kimse kendisini kararları ile olumsuz etkileyen birisine saygı duymaz, gayet normal durumdur. para çalan, insanların ölmesine göz yummaktan öte çanak tutan, terbiyesizce konuşan, sivil halkı darpeden insanlar birilerinin tercihleri nedeni ile ordalarsa ben o insanlara saygı duymam. üzerine bir de insanların, sahip oldukları bu seçim gücünün neticesinde bu duruma düşmelerinden tatmin olmaları, "iyi olmuş, orada işi neydi, içmesinler zaten, koyun dediniz koyduk" gibi yasal yollardan zorbalık uygulamaları saygı duyulacak davranışlar değildir. kendi adıma bu insanlar benim yaşamım ve geleceğim adına tehdit oluşturmaktadır ve saygı duymamaktan öte düşmanım olarak görmekteyim.
olay bir partinin başarılı olup olmaması değildir ki zaten başka bir parti başarılı olsa eminim ki o partinin hatalarını da körü körüne savunacak aynı bokun lacivertleri olacaktır. olay bu bokların neden bok olduğunu ifade etmektir. bir milletvekili havadan zengin oluyor, şartlarını kendi çıkarına kullanıyorsa onun o anda ipini kesmeyen halk benim için aptaldır ve bu aptallıkları benim hayatıma da zarar vermektedir. önemli olan hangi partinin başta olduğu değil, halkın hangi kafada olduğudur. halk en küçük sahtekarlığı, art niyeti, sorumsuzluğu cezalandırsa zaten başta yine akp olsa kimse bu kadar yakınmaz. zaten ortada yanlış bir şeyler olmasa, her şey yoluda giderken ben de gidip başka bir partiye oy vermem, ne gereği var derim.
ben hırsızlık yapan, zorbalık yapan içi boş adamaların ülkeyi yönetebilmesinden rahatsız oluyorum. halk hepsini cezalandırıp siyaseti bunlardan arındırmadıkça da kimin başarılı olduğunun bir önemi yok. çok büyük hatalarda bile mantıksız şekilde bir siyasetçiyi koruyan bir insana ben saygı duymam. sen hizmet edilmek için varsın, bir siyasetçiye gereksiz bir şekilde duygusal bir bağ kurman normal bir davranış değil. demokrasi de bu olgunluğa erişememiş insanların elinde zarardan başka bir şey getirmiyor.
"reyhanlı'ya rağmen akp ye oy verenler" diye başlayan veya benzeri konuları misal vererek halkın belli bir kesmini baskı altına almaya çalışmak veya seçim haklarında kullandıkları tercih sebebiyle hakaret etmek ancak gerzeklere yaraşır.
ve halkımızın maalesef %20 lik bir kesimi bu kafadadır.
seçmeni hedef gösteren hiçbir parti başarılı o-la-maz.
ayrıca illa zulüm misal gidersek dersim de yapılan katliam sebebiyle chp gerek ki %5 bile oy alamasaydı.
eğer halkın seçtiği kişiler totaliter bir rejim uyguluyorsa, azınlıklara, iktidardan tarafa olmayanlara saygı duymuyor, onları susturmaya çalışıyorsa, eziyorsa normaldir.
devletin gerçek amacı bireylerin özgürlüğüdür der spinoza abimiz. "eğer devlet halkın bir kesimine zarar vermeye başlamışsa acilen yıkılmalı ve yerine daha barışçıl bir iktidar getirilmelidir." der john locke kardeşimiz de. devletler, bizlerin haklarını, özgürlüklerini korumak için vardır.
-insanların yaşama hakkına saygı duyuyor mu? hayır. (bkz: reyhanlı) (bkz: roboski)
-insanların cinsel tercihlerine saygı duyuyorlar mı? hayır. bu ülkede eşcinsel evlilik yasal değil hâla.
-devletin tecavüz, cinayet, taciz vb. suçlarda tutumu ne? suçluyu serbest bırakmak. 26 kişinin tecavüz ettiği 13 yaşındaki kız vardı mesela, veya bir hüseyin üzmez vardı, başbakanın oğlu sevim tanürek'i öldürdü ve hâla elini kolunu sallayarak gezebiliyor vs.
halkın tercihine saygı duymadığına göre halktan biri değildir bu arkadaş, demek ki halkın tercih ettiği halk olmaktan çıkmış yönetici kişilerdir.
zira bunu kastetmeyip azınlık görüşü kabullenenlerden bahsediyorsa kusura bakma kardeşim ama bu insan halk sayılıyor. çoğunluktan taraf olmayanların halk sayılmadığı bir ülkede yaşamıyoruz.
halkin tercihine yine halk saygi duymayabilir zaten bu da demokrasidir. oyle kuzu gibi sandiga oy atmak sonra biz sizden cok oy aldik susun demek ise terbiyesizliktir.
