dün katıldığı canlı gaste programında yeni albümünün müjdesini vermiş sanatçı.
içinde bulunduğu durumdan ne zaman kurtulacağının sorulması üzerine tefecilere seslenerek faiz oranlarını biraz indirmelerini, bu takdirde 2 yıl içinde bu olayın biteceğini belirtti.
tam hatırlamıyorum, lise bir veya ikinci sınıftaydım. bir kız arkadaşım var çok seviyorum ama sorunlar var falan. melankolik takılıyoruz o aralar. neyse böyle günlerden bir gün üsküdar da, kız kulesinin tam karşısında oturuyorum. yaklaşık yirmi metre kadar sağımda üç tane genç ellerinde gitarlar şarkı söylüyorlar. ve birden üç dört..! girdiler:
zaman akar zaman gider
bir sıkıntı biner bedenime
her dakika ve her saniye
çırpınır yüreğim hasretine
şu insanlar arasında yapayanlızım
yanlızlığım sensin
uzaktan da olsa konuş
konuş benimle bak gelecek sesin
alışamadım ben bu kente
alışamadım sensizliğe
soluduğum bu şehir
artık benim değil
o gölge veren ağaç
artık burada değil
bildiğim güzellikler
yabancılaştı bana
göklerde parıldayan
benim yıldızım değil
şu insanlar arasında yapayanlızım
yanlızlığım sensin
uzaktan da olsa konuş..
konuş benimle bak gelecek sesin...
alışamadım ben bu kente
alışamadım sensizliğe...
kimdi bu parçayı yapan.. hemen eve gidip araştırdım ve sonuç: haluk levent..! o gün girdi hayatıma..
bugün haber merkezinde karşıma çıkan ilk haber ise haluk levent in dolandırıcılıktan gözaltına alındığı. neden bilmiyorum, sanat yapan insanların, özellikle müzisyenlerin böyle şeyler yapabilecekleri aklıma gelmiyor.. keşke hiç bulaşmasaydın bu işlere.. keşke sen türkünü söyleseydin sadece..
bir magazin programında icra davasından dolayı gözaltına alındığını görüp gençliğim adına üzüldüğüm müzisyen ..çok dinlerdim gençken onu..müzik konusunda kime ve neye göre başarılı olduğu tartışılır..bir çok insan onun halk ya da şenlik konserlerine denk gelmiştir. ordan da bir sempatim oldu işte..*
ne olursa olsun 90lı yıllarda ortada rock adına popüler şarkılar yokken populer olabilmiş ender sanatçılardan. duruşu beğenirdim eskiden ilk çıktığınd, daha sonraları duruşunun ne olduğunu kestiremedim.
düzenli olarak her hafta gözaltına alınan müzisyen. işin ilginç yanı ise en son gözaltına alınması sahnedeyken oluyor ve program yarıda kesiliyor; yahu adam kaçmıyor yeri belli yurdu belli, biter program iner sahneden ve alırsınız adamı.
demokratikleşmekten, açılımdan, atılımdan bahsedenlerin sanata bakış açısı, sanatçıya saygısı bu kadar oluyor galiba. gerçi parası olmayan sanatçıysa bile değersizdir kimine göre; tarkan'ın parası vardı, kokainden girdiği halde krallar gibi karşılandı ama öbürü parasızlıktan kıvrandığı için bir adi muamelesi görmüştür. yazıklar olsun böyle adaletsiz sisteme.
adalet olmayan bir ülkede adalet bakanlığı'nın olması çok komik oluyor.
son gözaltına alınma nedeni olarak 40 bin tl gibi bir rakamın zikredilmekte. bu kadarcık borç için haluk gibi bir sesi susturmak içler acısı bir durum. hiç mi eşi, dostu, yakını yok dünyada diye düşündürmüyor değil. birileri önderlik etse haluk için yardıma koşulsa. oda yeniden şarkılar söylese gür sesiyle.
