2003-2008 hatta 2012 arası yaşadığımız sahte refah yurtdışından gelen yabancı yatırımcı dolarlarıydı. Ayrıca 2001 krizinden sonra alınan önlemler ve Kemal derviş reçetelerini de hatırlayalım. Üstüne satılan kamu fabrika ve tesislerini de ekleyin, ve o yıllarda yaşadığımız sahte refahın kaynağını bulun. Peki bu kaynak nereye yatırıldı, betona, yandaşlara, ithalata ve Ortadoğu'da ki Arap baharı isyancılarına.
Su akarken biraz kötü günler için depolasaydık yahut bir marka değeri oluştursaydık bu hale gelmezdik.
iyi günlerdi be 2000' ler, dolar düşük olduğu için mantar gibi 1 milyoncular açılmıştı, araba fiyatları düşmüştü. Asla o refah gelmeyecek kısa vadede fakat biz o yılları gördük, herşeyin daha iyi, bol olabileceğini gördük bu yüzden daha kötüsüne tekrar geri dönmek boğuyor, kısıtlıyor...
Alım gücünün pekte değiştiği yok. 2000 krizinde de sıfır arabalar trafikteydi gariban hep gariban zengin hep zengindi, şuanda da öyle sanki 2 yıl önce bmw ye biniyordun şimdi araban yok.
Asgari ücreti ekmek fiyatına bölün, 10 yıl önce/ sonra genelde birbirine yakın çıkar. Çok bi değişim yok. Yani ne battık ne çıktık yerimizde saydık.
Edit: Hemen biri eksilemiş kardeşim sen 2000 yılında var mıydın dünyada. Ekmek fiyatından haberin varmıydı?
hiçbir zaman refahta değildik. amerikadaki krizde amerika epeyce zaman doları dünya genelinde düşürmüştü ve bizde bu sayede sahte bir refah yaşadık. aslında hep refahsızdık. şimdi kokusu çıkıyor. eldekilerden de olduk. şimdi sıçtık.
halkın alım gücü artsın diye asgari ücrete zam yapan hükümet aynı zamanda vergilere de zam yaptığı içindir. dolayısıyla bu vergilere dayanamayan üreticiler de üretecekleri ya da satacakları malı zamlı bir şekilde aldıklarından dolayı sattıkları maldan kâr etmeleri için malın fiyatını artırıp satışa sunarlar. bu sebepten dolayı halkın alım gücü düşer, maaşlar arttıkça vergilerin de artması bu sonucu doğurur.