bu tercihler kendisini de bağlıyorsa gayet de normal davranan tiplerdir. şimdi bizim bebeler zannediyor ki demokrasi ile her iş çözülür. neden böyle bir hisse kapılıyorlar? çünkü demokrasinin tarihi gelişimini bilmiyorlar. öyle olunca da "halkın kararlarına saygı duyacaksınn köpekkk" diye çemkiriyorlar ortalıkta.
bak güzel kardeşim, bak canım kardeşim. bütün dünya yarından itibaren tek bir devlet etrafında birleşse ve tek bir dinin kabul edilmesi için referandum yapılsa, bunun sonucuna göre de herkes o dine inanacak, inanmayanlar da toplumdan ayıklanacak vs denilse sen buna isyan etmez misin?
hah işte tam olarak aynısı bizim için de geçerli. evet, seçim halkın seçimi, tercih onların. ama yaptıkları seçimler benim elimi kolumu bağlıyor. onların seçtikleri adamlar, benim hakkımı gasp ediyor. kpssye, össye, hakimlik sınavlarına hile karıştırıyorlar. sırf fikirleri uyuşmuyor diye üniversitelerin efsane hocalarını tasfiye edip yerlerine gelişmiş bir ülkede üniversitede hademe bile yapılmayacak adamları getiriyorlar. memleketin 40-50 yıllık birikimi olan şirketleri, fabrikaları yok pahasına peşkeş çekiyorlar, yandaş iş adamları zenginleşirken diğerleri avucunu yalıyor veya onlar da yalaka olmaya zorlanıyor.
halkın tercihiymiş. tercih nedir ki? rastgele yapılan bir şey midir? içinde irade bulunan bir şey midir yoksa? ikincisiyse eğer, iradenin olması için önce gücün olması lazım. yani seçeneklerden birisini seçebilecek gücün olmalı. ama sen yeterince bilmiyorsan eğer renge bakıp seçim yaparsın. yani şunu diyorum: sen hangi partiyi seçeceğine nasıl karar veriyorsun mesela? o partinin lideriyle görüşüp, vizyonu ve planları hakkında birinci elden detaylar alarak sonrasında bu planların sana ne kadar uyduğuna karar vererek mi yapıyorsun bu işi? elbette hayır. bunu yapabilenlerin sayısı bir kaç bini geçmez herhalde. onun yerine açıyorsun ana akım medya kanallarından birisini, bakıyorsun o lider besmele ile bir avm açmış. diyorsun ki ulan bu adam benim inandığım değerleri temsil ediyor, sonra da oyu ona veriyorsun. ama bilmiyorsun ki o adam o avmnin arsasını peşkeş çekmiş, işçilerin kanun dışı çalıştırılmasına göz yummuş, yetim hakkı yemiş. bu bilgiler sana sunulmuyor çünkü. peki bilenle bilmeyen bir olur mu? elbette olmaz. oluyor ama. bilen de bilmeyen de oy kullanıyor çünkü, üstelik ikisinin de oyu eşit. hatta bilenler azınlıkta olduğu için onların sesi de az çıkıyor. peki böyle bir durumda da saygı duyar mısın halkın tercihine?
askerin kafası atıyor, abdden emir alıyor, hoop bir darbe yapıyor. diyor ki anayasayı askıya aldım. sonra da referandum yapıyor, "beni seçiyonuz mu lan" diye. millet de seçeriz tabi paşam, t.şşaklarına kurban oluruz senin diyorlar. sonra da o adam çıkıp "hem sağdan hem soldan" tavuk keser gibi adam öldürüyor, memleketin düzenini alt üst ediyor. sen şimdi öldürülen çocuğun annesi, babası olsan; çıkıp da diyebilir misin "halkın tercihidir, saygı duyarım" diye?
aziz nesin demiş ya, bu ülkenin yüzde 60ı aptaldır diye. o altmışa aziz nesin gibileri de ekle, seni beni de ekle, sokaktaki vatandaşı da ekle; bu milletin yüzde 99u aptaldır. sadece bu memleketin değil dünyanın yüzde 99u aptaldır. çünkü geriye kalan yüzde birlik kesimin tekerine taş bile dokunmazken bizler vatan için! ölüyoruz, öldürüyoruz; hiç bir şeyi değiştirmeyeceği halde her seçimde oy kullanıyoruz, 1 asırlık bir demokrasi tarihinden hiç ders almadan hala bile "falanca gelse çok farklı olur aslında" diyebiliyoruz. çoğunluk olduğumuz halde azınlığın bizi ezmesine, hakkımızı gasp etmesine izin veriyoruz. bundan büyük aptal olur mu lan?
seçim barajı olan lanet bir yerde yaşıyor olabilirler.
Siz yüzde 0.0000001 oy alsa da benim görüşlerimi temsil eden kişileri meclise sokmayıp bir de seçim barajı ile oy hakkımı gaspediyorsanız, pekala biz de saygı duymayız.
Seçim barajının düşürülmesi daha yeni oy birliğiyle reddedildi.