izmir Fuarı'nın içinde yer alan Celal Atik spor salonu'nda bir tiyatro sanatçımızın kanser hastası kızı için verdiği minik bir konseri hatırlıyorum. O zaman ilk kasedi yeni çıkmıştı. Fazla tanınmıyordu. Soner Arıca ve bir kaç sanatçı daha gelmişti konsere. Soner Arıca'nın alkollü olduğunu hatırlıyorum. Ben ve arkadaşım özellikle Haluk Levent'i beklerken o sanatçıları getiren araçtan çıkmamıştı. Acaba gelmeyecek mi diye endişelenirken sırtında gitarı montrö kapısı yönünden tın tın gelmeye başladı. Sonradan birkaç laf ettik de öğrendik meğerse kordonda takılmış biraz. Onu görünce gülümsedim istemsiz olarak ama o karşılık verdi. "Merhaba" falan dedi. Sanki yakından tanıdığım biri gibi "Nerde kaldın ya" dedim ve o da afalladı ve o zaman söyledi arkadaşlarıyla kordonda takıldığını. Müthiş mütevazi bir adamdı. Müzikten zerre anlamayan arkadaşım "Biraz daha sert yapsanız" falan dedi. "Ankara" parçasındaki gitar sololarından bahsetti o da bize. Böyle sıcak, böyle ulaşılabilir bir adamdı. istese "siktir" çekip işine dönebilirdi. Bir sene kadar önce de istanbul'dan izmir'e gelirken uçakta gördüm. Gözünün içine içine baktım ama yanıma oturmadı. Şimdi de bu adamın çek, senet olaylarına girip suçlandığı konularda faaliyeti olduğuna inanmıyorum. Tipinde yok adamın bir kere. Bu kadar duygusal parçalar yapan bir adamın ' bir çeteye üye olmak ve yağmaya teşebbüse azmettirmek' suçlarını işlediğine inanmıyorum ve elimde yeterince param olsa tüm borcunu da temizlerdim. Haluk Levent'in kaç tane yardım konserine çıktığını kimse bilmiyor. Kendisi bile. Yardımda bulunduğu herkes 10 lira verse borcunun yarısı biterdi. Ama ne demişler "hiç bir iyilik cezasız kalmaz"
bu ülkeden gitmeye karar vermiş. kendi şarkısından bir kuple:
heeeey!
ne duruyorsun be, at kendini denize;
geride bekliyenin varmış, aldırma;
görmüyor musun, her yanda hürriyet;
yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
git gidebildiğin yere.
yeni bir albüm çıkarsa da dinlesek. özledik kendisini. köşe bucak verdiği konserler ile yurdumu belediyelerin şenliklerinde zeynep mansur, banu zorlu vs isimleri dinlemekten kurtarmıştır.
yapmış olduğu yardım organizasyonlarının haddi hesabı yoktur ve asla bunları dile getirip yaptığı iyiliği kimsenin kafasına kakmaz.
bir gece vakti adlı albümü kanımca en güzel albümüdür ve her müzik severin arşivinde bulunması gerekir.
prestij müzik ailesinin belki de en bahtsız bedevisidir o.. ama hep iyiniyetinden, saflığından ve temiz kalbinden ötürü kaybeden olmuştur. mahsun olsun özcan olsun ve niceleri prestij müzik bozgunundan kendilerini kurnazlık yapıp kurtarmayı bilmiş ama bu adam hepsinin borcunu sırtlanmıştır.
yani anlaşılacağı ticarete kafası çalışmaz.
bırakın da çalışmasın. o hep duygudan yana, güzelden yana ve sevgiden yana olsun. onun dilinden dinleyeceğimiz daha çok elfidalar, gökovalar, anlasanalar ve nicesi var..
bir tane daha terk-i diyar vakası. tefecilerden köşe bucak kaçmak zorunda olduğu için sığınacak yer aramaktaymış. karanlıkta dolaşırsa, ışığı arar tabi.
uzun yıllardan sonra az önce kral çıplak programında gördüğüm ve birden hatırıma ilkokul,lise yıllarımı getiren anadolu rock sanatçısı. ben anasının karnından metal, rock dinleyerek çıkmış gibi davranan tiplerden olamadım hiç bir zaman. abim ablam falan da yoktu. annem eski hacettepe tsm korosunda görev almış bir kadın, babamsa türküsever bir insandı. kral tv de ne varsa onu bilirdim, onu dinlerdim. ve belki de dinlediğim ilk kaliteli müziklerdendi onun müzikleri. rock müzik dinlerken kafa sallamayı onun konserlerini gösteren anahaber bültenlerinde gördüm ilk mesela. bir gece vakti, yollarda bulurum seni, ankara, ela gözlü benli dilber, ayrılık vs... "hani benim hani benim benim olacaktııın, iki bahar önce okulun bitince bana varacaktın" diye dinlerken onu ilkokulda, bir gün okulum bitince evlendiğimi hayal ederdim, ayrılık şarkısı televizyonda çalarken nasıl eşlik ederdim görmeliydiniz. sevgili, aşk, ayrılık... çok uzak ama tatmak istediğim bir dünyaydı onun şarkılarıyla. bende böyle duygular uyandırır hep haluk levent. bu ülkeye müzik kültürü açısından çok şey kattı diye düşünüyorum.
sanatçı yönü dışında ticari tarafını anlatan, borçlar, hapis vs mevzularının nasıl geliştiğini, nasıl anlaşıldığını açık açık anlatıyor şu an. hak vermedim de değil.