küçük ya da büyük farketmez tiksindiren, normal insanların iki katı olan kişilere bile üç buçuk attırabilen varlıktır. hatta diğer böcekler bundan sonra gayet sevimli gelir.
blatta orientalis doğu hamam böceği olarak bilinir ben samimiyetimize binaen ori diyorum çünkü kendisi benim ev arkadaşım olur. genelde iyi anlaştığımız söylenebilir ama ters düştüğümüz bazı noktaları da var elbette; mesela eve çok arkadaş getiriyor, mutfakta gecenin bi yarısı kahkahalar falan, alemci biraz. gündüz evin içinde angus gibi dolanırken gece oldumu tam tersi, zirzop, şizoid, kıpır kıpır bi hal alıyor. ama severim candır can. benim odama girmesini katiyyen yasakladım genelde koridorda ve mutfakta takılıyor ben yokken giriyorsa bilmem arkasından konuşup günahını almayayım.
her ne kadar iyi bir dostluğumuz olduğunu söylesem de ayrı dünyaların insanlarıyız zira ori'yle aramızda ciddi farklar var;
ori su altında boğulmadan 40 dk kadar kalabiliyor ben ise en çok 4 dk kalırım.
ori bana kıyasla radyasyona 20 kat daha dayanıklı.
ori'nin başı kopsa* 30 gün kadar yaşayabiliyor ölüm nedeni ise açlık, ben ise en iyi ihtimal 30 sn yaşayabiliyorum ve ölüm nedenim ise hemorajik şok ve kardiyopulmoner arrest.
ori hiçbir şey yemeden 1 ay aktif yaşayabiliyor ben hiçbir şey yemeden 3 gün yaşayabiliyorum.
ne kadar ayrı dünyaların insanı olsak da aynı çatının altında mutlu mesud yaşayıp gidiyoruz...
orospu çocuğu sıfatını belki de en çok hakeden hayvan. küfür yaratıcılığında devrim yaratır insana bu dna sarmalını siktiğimin göt laleleri.
arkadaş, madem ki rahatsız edeceksin, madem ki o lanet görüntünle tam tuvalete girip rahatlamak üzere olan adamın tüm boşaltım sisteminin ters yönde çalışmasına sebep olacaksın, o sıçtığımın banyosunda düzgün bir yerde dur. öyle terliğin sağına soluna girip de terliği giymiş olan adamın bacağına tırmanma tipini telini siktiğimin hayvanı. bak hala tüylerim diken diken aklıma geldikçe fıttırıyorum. bendeki de nasıl huylanmadır üzerinden kaç saat geçti, kaç kere yıkadım her yerimi ama hala bir yerlerimde bir şeyler dolaşıyor hissiyatı. kafayı yiyeceğim kafayı!
amk yılan görmüşlüğüm var. domuz görmüşlüğüm var. bunlarda panik yapmam. ama bu amcıklara gelince donup kalıyorum amk. öldürmesi bile zor oluyor bunları. sanki çukurca'da terörist arıyorsun amk. aynen onun gibi bir şey. bu orospu çocukları da istenmeyen misafir gibi gecenin bir vakti beni rahatsız ettiğinde direk yakıyorum. hatta bir keresinde ütü yaparken gördüğümde ütüye yatırmıştım şerefsizi. çatır çatır ses geldi. çok da güzel olmuştu yani.
bu şerefsizlerin en büyük özelliği birbirlerine sahip çıkmalarıdır. bir inşaat yerinde görmüştüm bu pezevengi. pet şişeye kapatıp sakladım onu. yarın yakarım diye düşündüm. ertesi gün bi baktım nazi ordusu gibi akrabaları gelmiş yanına piçin. sonra ben de hepsini yaktım kolonyayla. bildiğin ızgara oldular.
başparmağım kadar olanı pencereden kamikaze yaparak giren mahlukattır. "hassiktir o ne lan" tepkisini verdirmiştir. kendisi poşetin içinde dışarının yolunu tuttu. korkuyorum lan sözlük. *
edit: poşetle dışarıya attıktan sonra üstüne su sıkmıştım. *
daha iğrenci yapılana kadar en iğrenci bu, benim kriptoniğim.. görünce nevrim dönüyor efendim. evvelki hayatımda hamamböceği mi kovaladı winterfell çayırlarında anlayamadım olayı tam, 4500' türü bulunmaktaymış ayrıca.
böcekler familyasının, insanoğlu tarafından en sevilmeyen üyesidir.
tipi bozuk bir kere bunun. uğur böceği gibi sevimli, çekirge gibi eğlenceli, peygamber devesi gibi asil değil ki. neyini sevelim ya, antene bak şunun töbe yarabbim.
ve size bir tavsiyem;
bir hamamböceği sizden borç isterse sakın vermeyin.
bu satırları yazarken sen kanalizasyon borularında olacaksın ama olsun yazıyım içimde kalmasın; öncelikle orospu çocuğusun. sen nasıl dördüncü kata çıktın ve yerleştin, ben merdivenleri çıkarken kıçımdan soluyorum nasıl üşenmedin o mesafeyi. lan alt katlarda takılsana.
televizyon izlerken en gıcık kaptığım olay önümden birisinin geçmesidir, keşke bunu ölmeden önce öğrenseydin.
öldürdüm seni, en kötüsü ne biliyor musun, cesedini klozete atıp, üzerine zafer kazanmış komutan edasıyla işemem oldu.
zannediyorum hakkında en çok şehir efsanesi üretilen böcek. daha önce hiç hamamböceği görmemiş bir insan sırf sözlüklerden bu hayvan hakkında yazılanları okusa gözünün önüne doğaüstü bir yaratık gelir. antenlerinden mavi ışıklar saçan; bir anda görünüp kaybolabilen; nükleer sızıntıya, suya, sabuna, magma tabakasına dayanıklı, 7 kg taşaklı bir böcek canlandırır gözünde. ama bildiğin böcek lan. basınca ölüyor işte. mikrodalgaya koyunca patlıyor, ateşe koyunca yanıyor. sefil bir böcek yani. keramet olsa bu hayvanda, lağımlarda, boklarda gezmez amk.
lütfen şehir efsanesi üreteceksek de arılara, karıncalara filan üretelim arkadaşlar. çalışmayı ve çalışkanlığı övelim. herkes en az üç çocuk yapsın. bir ilerleyelim, bir gelişelim. hamamböceği ne amk?
evin pkk'sıdır bu ibneler. nerden ne zaman çıkacakları belli olmaz. yaz boyunca faaliyet içindedirler. gece kalkar mutfağa bi gidersiniz ki dolanıyo tezgahın üzerinde. uyku uyutmaz, yakalamak isterken uyku kaçar. bazen de o kaçar. öyle yerlere girer ki götoş, hayatta ulaşamazsınız. siz odaya döndüğünüzden 10 dakika sonra falan çıkar yeniden. dalar mutfağa.
gelmiş geçmiş en yavşak organizmadır. sıcaktan soğuktan etkilenmez, yemez içmez uyumaz, arada mal malsuya düşüp ölür. eve bikaçtane girer bir ay sonra 150 tane olurlar. piç mahluklardır.
