normaldir. hayır olayın kendisi normal değil bu ülkede yaşanması normaldir. adaletin olduğu bir ülkede adamın g.tünden şırınga ile kan çekerler yoksa.
bir aile düşün ki ellerinde milyar dolarlar olsun. aynı aile elinde haksız şekilde elde ettiği milyarlarca dolar dururken tüm mahalleye "dolarlarınızı bozdurun" çağrısı yapıyor olsun. tüm mahallenin elindeki taş çatlasın 15-20 milyon dolar üstelik. birileri ki kimler olduğu belli dolar her arttığında servetlerine servet katarlarken hala daha o mahalleli kalkıp bu birilerini savunuyorsa o mahalleli başına gelen her şeyi hak ediyor demektir.
"ilk sorun 2003 yılında başgösterdi. Petrol işçileri greve gitti. Petrol durunca para akışı da durdu. Ülkenin acil nakite ihtiyacı vardı çünkü herşeyi dışarıdan atın alıyordu. Chavez, piyasaya Bolivar sürmek istemedi çünkü Bolivar’ın değerinin düşmesini istemiyordu. Ve böylece, doların kaç Bolivar edeceğine artık piyasanın değil kendisinin karar vereceğini açıkladı. Eğer dolar almak istiyorsanız, devlete yani bana geleceksiniz dedi.
Aslında, olağanüstü kriz zamanlarında çok kısa süreli uygulanabilecek bir radikal müdahale yöntemiydi. Ancak iyi niyetli, denetlenebilir, hesap sorulabilir, sorgulanabilir bir hukuk ve ekonomi düzeninde… Chavez gücün her türlüsünü olduğu gibi bu gücünü de çok sevdi. Kazanımını yitirmek istemedi. Nitekim petrol işçilerinin grevi sonra erdikten sonra da bu politikayı sürdürdü. Dolar almak istiyorsanız, devletten almanız gerekirdi.
işleyişi, NPR radyosunda dinlediğim bir öyküyle daha anlaşılır hale getireyim.
Alex Rosemburg, Caracas’ta yaşayan bir tekstil ithalatçısıydı. Yurt dışından, iç çamaşırı, gömlek, kazak, ceket vs ithal edip Venezuela’da satıyordu. Tabii ki mal aldığı kişilere ödemesini dolarla yapmak zorundaydı. Bunun için de devletin kapısını çalmak zorundaydı. Fakat öncelikle, ithal ettiği şeyin devletin ithalat izni listesinde olması gerekiyordu. Alacağı malın, devletin belirlediği listedeki bir ürün olduğunu ve nakliyenin gerçek olduğunu ispatladıktan sonra devlet ona ithalat için kullanacağı 10 bin doları, devletin belirlediği Bolivar fiyatına satıyordu. O da satın aldığı dolarla ithalatını yapıyordu.
Peki devletin onaylı ürünler ve işler listesinde olmayan işleri için dolara ihtiyacı olanlar nasıl dolar edinebilirdi? Tabii ki karaborsadan… Alanlar için zahmetsiz, satanlar için karlı bir döngü oluştu.
Petrol fiyatları yüksekken hiçbir problem oluşmadı. Ama 2014’te petrol fiyatları da çakıldı. Norveç veya Suudi Arabistan gibi petrol üreticilerinin kenara ayırdığı epey bir tasarrufu vardı. Ama Venezuela, yıllarca gününü Amerika’yı trollemekle, hamasetle, ideolojik konuşmalarla, egosunu okşamak için kendi ülkesinde veya başka ülkelerde yoksullara elden para dağıtmakla geçirip hiçbir üretim yatırımı yapmayan rejimi ile beş parasızdı. Üstelik ödenmesi gereken çokça borç vardı ve yeni kredi bulmakta artık eskisi kadar kolay değildi.
Az da olsa rasyonel bir devlet düzeninde acil bir şeyler yapılmasının farkedileceği andı.
Ama, petrol nasıl olsa yine yükselecek beklentisi ile hiç bir şey yapılmadı.
