türk gencliginin en büyük tutkusudur. her türk genci hayatinda hic olmazsa bir kere hali sahada mac yapmistir. cogu zaman sadece top tepilen bi yerden ötedir hali saha. buralarda oynanan maclar, bir ölüm-kalim savasidir. atilan goller, yillarca konusulacak gurur kaynaklaridir. yenilen goller utanc tablosudur, hele bacak arasindan yenmisse. hakem olmaz pek, olsa da ibne olur her zaman. türk erkegi, hali saha macinda iddia kaybetmez, gol yemez, terlemez. gol atar, daha önemlisi calim atar. eger izleyici de varsa hele bir de aralarinda kiz da varsa futboldan hic anlamayan, adam eksik oldugunda cagirilan eleman bile varini yogunu macta harcar. önemli olan kazanmaktir bu maclarda. bir de hali saha maclari sonrasi sonsuza kadar devam eden tartismalar vardir ki, o konuya hic girmeyelim.
mac bitmistir,koridorlar da kavga baslar
Hexagram: lan hakan niye pas vermiyon lan ibne,ne kadar bencil ibnesin.
Hakan :olum sen kendine bak defansa gelmiyon,insan yardim eder,gol de atabilsen lan senin hakan sukur le bir akrabaligin var mi?
hexagram :ya senin umit ozat la akrabaligin varmi?
digerleri :Kesin ya tamam. zikilmis gotun davasi olmaz...
forvetlerden biri:yaa ben senin kadar passız giden birini görmedim.
forvetlerden diğeri:ya elimden geleni yaptım olm ne yapıyım daha.
forvetlerden bir diğeri:elinden geldiğin kadar pas atmadın pezevenk.
gizli forvet:hele sen hiç bakma öyle inamoto gibi durdun orda.
defanstaki tek adam:la yürü git olm bir ben durdum defansta.
kaleci:de get la hiç biriniz oynayamadınız.
nedense kimsenin defans ta oynamadığı ve sorulduğunda abi benim mevkim forvet denildiği, bir an önce sözlük yazarlarının bir araya gelerek oynaması gereken dünyanın bir numaralı oyunu.
Herkesin birden bire mucizevi bir sekilde gol krali oldugu maçlardir.
Defansta adam olmamasindan dolayida 14-12 gibi skorlarin dogmasi kaçinilmaz olan genelde eglenceli maçlardir.
maç sadece 1 saat sürer ama kritiği, tartışmaları, kavgaları en az bir hafta. en zevkli tarafıda budur aslında. halısaha sahiplerine önerim;sahaya maçı kaydeden iki kamera koyun, maç sonunda cdleri oynayanlara dağıtın. yazın, pazartesi günü, sabah 9-10 maçınız bile boş kalmaz, eminim.
altı üstü basit bi maçta, attığım 3-5 gol sonrası arkadaşların bana sarılıp; süperdi, işte böyle, ne goydun la gardaş gibi şeyleri söyledikleri, hafta da bir iki kez yapılan aktivite.
kalede, kaleci mayer ile birlikte;
taçsız kral pele, bakkenbauer, nadya komonaçi, bricit bardo, fenerbahçeli cemil ve benden oluşan kadroyla tüm rakipleri bir bir yeneceğimize inandığım aktivite.
-alman, ispanyol, fransız, ingiliz hiç farketmez hiç faketmez!!!
eğer birisi son sistem giyinmiş ise kötü oynama şansı %85 dir.
gerçektende dikkatimi çekmiş bir konudur. maça çıkmadan önce şöyle bir rakibe bakıyorum, adamın biri acayip janjanlı duruyor. giydiği ayakkabı 200 tl. üzerindeki forma orjinal. bizimki gibi bazar malı değel. genelde 10 numara giyerler. sırtındada çok ünlü futbolcu ismi yazar. neden böyle giyindiği merak konusudur. hatta adam tekmelik bile takmıştır.
ama maç bi başlar... oda ne! fıssss.
farklı bir atmosferi olan (hele halı saha iyiyse) akşam yapılan maçları daha güzel olan her gencin mutlaka tatması gereken maçlardır.
(bkz: olsa da yapsak)
saat 1 e doğru eve geldik halı sahadan ben izliyordum oynamıyordum arkadaşlar vardı izlemesi bile keyiflidir.çekirdek ile birlikte daha heyecanlı gidebilir.