Öğrenciliği döneminde ilk düşünsel ve siyasal formasyonunu önce Milli Türk Talebe Birliği'nden, sonra da Yeniden Milli Mücadele hareketinden aldı. Düşünsel sorgulamalar sonucunda bir grup arkadaşı ile birlikte 75'te YMM hareketinden ayrıldı. Sağcı, devletçi, millici, osmanlıcı dini duyarlılıktan ayrışarak Kur'an merkezli siyasal sorgulamalar gerçekleştirdi. Dönem Türkiye'de tevhidi islami anlayışın yeni yeni anlaşılmaya başlandığı bir dönemdi.
Önce istanbul Hukuk Fakültesi'nde okudu; ama 3. sınıftayken hukuk öğrenimini bıraktı ve M.Ü. iktisadi ve idari Bilimler Fakültesi'ni bitirdi.
Bir grup arkadaşıyla 80'li yılların ikinci yarısında Yöneliş Yayınları'nı kurdu. Beraber olduğu müslümanlar ile birlikte 1990 yılında Dünya ve islam, 1991 yılında Haksöz dergisini yayınlamaya başladı. Dünya ve islam'ın sahipliğini Haksöz dergisinin de editörlüğünü yaptı.
1996 yılında yapısal ve düşünsel açıdan daha homojen müslümanlar ile Ekin Yayınevi'ni kurdu. Halen aynı yayınevinde yayıncılık ve 1991'den bu yana yayınlanan Haksöz Dergisi'nde yazarlık yapıyor.
"Batı kapitalizmi 19. ve 20 yüzyılda "öteki" coğrafyalara "uygarlık" taşımak, 21. yüzyıla girdiğimizde de "demokrasi ve özgürlük" götürmek iddiasıyla yayılmacılığına devam etti. Dün öteki coğrafyalarda sanayi mamulleri için pazar şartlarını oluşturan ulus devlet yapıları teşvik edilirken, bugün ulusal sınırlar çökertilerek ulusal pazarların ve yerli kaynakların kapıları küresel kapitalizme inisiyatifsiz bir şekilde sonuna kadar açıldı.
Dünkü "uygarlık" telkini ulus devletleri ve kurmaca modern ulus kültürleri üretmişti. Bugünkü "demokrasi ve özgürlük" dayatmaları ise küresel kapitalizmin yeni liberal yağmacılık iştahını kabartan evrensel tüketim ve davranış biçimlerini üretiyor; ulusal pazarları dünya pazarlarına dönüştürüyor.
Öteki coğrafyalarda gücü silikleştirilen ulusal sınırların ve otoritelerin bıraktığı boşluk ise küresel kapitalizmin silahlı gücü ABD imparatorluğu tarafından yeniden düzenlenmeye çalışılıyor ve ABD dünyanın jandarması rolünü üstleniyor. Küresel kapitalizmin iç çatışma ve çekişmeleri de tam bu noktada; yani "yeni dünya düzeni"nin şekillenişinde belirginleşiyor.
ABD kökenli uluslararası dev sermaye; Almanya, Japonya başta olmak üzere tüm küresel rakiplerine karşı ABD'nin üstlendiği dünya jandarmalığı görevinden en fazla yararlanarak üstünlüğünü perçinlemek istiyor. ABD, II. Dünya Savaşı ile Batı dünyasında kurduğu üstünlüğünü, 1989 Doğu ve Orta Avrupa devrimleri ve 1991 SSCB'nin çöküşü ile küresel çapta yaygınlaştırdı, kendisine kapalı bir çok ulusal pazara ve bölgelere adım atma imkanına kavuştu....."