sana bu mektubu kan ışığında yazıyorum
geçmişi geri getirmenin hayvanat bahçesinde
küçük çocukların kaybettiği kelimelerle yazıyorum
hala aklındaysam, delir!
ve beni kurtar
bir kadından
başka bir kadına giderken
yalan söylemeyen adamların bıraktığı
o izi bırakmayacağım sana
benim tutkum
en fazla beni tutar, beni öldürür
ya da hamburg limanında bir portekizli bıçaklar
aramızdaki her şeyi öldürür
sana bu mektubu kan ışığında yazıyorum
karşılıklı birbirlerinin yüzüne bakarak
ölümsüzlük bilincine ulaşan iki aynanın
kaçınılmaz sonuydu hüznümüz
avucumun içinde
avucunu dinlemeye gelen bir berberin sıkıntısı var
o otel defterindeki gece gürültüsü
sürekli adımızı çağırıyor
biliyorum
şimdi bomboş dünya
bu kış, kışla yıkılmazdır
ve ölüm
ancak ölümle ölçülür
her şeye rağmen unutmuyorum
tırnaklarını kesebilen her hayvanın
kendine insan dediği şu hayatta
bir gün bir kitap olması için
yarınlara yalvardığım bir filmdin sen
sana bu mektubu kan ışığında yazıyorum
geride kalan suyun ağladığını göreceksin
kırmızı yaprakları vardı gözyaşının
ve kötü tütünler ve kimsesizlik ve ben
karanlıktan çıkartıyoruz gölgeni
gölgen,
zamanı kullanmayan bakışlarımı görüyor
şimdi sana kırmızı şarabı hatırlatan
makedon şarkıları gibi
söz ver bana
bir cinayetten bir şairin görünüşüyle
bir şairden bir cinayetin görünüşü neredeyse aynı
sonra hiç kağıtsız intihar akşamlarında
kara kalemlere tutunup kara kara ağlarım
diri diri unutup gidersin beni
ödeşiriz, söz ver
sana bu mektubu kan ışığında yazıyorum
biliyorsun
aşka dair ölüm geçirmez bir cevap getirdiğin için
kalbimi kalbinde bir samuray kılıcı gibi taşıdım
ama bilmez bunu
onların damarlarında ingiliz birlikleri dolaşan ibne
barları
başbakanı ve tanrısı
sana bu mektubu kan ışığında yazıyorum
her çocuğun hayatı boyunca dinlediği bütün masalların
şehre çarparak yırtıldığı bir an vardı
dönünceye kadar bekle beni
çünkü aşk,
bu şiiri doğururken ölebilir
birilerini öldürebilir
dönünceye kadar
gözlerimdeki mülksüzlük açık tutacak kapılarını
mezar taşı olmayan rahminin yerini değiştirme
bekle beni
sana bu mektubu kan ışığında yazıyorum
üzülme
hep çölle konuşmak isterdin
konuştun, hiçbir hayat aynanın değildir
konuştun, hayranlıkla okunan yaralar hep açık kalır
konuştun, bu aşk, bu şehrin ölümünü ölmeyen
sana bu mektubu kan ışığında yazıyorum
benim tutkum hiçbir yüzyılın
en fazla tutar, beni öldürür
yada hamburg limanında bir portekizli bıçaklar
aramızdaki her şeyi öldürür.