Rejim, ‘fiyatlar yükselmesin, halk pahalılık var demesin’ diye Bolivar’ın dolar karşısındaki değerini sabit tutmaya devam etti. Ama doların gerçek değeri karaborsa da arttıkça arttı. Ve rejimin muktedir çeteleri ile uyanık vatandaşlar, devletten ucuza dolar alıp karaborsada satmaya başladı. Örneğin insanlar yurtdışına uçak bileti alıp, seyahatte kullanmak için dolara ihtiyacım var diyerek devletten dolar satın aldı ama uçağa da binmedi. Caracas’tan bütün biletleri satılmış olduğu halde boş uçaklar havalanmaya başladı.
Eğer Venezuela o yıllarda normal serbest kura dönseydi, elbette ki herşeyin fiyatı yükselecekti. Belki yoksullar süt ve ekmek almakta bile zorlanacaktı ama o sosyal baskı ile ülke de yeniden üretim tesisleri kurmak zorunda kalacaktı. O günlerde bunun için parası vardı. Bugün artık, yerli üretim yatırımı yapacak para da yok. Çok geç.
Rejimin ve şeflerinin egosu ile, Venezuela o günlerde yapması gerekenin tam zıt yönünde hareket etti. Daha da çılgınca şeyler yapmaya başladılar. Farklı insanlara ve farklı ürünlere farklı dolar kurları belirleyen karmakarışık bir sisteme yöneldiler. Karmakarışık her ekonomik düzenleme gibi yolsuzluk için çok daha fazla alan açtılar.
Rejim pes ederek Bolivar basmaya karar verdiğinde bu da enflasyonu bir anda önce üç haneli ,sonra dört haneli ve bugün beş haneli rakamlara taşıdı. insanlar, ekmek almak için bile sırt çantasıyla para taşır hale geldi.
Rejim son üç yıldır asgari ücrete her yıl birkaç kez astronomik zamlar yapıyor. Örneğin daha iki ay önce ilk duyanın kulağına inanamayacağı yüzde 155’lik bir zam daha yaptı. Hatta Maduro, ‘dünyada işçilere en çok zam yapan ülkeyiz‘ diyerek propaganda bile yapabildi. Ancak, gerçekte bu zamlar, enflasyonun çok altında kalıyor ve daha açıklandığı gün akşam olmadan eriyor.
Rejim bu kez, 2015 yılından itibaren resmi ekonomik rakamları artık açıklamamaya karar verdi. Ekonominin korkunç tablosunu halktan saklamayı amaçladı. Ama, sokaktaki kimse ekonomik rakamlara bakmaz, ekonominin ne durumda olduğunu pazar tezgahları ve market raflarına bakarak anlar. Perakende satış ürünlerine üst fiyat zorunluluğu getirildi. ‘Yoksul halkımıza pahalıya mal sattırmayız’ diye propaganda malzemesi yapılarak… Dünyada hiçbir dükkan sahibi bir malı aldığı fiyattan daha ucuza satmaz. Dolayısı ile bu karar ile de yine karaborsa ödüllendirilyordu. Karaborsa ekonomisinin aslan payınının sahibinin de Maduro’nun generalleri olduğu herkesin bildiği bir sır."
"Müşterilerimiz bir kayba uğramamıştır" demek işlem yapıldığının itirafıdır zaten. Birileri çok güzel hoplattı parayı hemde vatandaşın parasıyla yaptılar bunu.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/1731814/+ https://galeri.uludagsozluk.com/r/1731815/+
Sosyal medya da paylaşılan ufak meblağlar var. Ya büyük götürenler? Bunlar açıklanacak mı, yarın birgün bir durum olduğunda bize siber saldırı oldu ondan bu duruma geldik diye bir gerekçe olarak bu durum karşımıza çıkacak mı?
Kısacası; her yönden rezil bir durum. Her yere benim adamım diye işin ehli olmayan insanlar atanır ve işinin ehli olan insanlara da işini yapması için "her şeyi ben bilirim ben sorumluyum" der fırsat vermezseniz her hangi bir Avrupa ülkesinde deprem olacak bu durumlar biz de geyik muhabbetine vesile olur.