Sanırım bir siber saldırıdan dolayı oluşan bir durum. Fakat sosyal medya ve döviz alım-satım sitelerine baktığım kadarıyla bunu farkedenler alım yapmışlar. Bakalım devamında bankadan nasıl bir tepki gelecek. Bu tarz hamlelerin siber saldırıdan başka bir şey kaynaklı olacağını düşünmek istemiyorum çünkü aradaki fiyat farkı çok yüksek ve bankayı batırabilecek etkisi olabilir.
döviz alım-satım sitelerinde işlem yaptığını iddia eden arkadaşlar var fakat bir haber sitesinde okuduğum akdarıyla işlem yapılmadı yazıyor. Kokusu yarın ortaya çıkar artık.
"ilk sorun 2003 yılında başgösterdi. Petrol işçileri greve gitti. Petrol durunca para akışı da durdu. Ülkenin acil nakite ihtiyacı vardı çünkü herşeyi dışarıdan atın alıyordu. Chavez, piyasaya Bolivar sürmek istemedi çünkü Bolivar’ın değerinin düşmesini istemiyordu. Ve böylece, doların kaç Bolivar edeceğine artık piyasanın değil kendisinin karar vereceğini açıkladı. Eğer dolar almak istiyorsanız, devlete yani bana geleceksiniz dedi.
Aslında, olağanüstü kriz zamanlarında çok kısa süreli uygulanabilecek bir radikal müdahale yöntemiydi. Ancak iyi niyetli, denetlenebilir, hesap sorulabilir, sorgulanabilir bir hukuk ve ekonomi düzeninde… Chavez gücün her türlüsünü olduğu gibi bu gücünü de çok sevdi. Kazanımını yitirmek istemedi. Nitekim petrol işçilerinin grevi sonra erdikten sonra da bu politikayı sürdürdü. Dolar almak istiyorsanız, devletten almanız gerekirdi.
işleyişi, NPR radyosunda dinlediğim bir öyküyle daha anlaşılır hale getireyim.
Alex Rosemburg, Caracas’ta yaşayan bir tekstil ithalatçısıydı. Yurt dışından, iç çamaşırı, gömlek, kazak, ceket vs ithal edip Venezuela’da satıyordu. Tabii ki mal aldığı kişilere ödemesini dolarla yapmak zorundaydı. Bunun için de devletin kapısını çalmak zorundaydı. Fakat öncelikle, ithal ettiği şeyin devletin ithalat izni listesinde olması gerekiyordu. Alacağı malın, devletin belirlediği listedeki bir ürün olduğunu ve nakliyenin gerçek olduğunu ispatladıktan sonra devlet ona ithalat için kullanacağı 10 bin doları, devletin belirlediği Bolivar fiyatına satıyordu. O da satın aldığı dolarla ithalatını yapıyordu.
Peki devletin onaylı ürünler ve işler listesinde olmayan işleri için dolara ihtiyacı olanlar nasıl dolar edinebilirdi? Tabii ki karaborsadan… Alanlar için zahmetsiz, satanlar için karlı bir döngü oluştu.
Petrol fiyatları yüksekken hiçbir problem oluşmadı. Ama 2014’te petrol fiyatları da çakıldı. Norveç veya Suudi Arabistan gibi petrol üreticilerinin kenara ayırdığı epey bir tasarrufu vardı. Ama Venezuela, yıllarca gününü Amerika’yı trollemekle, hamasetle, ideolojik konuşmalarla, egosunu okşamak için kendi ülkesinde veya başka ülkelerde yoksullara elden para dağıtmakla geçirip hiçbir üretim yatırımı yapmayan rejimi ile beş parasızdı. Üstelik ödenmesi gereken çokça borç vardı ve yeni kredi bulmakta artık eskisi kadar kolay değildi.
Az da olsa rasyonel bir devlet düzeninde acil bir şeyler yapılmasının farkedileceği andı.
Ama, petrol nasıl olsa yine yükselecek beklentisi ile hiç bir şey yapılmadı.
Rejim, ‘fiyatlar yükselmesin, halk pahalılık var demesin’ diye Bolivar’ın dolar karşısındaki değerini sabit tutmaya devam etti. Ama doların gerçek değeri karaborsa da arttıkça arttı. Ve rejimin muktedir çeteleri ile uyanık vatandaşlar, devletten ucuza dolar alıp karaborsada satmaya başladı. Örneğin insanlar yurtdışına uçak bileti alıp, seyahatte kullanmak için dolara ihtiyacım var diyerek devletten dolar satın aldı ama uçağa da binmedi. Caracas’tan bütün biletleri satılmış olduğu halde boş uçaklar havalanmaya başladı.
