tövbee... kimimiz için sevmek bir ömür, sevişmek bir dakika, cehennem azabı ise sonsuza dek sürer. bir dakika sevişmek için ahiretini yakacak adamın da aklından şüphe ederim doğrusu. şu hayatta bi türbanlı karısı ve takkeli ufak çocuklarıyla sahilde yürüyen adamları bir de dolu otobüste en arka sol koltukta uyuklayan adamın yüzüne yansıyan huzuru kıskandım... insanoğlunun ihtiyaç duyacağı tek şey huzurdu belki ve öyle uzaklarda da sayılmazdı. huzur islam'daydı...
bugün yine aynı ziya doğan'ın ayman abdelaziz'i gittiği her takımda yanına aldığı gibi ben de salih'i yanıma alıp hadımköy tarafındaki işlerimi halletmek üzere hz isa model saçlarımı özenle taradıktan sonra evden çıktım. önce karnımızı doyurmak için mc donalds'a girip altı adet çocuk menüsü sipariş ettik ve oyuncaklarını da cebimize doldurduk. kıbleye dönük olan masaya oturup her lokmadan sonra şükrederek yemeğimi yemeye başladım. ben her lokmadan sonra şükrettiğim için salih kendi menüsünü hemen yiyip çaktırmadan patateslerimi aşırmaya başladı. 99 luk tespihimle patisine vurduğum gibi mc donalds'daki bebek arabalarından birine oturtup kemerini sımsıkı bağladım ki rahat rahat şükrederek yemeğimi yiyim.
ardından mc donalds'tan çıkıp aldığımız diğer dört menüyü ve oyuncaklarını çöpten yemek toplayan gariban kedilere dağıtıp, yol boyunca el ve pati şakaları yaparak durağa doğru yürümeye başladık. durakta uzun kıvırcık saçlı ve keçi sakallı bir genç ve fevkaledinin fevkinde güzelliğe sahip türbanlı bir bacım bekliyordu. türbanlı bacımla yalnız kalabilmek için durakta bekleyen gencin ensesine şaplatıp ''bu ne saç sakal, git tıraş ol da gel last satanist!'' diye eline tıraş parası verip berbere gönderdim, salih'e de kaş göz işareti yapıp eve git dedim.
türbanlı bacım imalı ve imanlı bakışlarıyla beni bir güzel süzüyor, gözleriyle adeta namaz kıldırıyordu:
etu: neden bu kadar dikkatli bakıyorsunuz türbanlı bacım ? burnumda falan bişey mi var af buyur ?
türbanlı bacım: tövbe haşa, size bakmıyordum ben. ııı aslında şeyy, bakıyordum... doğrusunu söylemek gerekirse yakışıklılığınızı hz yusuf görse kıskanırdı...
türbanlı bacım: şaka yapıyorum salak şeyh. boy pos, saç sakal, şeklin şemalinle gül-i beyâbâniye benziyorsun da dikkatimi çekti.
iman dolu göğsüme hançer saplanmıştı sanki. hayır hayır, gulyabaniye benzetildiğim için değil; türbanlı bir bacım allah'ın yarattığıyla dalga geçiyordu utanmadan. moral bozukluğunun sebep olduğu dalgınlıkla ilk gelen otobüse binip, şoföre ''götür beni gittiğin yere.'' dedim ve cebimdeki tüm parayı vererek en tenha köşedeki koltuğa oturdum...
yol boyunca her durakta sanki otobüse değil de bana biniyorlardı. öylesine bozulmuştu ki moralim eve gidip ''Mail Oldum Bahçesinde Hurmaya'' ilahisini dinlesem bile düzelmezdi. otobüsün hadımköy'e gitmediğini fark ettiğimde ise amel defterim sol elimden verilmişçesine takkemden vurulmuşa dönmüştüm. paranın bir kısmını şoförden geri alamazdım, insanlardan da isteyemeyecek kadar utangaçtım söylemesi ayıptır. otobüsten inip otostop çekeyim desem bu tiple kimse durmazdı... ne yapsam ne etsem diye düşünürken hemen çaprazımdaki çift kişilik koltukta birbirinin çıplak bacaklarını okşayarak ağız falan birleştiren, biri esmer biri sarışın iki bayan gördüm. ulan ne oluyordu ? tövbe haşa evden abdestsiz mi çıkmıştım yoksa ?
etu: laaaannn, allah'ım aklıma sen mukayyet ol yarabbim.. ulan kız kıza elleşip sevişmeye utanmıyor musunuz ? üstelik halka açık bir araçta. kızlı erkekliye bile tamam ama kız kıza olur mu akoyim ?
iri memeli kızıl saçlı teyze: bu ülkede özgürlük var bi kere. beğenmiyorsan siktir git şeriatla yönetilen ülkelere bu tiple rahat girersin.
etu: ulan özgürlükle, şeriatla ne alaka !? halk otobüsünde sevişilir mi hiç, üstelik kız kıza ?! bangbus mı ulan bu !? brazzersla mı anlaştınız ?!
lezbiyenler: şöförrrr bey şöföööörr bey sıla'nın sevişmeden uyumayalım şarkısını açsana şuna nispet yaparak sevişelim biz de kikikikiki.
etu: (iç ses: lan yoksa salih bana kamera şakası mı yaptırıyor ?) lan rüyama mı girdiniz yoksa siz benim ? ninee sende ak partili tipi var hafiften, bi çimdiklesene.
etu: ahhhhh!! lan hayvan karı vur dedik öldürdün sen de.
lezbiyenler: öff bi rahat vermedin be. atın şunu otobüsten, keyfimizi kaçırmasın.
birileri bana destek çıkar diye umutla beklerken şoförüne kadar tüm otobüs beni tekme tokat dövdüler. sakalımdan bir tutamı da ''sakal-ı keriz'' olarak sergilemek üzere kesip, beni yol kenarına çöp gibi attılar. yere düşen takkemi alıp, silkeledikten sonra başıma takıp otobüsün ardından taş fırlattım ve ağlamaklı bir ses tonuyla; ''ulan lut kavminin torunları! sizinle ahirette görüşücem, o birbirinizin ağzına soktuğunuz dillerin nasıl yılan dili gibi çatallaştığını kendi gözlerimle görücem!!'' diye bağırdım.
sanki atıldığım otobüs lut kavminin soyundan günümüze gelmeyi başaranları cehenneme götürüyordu. besmelesiz binilmemesi gereken başbakanımızın otibisinde sevişmek de ne demekti ? iyinin kötüye karşı savaşında kaybeden biz iman edenler mi olacaktı ?..
Hiç imanı yokmuş gibi
namaz kılmayanlardan mısın ?
oruç tutmak zor mu senin için
sigara içmeden duramayanlardan mısın ?
allah yok mu sence ?
tüm müslümanlar aynı mı sence ?
din yok mu sence ?
dünya hayatı için ahiretini yakanlardan mısın sen de ?
ister ateistler tarafından dövülelim
ister ahirette aslanlar gibi dirilelim
dua etmeden uyumayalım
hacca gitmeden ölmeyelim... (x2)
