çocukluğu çok zevkli geçmiş nesildir. ben de onlardan biriyim, iyi ki de birçok imkansızlıkla büyümüşüm de şimdi bulduklarımın kıymetini biliyorum. ayrıca şuanda sanal dünyada mal gibi büyüyen nesle çok acıyorum cidden.
Amerika'ya yolculuk ismini verdiğim, çocukluğumun en güzel eğlencelerinden..
Malum yol uzun, oyun günlerce sürerdi. Halının ortasında atlas, şimdi şuradayız şimdi buradayız diye hesap yapardık. O zamanlar cep telefonu da yok, ileriyi gören çocuklar olarak kumandayı telefon yapıp sözde eşimizi arayarak nerede olduğumuzu söylerdik..
Sıcak havalarda ise evin önündeki kumlukta kendi elleriyle yaptığı duble yollarda araba sürmüş nesildir. Ve evet asfaltta röveşataya kalkmış popo üstü düşmüştür.
Kırmızı halı. Ah o halı, ah o halı. O evden hiç gitmeyen yemek kokuları. Babaannemi özledim lan. Oğlum bak açıyonuz şöyle masum gibi görünen damar başlıklar ! Olmuyor.
evde soba gürül gürül yanarken o halının kenarlarını yol yapıp araba sürmek ne keyifliydi. hatta dedem farları yanan bir araba almıştı. lambayı kapatır öyle oynardım. sanırım bir daha da öyle mutlu olmadım. en zevk aldığım da tüp kamyonuyla hayali evlere tüp dağıtmak olurdu.
geçen eve halı bakıyorum netten. öyle şeritli halılar nerdeyse hiç kalmamış. hepsi düz renk. lan dedim kenarında araba süremediğim halıyı ne yapayım. almadım!