rockefeller, kömür madenlerinde başlayan devasa işçi ayaklanmasını ve sermaye-devlet işbirliğinin işçilere yönelik katliam dahil her türlü uygulamasını büyük bir ustalıkla işleyip, yığınlara bambaşka bir şekilde resmetti. önce "mazlum işçilerin haklı ve meşru isyanı" olarak görülen eylemler, halkla ilişkiler çalışması sonunda ''anarşist, bozguncu, uzlaşmaz ve açgözlü provokatörlerin kışkırtması'' olarak görülmeye başlandı. zalim, kibirli ve küstah diye bilinen rockefeller, halkla ilişkiler çalışması sonunda (işçileri madende ziyaret ederek, onlarla yemek yiyerek) babacan, nazik, sevimli bir iş adamın diye bilinir oldu. dikkat ederseniz data değişmiyor. yine kömür madeni var, işçi var, grev var, işadamı var, katliam var fakat enformasyon işleme süreci sonunda elde edilen çıktı, hakikatten tamamen farklıdır ve nihayetinde sermaye sınıfına yarıyor. basit ama vurucu bir örnektir bu.
itibarın derecesini ölçmek için davranışın tanımı... yürümek, gözlem, düşünme sonuçları halkla ilişkilerin sessiz boyutudur (bkz: fısıltı gazetesi)... ileri düzeyinde mecra ne olursa olsun zaman alır. (bkz: basın bülteni). yinede net bir ölçü söz konusu değildir. Belki ilerideki yıllarda daha verimli ölçümlemeler yapılabilir.
Ülkemizde chicken translate ile ithal edilmiş (bkz: public relations) ithal edilirken hic bir sekilde anlaşılamamış.. temeline inildiginde her türlü sektör - kurum - şahıs vb.nin ama doğru ama yanlış olarak gerçekleştirdiği. Uluslararası düzlemde e. Bernals'in ülkemizde ise Betül Mardin'in atası olduğu dile getirilen lakin bir bilimsel disiplin olarak ele alınmasa da dünyada insan ve iletişim var olduğundan beridir gerçekleştirilen iletişim bütünüdür. Sadece bilimsel literaturde 3200 den fazla farklı tanımı bulunan. Ülke şartlarında açık öğretim dahil olmak üzere her sene 40 bine yakın mezun veren ancak nitelikli eleman eksikliği çekilen. Kendisi iyi ama çevresi kötü denilerek ifade edilebilinir. Şahsımın Lisans ve yüksek lisans dönemlerimi ve çalışmalarımı gerçekleştirdiğim sosyal bilim dalı.
tanıma ve tanıtma faaliyetidir. Halkla ilişkiler, Pazarlamanın 4 p'si arasından "promotion" yani "tutundurma" kısmında yer alır ve tutundurmanın bir koludur.
Pazarlamanın 4 p'si ise kısaca şudur: product (ürün), place (dağıtım), promotion (tutundurma), price (fiyatlandırma).
Halkla ilişkiler "organizasyon ile hedef kitle" arasında "köprü" vazifesi görmektedir.
Önce hedef kitleyi tanırız; Sonra tanıtma faaliyetleri yürütürüz.
Tarihteki en meşhur pr (halkla ilişkiler) örneklerinden biri,
Amerika'da "I want you" sloganı ile yürütülen kampanyadır.
(Dipnot: Bugün, bu kampanya "propaganda" örneği olarak bilinse de, eski dönemde gerçekleşen ilkel bir halkla ilişkiler faaliyeti sayılabilir. Çünkü günümüzde halkla ilişkiler "çift yönlü" iletişime dayalıdır; Ama eskiden, günümüzdeki kadar çift yönlü değildi.
Günümüzde halkla ilişkiler, karşılıklı iyi niyet ve anlaşma esasına dayanmaktadır.
Propaganda ise halkla ilişkilerden farklı olarak, tek yönlü iletişime dayanmaktadır.)
ingilize "public relations" kavramının tercümesidir ve pr diye kısaltılır. ancak bu bağlamda "public" kelimesinin tercümesi "umuma ait" / "herkese açık" / "aleni" (gizli olmayan) olmalıydı. "public" ingilizcede "private" karşıtı olarak kullanılmıştır yani "özel olmayan ilşkiler" anlamında.
tıpkı işletme bölümü gibi ülkeye en çok işsiz yetiştiren bölümlerden biri olan ve mezun sayısı pek çok küçük ülkeyi geride bırakan güzide bir bölümdür halkla ilişkiler.
bütün olayı imajdır lakin ne ironiktir ki kendi imajını kurtarmaktan aciz kalmıştır.
Bu durumun asıl sebebi bana kalırsa kendi söküğünü dikemeyen halkla ilişkiler mezunlarıdır.
Profesyonel olarak yönetilen işyerleri ya da kurumsal şirketlerde stratejik öneme sahip, kurumun görünüşü, vizyonu, duruşunu belirleyen bir departmandır.
Hem şirket içi, hem şirket dışı ilişkileri yönetir, koordine eder.
üniversitede bu bölümü okumaya karar veren birçok hevesli arkadaşımız, henüz 3. senelerinde medyanın sahtekarlıktan ibaret düzenine hakaretler yağdıran, insan ilişkilerinin tamamını samimiyetsiz bulan azılı bir pesimiste dönüşebilir.
alınan derslerde ''bir insanı nasıl kendinize bağımlı hale getirebilirsiniz? onun duygularını nasıl sömürür, algılarıyla nasıl olynarsınız? '' gibi konular mevcut.
tekrar söylüyorum, bu bölümü okuyanlar için hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak.
ülkemizde olmayan fakat kimsenin bunu kabul etmediği, birçok bölüm ve meslekte olduğu gibi okulu bitirip iş aradığınızda daha önce bu işi yapmış olmanızın şart koşulduğu, çevre tarafından hiç anlaşılmayan ve bu sebeple soru sormasınlar diye kendimi reklamcı olarak tanıtmama sebep olan bölüm/ meslektir.