyleyebiliriz.
Hatta ilhamlarımızın ilahi bir boyutu olduğunu varsayacak olsak bile bunların hiçbiri tanrının sözü olmayacaktır. Bizler tanrıyı aramaya, bulmaya ve ona elbette inanmaya devam edelim. Ama inandığımız tanrının ne olup olmadığına, gerçekten tanrı olarak anılmaya değer olup olmadığına bakalım.
allah her şeyden daha fazla nedir? Hangi yönüyle daha belirgindir sorusunu sormamız gerekir.
Bu sorunun cevabı olarak
Allah'ın belirgin bir biçimde veya daha öne çıkan yönleri bakımından korku kaynağı olduğunu söyleyebiliriz...
insanların tanrı tasarısıyla hakikatteki tanrının pek çok konuda birbirinden ayrıldığından şüphe yoktur.
Gerçek bir tanrı,
mevcut tanrılara bakarak dinden çıkanlara ve hatta tanrıyı tümden reddedenlere öfkelendirmemelidir.
neden mi?
Çünkü gerçek tanrı, inkarcı kulunu şöyle değerlendirmelidir,
"o aslında beni değil, benimle ilgisi olmayan bir tanrıyı reddetti. bu bakımdan ona kızmıyorum."
tanrı için daha üzücü olan, kendisine inanılmaması değil, kendisiyle ilgisi bulunmayan bir tanrıya inanılması olabilir dostlarım.
siz kendinizden yola çıkın,
olmadığınız biri olarak anılmanız, tanınmanız... bu şekliyle sevilmeniz veyahut sevilmemeniz gerçekten sizi mutlu edebilir mi?
Mantıklı düşünen herkes, sevgiyi de eleştiriyi de kendisi olduğu için almak ister değil mi?
oturup
miras böyle bölünür,
kadın dövülür,
şahitliklerde kim kim sanıklık edilir,diye düşünmüş ve buna kafa yormuş arapların çıkarlarına göre uydurdukları bir yaratıcıya değil tabiki.
kalbinizde ki allaha inanın.
sen daha hala din sorunsalı içindesin. ahlak ölmüş millet birbirini kesip yiyor diri diri. allasen tek problemimiz hangi tanrıya inanmaksa, neden tanrıların bu kadar keyfi yerinde.
insan olmanın pisliğini tatmaya yönelik reenkarne falan olsalar ya şuraya. yukarda keyifler güzel tabi. yan gel yat anasını satayım. bana tapsınlar işte sınavı geçsinler. hayatın bir sınav olduğuna kesinlikle katılıyorum ama yav kimse bana çıkıp gelip demesin şu tanrı seni şu yüzden şunu yapacak öteki tanrı uçacak karşına çıkacak öteki seni maymun edecek.
var bir ruhumuz. ne halta yarar? anlatanlar var. misal reenkarnasyon gibi. ruh göçü olayı gibi. tamamen inanıyorum. iliklerime kadar hemde. başka şekilde dünyanın işleyişini kimse açıklayamaz. asla. kati suretle diyorum bakın. tanrıda bu yolu seçmişse tebrik ederim. iyi düşünmüş iyi yapmıştır. lakin 3 boyutlu dünyamızın +1 zaman boyutuna takılanlarda pek bu işlere uğramasın. şayet 5,6,7,8,9,10. boyutların varlığı matematiksel olarak mümkün. haa o zaman diyebiliriz ki her ne varsa sınav tanrının elinin iplerinde değil kendi elimizin iplerinde. kötü birine dönüşeceğimizi görene kadar uzun yaşamayız umarım hepimiz.