bu 15 dakikalar genellikle iki takımın da oyun disiplininden koptuğu dakikalardır. o maç öncesi yaşanan tatlı heyecan ve maçın başındaki bunaltıcı presler, varyasyonlar, ikili sıkıştırmalar, önde basmalar yerini eller belde futbolcu yığınına bırakır. şutlar artık amaçsız ve kaleyi bulmayan şutlardır. kendini yere bırakan ve hatta kanepede uzanır gibi uzanan kişilerde vardır ki bunlar iyice eşeğin amına suyu kaçırır. hani oynamaya niyeti olanda da istek kalmaz o derece. son bir gazlamayla her takımdan duyarlı birileri de çıkmaz değil. bunlar ''hadi len amcıklar öldünüz mü, koşun biraz!'' nidalarıyla sahayı çınlatsa da nafile. o halı sahanın ''halı'' kısmı ilgilendirmektedir artık pek çoğunu. ortada da 19-13 gibi ciddiyetten uzak bir skor varsa -ki genelde buna yakın bir şeyler olur- bu süreç daha da hızlanır. dakikalar geçtikçe kolay goller bulunur çünkü. ufacık saha da 4 e 1 yakalanmalar başlar ki bunlar absürd sahneler oluşturur. çıkış zilinin çalması bu işkenceyi dindiren bir kurtuluş sireni gibidir. ve yeniden gelecek haftanın ilk 40 dakikası beklenmeye başlanır.
son 15 dakika, fark 15 bile olsa hadi beyler, hadi ! nidaları hala varsa, hiç birşey için geç değildir demektir. halı saha maçlarında zaten en çok kavga son 15-20 dakikada olur kanımca.
son 15 dakikada akıllarda sadece sahanın tabanında bulunan ayakkabının içine hatta ayakabıyı geçtim çorabın içine giren siyah kömür gibi cisimlerden en kolay şekilde kurtulmanın yolu aranır.
bütün maç temposunun yüzde elli oranında arttığı vakittir. son 5 dakikaya girildiğinde maç belli olur. yenilinmesi durumda herkes kendini bırakır. şişman arkadaş varsa orta sahaya oturur, kaleci arkadan küfür eder, rakip takım soyunma odasına yavaşça yürür.
(bkz: gözlem)