sevmiyorum seni.. herşey çok güzeldi oysa.. bir arkadaşımla bini binivermiştik halk otobüsüne.. normalde beni bilen bilir, burjuva bir insanım; işim olmaz halk otobüsüyle, dolmuşla.. ya taksiye binerim ya da yürürüm..
neyse.. bindik o otobüse, binmez olaydık!
aslında "eden bulur"un dile gelmiş, canlanmış halisin sen teyze.. neden mi? önce arkadaşla arkamızda konuşan kadınlara uyuz olmuştuk da ondan.. sürekli üniversiteler hakkında, tanıdıklarının gittikleri üniversiteler hakkında konuşmalarına uyuz olmuştuk...
biz de konuşuyorduk ne güzel.. havadan sudan.. biraz da argoluyduk ama teyze, yazık değil mi? 18-19 yaşlarında iki genç otobüste ne eder? hem de halk otobüsünde.. hadi metrobüs olsa neyse..
önce dikkatimi karşındaki ezik büzük teyze çekti.. kıkırdayıp "hihihi" işareti yapıyordu sana.. senin de sırtın bana dönük olduğu için göremiyordum yüzünü.. görüp de ne yapacaktım lan muşmula suratlı! neyse.. ana fikirden kopmayalım..
sonra sen bize doğru döndün.. yanımdaki arkadaşı muhattap aldın, benim yüzüme bile bakmadın... ayıp ettin doğrusu.. "bak evladım" dedin, biz de sahiplik ekine reaksiyon verip bir an sustuk.. "sen dede olsan, senin de arkanda gelip vıdı vıdı konuşsalar bi' tane çakmaz mısın?"
var mısın yok musun tarzında bir soru olduğundan bir süre dumur olduk ama yanımdaki arkadaş profesyonel tabii, belli etmedi.. "tamam teyze özür dileriz" dedi..
ben de ekledim; "tabii canım biz dede olduğumuzda teyzenin torunu gelir arkamıza oturur belki.."
aslında aklıma o kadar çok laf geldi ki teyze.. "halk otobüsünde değil miyiz?" desem ne derdin acaba? ya da "dede olsam ağırlığımı bilir muhattap olmam" dediğimde yüzün ne hale girerdi? hele bir de "i̇nsanlar vuruşa vuruşa değil konuşa konuşa anlaşmıyor mu?" diye bi' sorsam mal bulmuş mağribi gibi kalı kalıverirdin bence..
ama demedim.. burjuvanın da bir ağırlığı olmalıydı di mi teyze?