--spoiler--
Hazla değil, hızla yemek... Modern hayatta yemek yemenin ilkesi ve usülü bu: Geçerken, ayaküstü, hızla atıştırılıyor. Daha çok insanı daha fazla ve daha hızlı tıkındırmaya dayalı Fast-food sanayii, gelişmiş ekonomilerin büyük bir sektörü oldu. Fast-food sanayi yemeğin/gıdanın her aşamasına damgasını vuruyor. Temel gıdaların ve hammaddelerin kimyasallarla ıslahından, mutfak işlemlerinin standartlaştırılmasına, servisin numaratör aygıtı misali otomatik bir işleyiş kazanmasına, damakların sun'i tatlandırıcılarla "terbiye"sine, tüketim kültürünün "başarı", "mutluluk" gibi mitolojik mesajları da mideye indirten yemek imajlarına kadar... Böylelikle fast-food, bütün yemek kültürlerini, yerel mutfakları muhasara altına alıyor. ABD ve Avrupa'dan Japonya'ya, Latin Amerika'ya Afrika'ya "global" besin haline gelen Hamburger, midelere ve damak zevklerine dönük bu işgalin öncü gücü. Elinizdeki kitap, uluslararası fast-food sanayiinin devi McDonalds'ı odağa alarak, görünüşte ekmek arası soslu köfteden ibaret olan bu büyük gücün hikayesini, ekonomisini, ideolojisini, kültürünü inceliyor. Üretiminden tüketimine.
--spoiler--
Hamburger çağı, sadece yemek kültürü ile açıklanamaz. Eskiden 50 yıl bir yastıkta kocayan çiftler, bir ay birbirini çekemiyor.. internet, cep telefonu vesaire vesaire imkanlar olmadan dağılmayan yuvalar; insanlar birbirine en yakın olduğunu düşündüğü zamanda dağılıyor. Aynı evde, farklı dünyalarda yaşamanın temel sebebi hamburger çağıdır. insan zamanla, değerli olan her şeyi hamburger gibi hızlı biçimde tüketip, en son ya köprüden atlıyor ya da kafasına sıkıyor. Onu hayatta tutacak tek bir neden kalmıyor; her şeyi tüketiyor.