Eğer Venezuela o yıllarda normal serbest kura dönseydi, elbette ki herşeyin fiyatı yükselecekti. Belki yoksullar süt ve ekmek almakta bile zorlanacaktı ama o sosyal baskı ile ülke de yeniden üretim tesisleri kurmak zorunda kalacaktı. O günlerde bunun için parası vardı. Bugün artık, yerli üretim yatırımı yapacak para da yok. Çok geç.
Rejimin ve şeflerinin egosu ile, Venezuela o günlerde yapması gerekenin tam zıt yönünde hareket etti. Daha da çılgınca şeyler yapmaya başladılar. Farklı insanlara ve farklı ürünlere farklı dolar kurları belirleyen karmakarışık bir sisteme yöneldiler. Karmakarışık her ekonomik düzenleme gibi yolsuzluk için çok daha fazla alan açtılar.
Rejim pes ederek Bolivar basmaya karar verdiğinde bu da enflasyonu bir anda önce üç haneli ,sonra dört haneli ve bugün beş haneli rakamlara taşıdı. insanlar, ekmek almak için bile sırt çantasıyla para taşır hale geldi.
Rejim son üç yıldır asgari ücrete her yıl birkaç kez astronomik zamlar yapıyor. Örneğin daha iki ay önce ilk duyanın kulağına inanamayacağı yüzde 155’lik bir zam daha yaptı. Hatta Maduro, ‘dünyada işçilere en çok zam yapan ülkeyiz‘ diyerek propaganda bile yapabildi. Ancak, gerçekte bu zamlar, enflasyonun çok altında kalıyor ve daha açıklandığı gün akşam olmadan eriyor.
Rejim bu kez, 2015 yılından itibaren resmi ekonomik rakamları artık açıklamamaya karar verdi. Ekonominin korkunç tablosunu halktan saklamayı amaçladı. Ama, sokaktaki kimse ekonomik rakamlara bakmaz, ekonominin ne durumda olduğunu pazar tezgahları ve market raflarına bakarak anlar. Perakende satış ürünlerine üst fiyat zorunluluğu getirildi. ‘Yoksul halkımıza pahalıya mal sattırmayız’ diye propaganda malzemesi yapılarak… Dünyada hiçbir dükkan sahibi bir malı aldığı fiyattan daha ucuza satmaz. Dolayısı ile bu karar ile de yine karaborsa ödüllendirilyordu. Karaborsa ekonomisinin aslan payınının sahibinin de Maduro’nun generalleri olduğu herkesin bildiği bir sır."
Finansın (bkz: finans bank)bazı atm leri fiziksel olarak dolar veriyor.
Eğer birileri halkbank ın fiziksel olarak usd veren atm sinin yanıbaşında, mobil bankadan 3.88 den dolar alıp, onu o 20 dakika içinde atm den çekebildiyse;
Halkbank'da oluşan sistemsel hata nedeniyle düşük kurdan 3,88'den satış yapıldı. Hata fark edildikten sonra sistem bir süre kapatıldı.
(Düşük kur alım yapanlar güncel kura göre geri iade edecek banka yöneticisinin beyanı)
muhtemelen bir hortum olayı olmuştur. hortum olmasa da çok değerli! bir iş adamının veya şirketinin döviz üzerinden çektiği kredinin son ödeme günüdür hani ay sonu oluyor ya. heh işte o sebeple çaktırmadan bir kıyak geçelim derken böyle ifşa olmuşlardır. iki gün sonra çıkarlar açıklama yaparlar şöyle oldu böyle oldu diye, müşterilerimizin mevduatlarına dokunmayacağız falan geyiği, sonra sen de o aldığın 50 dolarla mutlu olursun.
"Müşterilerimiz bir kayba uğramamıştır" demek işlem yapıldığının itirafıdır zaten. Birileri çok güzel hoplattı parayı hemde vatandaşın parasıyla yaptılar bunu.
MB’nın yakın zamanda açıkladığı 93 milyar dolar olan rezervinin şu anda ne kadar olduğu merak edilmektedir. Bu fiyatı tutturup da alarak ülke dışına çıkan para oldu mu?
Açıklamaya göre bankanın zararına bişey olmadığı yazılmış. Hangi hakla müşteriler den o paralar geri istenebilir veya aradaki kur farkını almaya çalışabilirler ki?