- penaltı lan.
+ ya bi siktir git halısahada penaltı mı olur
- ulan pezevenk halısahada oynanan basketbol mu neden olmasın
+ ya çene yapma topunu oyna, sabahtan beri çirkeflik yapıyosun amk
- haftaya gelen top olsun ulan ibneler.
maçta varlığı ile yokluğu belli olmayan mahzun bir arkadaş seçilir.
ve ismi zikredilerek,
- ulan bu çocuk maça niye gelmedi, bir şey mi oldu acaba?
gibi yüksek seste serzenişte bulunulur.
malum çocuk şaşırır ve,
- ben burdayım ya..
diye aynı ses tonunda bilgi verir.
sonra,
- o zaman oyna da varlığın belli olsun a.q..
diye bağırılır.
saha içindekilerle birlikte izleyenler de yarılır.
malum çocuk mu?
o andan sonra 2 gol 2 asist yaptı.
ben bugün bunu gördüm..
top y'dedir, taç çizgisinden ilerlemektedir ve ben içerde bomboş beklemekteyim. işte o onlar...
x:boşum gel olum.
2 saniye sonra.
x:olum gelsene kaptırcan topu.
x:laaan gelseneee
ve y taç çizgisinden topu kaleye vurur taça gider.
x:lan bu çocuğu kim getirdi çık dışarı.
geçen gece ite kakıla gittiğim maçta olan olaydır.
+sol kanat lannnn sol kanat....
-kimin soluna göre abi.
+ebenin solu lannn, abini ziktirme şimdi defansa gel bari mal herifff.
ayda yılda bi kaleye geçen ben, bunları oldukça ciddi söylerken, bir kısım futbol özürlüsü topun bizim sahamızda olmasına rağmen hala forvette, kolkola girmiş maçı izliyorlardı.
maçın sonunda karşı tarafın mallığını bırakıp kendi mallığımı kabul ettim. ulan o değilde madem kadronuz yok ne diye halı sahaya parı yatırıyonuz. sokakta az mı oynamışlığımız var zamanında...
futbolda pas verecek arkadaşını aradı şeklinde bir spiker klasiği vardır. ben de maç sırasında pas vereceğim bir arkadaşımı aradım. ilk aradığım arkadaşın telefonu kapalıydı, takımdaki o an pas vereceğim rakip sahadaki diğer elemanın da numarası yoktu. o ilk kez bizimle maça geliyordu, ben de başka birinden onun numarasını aldım ve o şekil kendisine ulaştım. o da zaten benim aramamı bekliyormuş. ben bunları yazdığım için entrynin gerisini tehlikeye attım. muhtemelen geri kalanı okunmayacak. iğrenç bir espri biliyorum ama ne yapayım, içimden geldi. neyse devam ediyorum.
abicim pası ben bir attım, saldım zehiri. övünmek gibi olmasın yediye yedi maç yaparken rakip takımdan 8 kişiyi oyundan düşürdüm. kaleci de o an topu yakalarım diye açıldı. haa diyeceksiniz ki yediye yedi yapıyorsunuz da, sekiz kişi nasıl oyundan düşüyor? bizim kiraladığımız sahanın sahibi, rakip takımın kale arkasından top almaya gelmiş. onu bile oyundan düşürdüm ben, o derece. ama attığım top nerdeyse auta çıkacaktı. sonrasında topa doğru koşan arkadaşa ben bağırmaya başladım, topu yakalarsa büyük ihtmalle gol olacaktı. heyecanlı bir şekilde "tut lan topu, tut tut tut" dedim. ama öyle yakala co şeklinde hakaret içerikli değil, o anın verdiği heyecanla...
arkadaş topu tuttu ve hani böyle amerikan filmlerinde kız tam yüksek bir yerden düşecekken biri son anda elini uzatır ve düşecek olan kızı yakalar. ardından da artistlik yaparak "tamam kızı yakaladım, kız bende ve yaşıyor" der ya. bunu öğrenen kriz merkezi çalışanları arasında bir alkış tufanı kopar, herkes sevinir. birbirine sarılırlar falan filan. hatta kimileri o kargaşaya denk getirerek öpüşürler. sonra "biz ne yaptık yaa, manyak mıyız? ulu orta yerde, abazanlar gibi atladık birbirimizin üstüne. akşama boş musun?" bakışı atarlar ya... bizim eleman da o hesap topu auta çıkmadan yakaladı ve topun üstüne oturdu. "bakın yakaladım naaaaber?" moduna geçti. üstüne oturunca zaman kaybettik tabi. yani biz o şekilde yakaladı diye alkışlayamadık, kaleci ile stoper birbirine sarılamadı. maçta tuttuğu forvete "soyunma odası şimdi boştur, gitsek mi ne dersin?" demeye hazırlanan defans oyuncusunun eline bu fırsat geçmedi. bu acı dolu sahneyi görünce ben duramadım tabi;